Gökyüzünde neler oluyor?
Hemen her gün gökyüzünde uçakların ardında bıraktığı izleri görmüşsünüzdür. Bu konuda o kadar çok komplo teorisi üretiliyor ki anlatamam.
İnsanlar dünya gözüyle “olmaz denilen” o kadar çok hadise yaşadı ki haklı olarak acaba gökyüzünde neler oluyor diyerek sorguluyorlar.
Başta Anadolu Ajansı’nın teyit hattı olmak üzere birçok teyit sitesi, ABD Federal Havacılık İdaresi, NASA, ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi ve ABD Çevre Koruma Ajansı gibi yerlerden edindikleri bilgiler ışığında şöyle diyorlar;
“Jet motorundan çıkan nemli hava yüksek irtifada soğukla karşılaşır ve eriyip tamamen dağılana kadar havada asılı kalan minik buz kristalleri oluşturur. Eğer hava nemliyse izler uzun süre havada kalabilir ve gökyüzünde uzun bir iz bırakabilir.
Fakat hava kuruysa bu izler ya hiç oluşmaz ya da kısa süreli havada asılı kalır. Açık kaynaklar incelendiğinde pek çok bilim kuruluşunun da uçakların arkasında oluşan bu jet izlerinin doğal olduğunu söylediği görülmekte.”
Ne kadar da bilimsel bir çürütme öyle değil mi?!
Bu tür bilgilerle insanların kafa karışıklığını önleyebileceklerini düşünüyor olmalılar. Oysa bu teyit sitelerinin Covid-19 sürecinde birer aşı pazarlamacısı gibi davrandıklarını biliyoruz.
Neyse ben size doğrudan İngiltere’nin en eski (1660) bilim topluluğu olan “Royal Society”nin raporundan bahsedeceğim.
Onlar da diyor ki; Gezegenimizde insan kaynaklı iklim değişikliği yaşanıyor. Bunun da etkileri ve maliyetleri büyük olacak. Ancak sera gazı emisyonlarının azaltılması yoluyla hafifletme yoluna gidilebilir.
Emisyonları azaltmaya yönelik küresel çabalar, iklim değişikliğini önlemek için gereken azaltımları sağlamadı. Bu durum jeomühendisliğe ilginin artmasına yol açmıştır.
Nedir onlar?
“Karbondioksiti atmosferden uzaklaştıran Karbondioksit Giderme (CDR) teknikleri. İklim değişikliğinin temel nedeni olan karbondioksiti azaltmak için uygulanan bu teknikler küresel sıcaklıkları düşürme konusunda yavaş çalışıyor” diyorlar.
İkincisi de güneş radyasyonu yönetimi (SRM) Buna güneş jeomühendisliği de diyorlar. Bu yöntem, güneş ışınlarını uzaya geri yansıtarak dünyanın ısınmasını engellemeyi hedefliyor.
“Ancak hükümet, SRM yöntemini kullanmıyor ve kullanmayı da düşünmüyor. Birleşik Krallık hükümeti, SRM'nin iklim üzerindeki etkisine ilişkin çalışmalar yaptırdı ve bu alanda araştırmalar sürüyor.”
Gördüğünüz gibi Royal Society, SRM'nin kullanıldığını inkâr etmiyor. Sadece İngiltere’nin bunu yapmadığını söylüyor.
Onlara göre Birleşik Krallık hükümeti SRM yerine atmosferden sera gazlarının aktif olarak uzaklaştırılmasına odaklanıyor.
ABD'nin Tennessee eyaleti, söz konusu kimyasalların jeomühendislik amacıyla atmosfere kasıtlı olarak salınmasını yasaklamayı düşünüyor. Yanılmıyorsam bu tasarı geçti.
Kısacası gökyüzünde iklim krizi bahanesiyle bir şeyler yapılıyor. İçeriğinde ne vardır ne yoktur bilemeyiz. Çünkü bu konuda şeffaf değiller. Bu yüzden endişeli insanları anlamak lazım.
Ben size asıl yapılmak isteneni söyleyeyim mi?
Gökyüzü şirketler için bir pazar olmuş durumda. Çünkü stratosfere yalnızca bir gram karbon salımı karşılığında hâlihazırda 10 dolar değerinde "soğutma kredisi" satan şirketlerden bahsediyoruz.
Karbondioksiti havadan uzaklaştırılması maliyet gerektiriyor. Bu sektör, 2030 yılına kadar 2 milyar Euro, 2050 yılına kadar ise belki de on milyarlarca dolarlık bir satış gerçekleştirecek.
Bu maliyetler de vergi mükelleflerden tedarik edilecek.
Unutmayın. İklim değişikliğiyle mücadele adı altında yapılan her şey büyük şirketler içindir. Kimse bana gökyüzünde gördüğünüz o bulutların insanlık lehine olduğuna inandıramaz. İliğimize kadar sömürüyorlar, sömürecekler.