Gökdelenler, dev binalar ve AVM'ler
İstanbul'da eski bildik bir semte birkaç ay sonra gittiğimde tanıyamaz hale geliyorum: Her gidişimde yeni yeni gökdelenlerin inşa edildiğini görüyorum. Her defasında, "Hayret bu bina nereden çıktı böyle?" sözleri dilimden dökülüyor.
Şimdi inşaat teknikleri de çok gelişmiş olmalı ki eskiye oranla kısa bir sürede dev bina dikiliveriyor. İstanbul'un silueti artık gökdelenlerden oluşuyor, camiler ve diğer tarihi turistik binalar arada kayboluyor.
Üstad Mehmed Şevket Eygi, "Bir şehrin gökdelenlerle dolması güzelleştiğine ve ilerlediğine değil düşüşe ve batmaya doğru gidişe işarettir" demişti.
Çağımız bilge mimarlarından Doğan Kuban da, "Gökdelenler çağdaşlığın, uygarlığın simgesi değildir" tespitinde bulunmaktadır.
Gökdelen çılgınlığına bir de AVM yani Alış Veriş Merkezi patlaması eklendi. Neredeyse adım başına yeni bir AVM açılmış durumda. İnsanlarımız da sanki ibadethanelere gider gibi özellikle hafta sonları AVM'leri dolduruyorlar. Tabi olan mahallenin esnafına oluyor, bir süre sonra bu rekabete dayanamayıp kapatmak zorunda kalabiliyorlar.
Türkiye'de şimdilik toplam 377 AVM bulunuyormuş ve bunun da 111'i İstanbul'da imiş. Ayrıca inşaatı süren veya açılma aşamasında olan başkaları da var.
AVM'lerin adları da bir garip. Neredeyse Türkçe bir isme rastlamıyorsunuz. Bazılarını yazalım:
- Allgreen Village (Zekeriyaköy)
- Diamond Home (Dinka İnşaat)
- Flyinn AVM (Büyükçekmece)
- Dolçe Vita (Taşdelen)
- Historia (Fatih)
- Olivium (Zeytinburnu)
- Lidya Flats (Beykoz)
Zaten trafik yükü ağır olan, sık sık tıkanan caddeler bu yeni dev binaları nasıl kaldıracak diye endişe etmeden duramıyoruz. Kanalizasyondan elektrik ve suya, araç park yerlerinden doğalgaza şehrin yükü arttıkça artıyor.
Bunları yazarken Cumhurbaşkanlığı ödülü verilen Mustafa Kutlu ağabeyimizin twitterden bir mesajı önüme düştü. Şöyle diyordu:
"Şehir ruhunu kolay belli eder."
"Bir şehre uzaktan baktığınızda minareler görüyorsanız İslam şehridir. Çan kuleleri görüyorsanız Hıristiyan, pagodalar görüyorsanız Budist'tir."
"Bütün bunları değil de sadece gökdelenleri görüyorsanız o şehrin ruhu yoktur."
Evet, medeniyet ve gelişme göklere uzanan dev binalarla değil, çarpık gökdelenlerle hiç değil aksine başta eğitim ve kültür olmak üzere ülkenin bilime, sanata, insanların inandıklarını serbestçe yaşayabilmesine, estetik ve güzelliğe önem vermesinden geçiyor.
SABRİ UĞUR'UN ARDINDAN
Öğrencilik yıllarından beri dostumuzdu. Canlı, gayretli, güler yüzlü ve çalışkan insandı. Bir dönem Balıkesir Belediye Başkanlığı da yaptı ve şehirde önemli yeniliklere imza attı.
Rabbim cennetine koysun. Yakınlarına sabırlar diliyorum.