Dolar (USD)
34.51
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2984.29
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Aralık 2022

Göç Konusu

Devletlerarası göç, tarihsel bir olgu olsa da Türkiye’de gündem oluşu ‘’Arap Baharı’’ ile başlayan iç çatışmalardan sonra Suriyelilerin gelişi ile başladı. Genel olarak göç kavramı, kişilerin bir yerden başka bir yere yerleşmek amacıyla gitmeleri olarak tanımlanır. Göç hareketi hem ülke içinde hem de ülke dışında olabilir. Göç konusunu, sadece mekânsal bir yer değiştirme olarak değerlendiremeyiz. Çünkü göç, çok boyutlu bir değişimin adıdır.

Tarih boyunca toplumlar kimi zaman savaş, sürgün, afetler gibi zorunlu olarak, kimi zaman da daha iyi bir yaşama sahip olmak umuduyla gönüllü olarak göç etmişlerdir. Hâlâ da devam etmektedir.

Dünyadaki göç hareketlerini incelediğimizde 19 ve 20. yüzyılda büyük göçler yaşandığını fark ederiz. Sadece 1815 ile 1914 yılları arasında yani yaklaşık 100 yılda 20 milyon İngiliz vatandaşı ülkelerini terk ederek başka ülkelere göç etmişti. Keza diğer Avrupa ülkelerinde de büyük göçler yaşanmıştı. ‘’1846 ile 1930 yılları arasında Avrupa’dan başka kıtalara göç edenlerin sayısı 50 milyondu’’(Onur Öymen-Geleceği Yakalamak)

Paul Kennedy ‘’Yirmi Birinci Yüzyıla Hazırlanmak" adlı kitabında şöyle çarpıcı bilgi aktarır: ‘’21. yüzyıla girerken dünyada 130 milyon kişi doğdukları ülkeden başka memlekette yaşıyordu.’’ İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda İtalya, İspanya, Portekiz’den çok sayıda göçmen işçi olarak Almanya ve Fransa gibi ülkelere göç etmişti.

Ancak son yıllarda ’Ortadoğu’’ ve Afrika kökenli göçmenler Avrupa’ya daha çok gitmeye başlayınca işler değişti. Avrupa’da göçmenlerle ilgili yapılan değerlendirmelere baktığımızda genelde tek taraflı değerlendirmeler görürüz. Sadece göçmenler ciddi bir sorun gibi takdim edilir. Hâlbuki esas sorun, bazı Avrupalıların farklı kültürlere karşı negatif bir önyargıya sahip olmalarıdır.

***

İnsanoğlu bir çevre içinde dünyaya gelir. Farklı coğrafyaları, bölgeleri ve iklimleri tanıyarak yerleşmiştir. Şöyle bir soruyu hep kendime sormuşumdur: Eğer göçler olmasaydı acaba farklı kültürler, diller, medeniyetler oluşur muydu? Peki, farklılığın olmadığı bir dünya çok sıkıcı olmaz mıydı?

Bu konu üzerinde yoğunlaşınca bazı önemli çelişkiler fark ettim ancak burada bir tanesine dikkat çekeceğim: Küreselcilerin temel iddiası ‘’dünyada sınırların ortadan kalkacağı ve herkesin istediği yere serbestçe gidebileceği’’ ‘’miti’’ üzerinde kurulu değil miydi? Peki, yabancılara karşı düşmanca tutumları ile iddiaları arasında bir çelişki yok mu? Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki, onların kastettiği ‘’serbestlik’’ sadece sermaye sahipleri ve malları içinmiş!

Toparlayacak olursak, ülkemizde de maalesef bazı siyasetçilerin göçmenleri istismar ettiğini görüyoruz. 2023 seçim tarihi yaklaştıkça yabancılara karşı bir ‘’hayalet düşmanlığı’’ yaratma çabalarına daha çok tanık olabiliriz. Oysa göç ve göçmenler konusu günlük siyasi polemiklere konu olamayacak kadar çok boyutlu ve kapsamlı bir konudur.

Not: Göç ve göçmenler konusunda Sultanbeyli Belediyesi’nin çok değerli çalışmaları olduğunu belirtmem gerekir.