Göçmen
Hakikatin sulandırılması için en güzel yol bilgi bombardımanıdır. İnsanlara çarptırılmış ayrıntılar gösterilerek büyük resim gözlerden gizlenir. Detaylara boğulan insanlar emperyalizmin arzuladığı gibi hareket etmeye başlarlar.
Geçtiğimiz hafta, Ümit Özdağ ile Ekrem İmamoğlu tartışmaların göbeğine oturdu. Ümit Özdağ’ı gündemde öne çeken konu ‘sessiz istila’ provokasyonunun sponsorluğunu yaptığı açıklaması oldu. Sessiz İstila filmiyle göçmen, sığınmacı, mülteci gerçeğinin iç siyasete alet edilmek için nasıl çarpıtılabileceğini gördük. 10 milyon Suriyeli göçmenin üzerine Afganistan ve Pakistan’dan her gün yüzlerce, binlerce kişinin Anadolu topraklarına akın ettiği konusu işleniyor. Başımıza gelen bütün felaketlerin bu göçmenler yüzünden olduğu, bu göçmenler yüzünden vatanımızı da kaybedeceğimiz algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Ümit Özdağ’ın Asam, Ermeni Araştırmaları Enstitüsünün kurucuları arasında.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, çıktığı bir televizyon programında Özdağ ve avanesinin açıkladığı rakamların da görüntülerin de olayların da gerçek olmadığını açıkladı. Göç ve nüfus mühendisliği konusunda Özdağ’ın onlarca eseri var. Marmara Grubuyla, JackKamhi ile bağlantıları biliniyor. MHP Milletvekili iken ülkücüleri Erdoğan karşısında konuşlandırmak için çok çaba harcadı. Devlet Bahçeli arası ise Başkanlık sistemine karşıtlığı sonrasında, Genel Başkanlığa aday olmasıyla bozuldu. Bahçeli ülkücü gençleri, Özdağ’ın istediği gibi Erdoğan karşıtı olarak sokaklara sürmedi. Aksine, 15 Temmuz sonrasında Başkanlık sistemi ve Erdoğan’ın gönüllü savunuculuğunu yaptı. Özdağ, Bahçeli’yi MHP’nin başından uzaklaştırmak için Akşener ile beraber hareket etti. Akşener gibi oda partisinden ihraç edildi. Meral Akşener’in FETÖ’cüleri parti yönetimine getirdiği iddialarını ortaya atan Özdağ, İYİ Parti ile de yollarını ayırdı. Şimdi Zafer Partisi genel başkanı. Onlarca kitabı var. Partisi’nin göçmen karşıtı politikalarla gündemde tutmaya çalışıyor.
Pekiyi Özdağ’ın ısrarla göçmen konusunda hükümetin yanlış yaptığını gündemde tutmasının asıl sebebi ne olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir milyon Suriyeliyi memleketlerine göndereceğini açıklamasının ardından Özdağ acaba göçmenleri ben gönderttim diye rol çalmaya mı çalışıyor, yoksa Suriye’de ABD-İsrail’in mevzi kaybetmesinin önüne mi geçmek istiyor.
ABD’nin milyarlarca dolar silah yardımı yaptığı terör örgütü Uluslararası toplumu kandırarak bölgeyi kendi hakimiyetinde gösteriyor. Federal bölge kurma konusunda batı desteği aradığı bir dönemde Özdağ’ın çıkışları manidar geliyor. Terör örgütü, ABD ve batı desteğiyle elinde tuttuğu su, petrol ve tarım arazilerine gerçek sahiplerinin dönmemeleri için evleri ateşe verip yıktı. Birçoklarının yerine Afrin, Eşrefiye ve Şeyh Maksud’dan getirdiği yandaşlarını yerleştirdi. Irak, İran ve Türkiye’den götürdüğü yandaşlarını yerleştirerek nüfus sayımı yapmaya başladı. Bu hamleyi gören Türkiye en azından kendi kontrolünde olan bölgelere bir milyon Suriyeli’yi göndermek için harekete geçti.
Özdağ’ın mantığına göre, bize sığınan Suriyelileri Esed (İran-Rusya) ile PKK terör örgütü (ABD, İsrail ve Batılı müttefikleri)insafına bırakarak Anadolu’yu kurtarabilirmişiz. Sratejist olduğunu söyleyen Özdağ, Anadolu’nun güvenliğinin Bağdat’tan, Erbil’den, Musul, Kerkük,Deyrizor, Halep ve Şam’dan başladığını hesap etmesi lazım. Özdağ’ın Fırat Kalkanı harekatı sırasında da harekata evet ama, Mehmetçiğin karnı aç, giyeceği yok çıkışını iyi hatırlıyoruz. Yani harekatı tersinden baltalamak istiyor.
Mehmetçiğin karnının aç olmadığı, her türlü teçhizatı bu devletin evlatlarından esirgemediğini görmeyen Özdağ’ın videolarının Türkiye’yi Iraklaştırmak, Suriyeleştirmek hatta Pakistanlaştırmaya hizmet edeceği aşikar.
Türkiye’nin Terör örgütünü sıkıştırması, Sincan’a harekat için Irak’a baskı yapması üzerine Terör örgütü içinde faaliyet gösteren yabancı teröristler birer ikişer kaçmaya başladılar. İran ve Rusya heyetleri, Deyrizor’da bir araya gelerek İran güçlerinin, Kamışlı bölgesine konuşlanması kararlaştırıldı. Yani, bölge yabancı devletlerin nüfus mühendisliğine rağmen gerçek sahiplerine kavuşacak. Suriye’nin kaynaklarını ne yüzde 3 taşıma nüfus ile ABD-İsrail-İngiltere güdümlü terör örgütü, ne de yüzde 5 nüfus ile Nusayri Esed yönetecek. Türkiye mazlum duruma düşmüş, Suriye’nin yüzde 90’ının haklarını savunuyor. Özdağ’ın dediği gibi olursa, Türkiye Irak’ta da Suriye’de de bugüne kadar destek verdiği mazlum yüzde 90’ları kendisinden uzaklaştırarak Anadolu’nun güvenliğini tehlikeye atar.
İmamoğlu’nun Karadeniz gezisi yerine gazetecilerle çektirdiği fotoğrafın gündemde tutulması ayrı bir garabet. İmamoğlu İstanbul’u AK Parti’den kopardığı Karadeniz oylarıyla aldığını, bu oylarla HDP ve yandaşlarına büyükşehirin kapısını açtığını vurguluyor. İstanbul’un başkanları Karadenizli olan ilçelerinde İmamoğlu’na daha çok oy çıkmasının açıklaması Cumhurbaşkanlığı adaylığında İmamoğlu’nun en büyük kozu. HDP veya diğer parti seçmeninden alınacak her oy onun için bir oydur. AK Parti seçmeninden alınacak her oy ise iki oydur. Onun için Akif Beki, Nagehan Alçı açılımı yapıyor. Tıpkı Kılıçdaroğlu gibi, Erdoğan’ı iktidardan indirene kadar herkese mavi boncuk. Ondan sonra zaten Büyükelçilerin yol haritaları hazır.
Göçmenler, Erdoğan’ın indirmek isteyenlerin günah keçisi değildir. Hakikati sulandırmanın en güzel yolu bilgi bombardımanından geçer. Şeytan ayrıntıda gizlidir, sen resmin bütününe bak. Vesselam….