Gönül belediyeciliği
“Belediye hizmetinin manisi olmaz. Telefonu çaldığında açılmayan bir belediye başkanının başarılı olması mümkün değildir.”
Aday tanıtım toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle diyor. Evet, hizmetin manisi olmaz, olamaz! Belediye başkanlığı hiçbir yöneticiliğe benzemez. Gecesi gündüzü de olmaz.
AK Parti, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri için 60 ilin belediye başkan adayını açıkladı. Aday tanıtımları oldukça heyecanlı geçiyor. Bazı yerlerde yeni adayla yoluna devam eden AK Parti’de çalışmalar hızlandı. AK belediyecilik kavramını mahallî idarelere sokan AK Parti, bu dönemde ise “gönül belediyeciliği” kavramını öne çıkarıyor.
Belediyecilikte, Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir’i kazandığı 1994 yılı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasî hayatında olduğu kadar Türk siyasî hayatında da önemli bir tarihtir. Bu tarih Millî Görüş’ün yerel yönetimlerde kazandığı en büyük başarı idi. Bu başarıda teşkilat mensuplarının gece gündüz demeden kapı kapı dolaşarak yaptıkları çalışmaların rolü büyüktür. Özellikle kadınların ev toplantılarını herkes iyi bilir. Refah Partisi mensupları, o dönemlerde siyasî çalışmaları sadece parti çalışması olarak değil, bir dava olarak görüyor ve bu şuurla çalışıyorlardı. Seçimden önce seçmen kazanılmıştı. Gelelim bugüne.
Taşrada başlayan ve büyük şehirlerde başarılı çalışmalarla gönülleri fetheden “Millî Görüş” ruhu bugün en güçlü ve en başarılı parti olan AK Parti’yi doğurmuştur. Bugün itibariyle AK Parti, Türkiye’nin umudu olduğu kadar tüm dünya mazlumlarının da umudu olmuştur. Şimdi önümüzde yine önemli bir seçim var. Bu seçimde ise “gönül belediyeciliği” kavramı üzerinden bir propaganda yapılacağı görülüyor. Çünkü önce gönülleri kazanmak gerek.
Açıklanan belediye başkan adaylarını inceliyoruz. Görüyoruz ki gerçekten donanımlı ve kariyer sahibi isimler. Bir husus da genç oluşları. Siyasî partilerde gelenek mühimdir. Bugün 94 ruhundan, Millî Görüş’ten ve geçmiş mücadelelerden habersiz kişilerin Erdoğan’a yol ve dava arkadaşlığı yapması imkânsızdır. Öncelikle geçmişi bilmek gerekir. AK Parti’nin gücünden yararlanmak için bu mecrada siyasî hesapları olanların davayı taşımaları, temsil etmeleri zordur.
Medyaya zaman zaman güzel fotoğraflar düşüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gecekonduda veya herhangi bir ailenin sofrasında görülüyor. Lüks yerlerde değil de sade vatandaşın uğradığı yerlerde de yemek yemek, buralarda vatandaşla sohbet etmek, çay içmek gerek. Halkın içinde olmak lazım. Makam odasından çıkmayan veya makam arabasında inmeyen bir başkan gönül belediyeciliğini yapamaz.
Seçimden önce seçmeni kazanmak gerekir. Diliniz, kültürünüz, birikiminiz, tecrübeniz, hayatınız kısacası her hâliniz mercek altında oluyor. Şaibeli isimlerin kendiliğinden kapı dışına çıkması gerektiğini açıklayan Erdoğan’ın yol arkadaşlığını yapmak kolay değil. Bir husus da siyasî çizgi. Adayların önceki seçimlerde aday olup olmadığıdır. Şayet aday olmuşsa hangi partiden aday olduğu, adayın sonraki siyasî çizgisi de önemlidir. Başkan olmak için parti parti dolaşan tiplerin samimiyeti sorgulanmalıdır. Bugün böyle siyasetçiler güven vermiyor. Parti parti gezen siyasetçilerin AK Parti seçmenince olumlu karşılanacağını sanmak doğru değildir.
Taşrada veya büyük şehirlerde AK Parti ile MHP arasındaki ittifakı da hesaba katarak toplumda karşılığı olan adaylarla yola devam etmek başarı getirir. 31 Mart 2019 tarihî bir seçimdir. Gönülleri fethedenler başarılı olacaktır. Çünkü R. Tayyip Erdoğan önce gönüllerde büyüdü.