Göç bakanlığı ihtiyaçtır!
Göç kavramının terimsel açıklaması; siyasal, toplumsal ya da ekonomik nedenlerle bireylerin ya da toplulukların bulundukları, oturdukları yerleşim yerini bırakarak başka bir yerleşim yerine ya da başka bir ülkeye gitme eylemidir.
Göç insanlık tarihinin her aşamasında var
olan bir olgudur. Ortaya çıkış biçimine göre farklı isimlerde
sınıflandırılmaktadır. Ekonomik, siyasi, toplumsal, terör vb. nedenlerle, hem
ülke içinde hem de ülkeler arasında gerçekleşmektedir. Son yıllarda çok daha
öne çıkan göç olgusu, tüm dünyayı ilgilendiren bir konu olarak gündemdeki
yerini korumaktadır.
Kimse keyfinden evini, yurdunu, toprağını
bırakıp başka birinin evinde yabancı olmak istemez, bunu kolay kolay
arzulayamaz insan psikolojisi. Son zamanlarda özellikle sosyal medya da
başlayan ve bir başka vatana ülkemize sığınan mazlum insanların linç edilmesine
sebebiyet veren bu keyfi gösterilmeye çalışılan eylem hakkından konuşacağım
bugün ve bu durumun hüznünü yaşayarak
Afganlar için mülteci kampı kurulma iddiaları
mülteci işgali, Afgan işgali ve çeşitli başlıklar haberler manşetlerde yerini
aldı ve gündemimizi sarstı. Bu iddialara kısa sürede Dış İşleri Bakanlığından
yanıt geldi; "Talep iletilse dahi bunu kabul etmemiz mümkün değildir"
Ülkemiz tabi ki de yolgeçen hanı
değildir. İşgal edilmesi söz konusu olamaz.
Vatanımızda bilinçli ve sistematik bir
şekilde mülteci düşmanlığı yaratılmaya çalışılıyor. Evlerini, yurtlarını,
sevdiklerini kaybetmiş bize sığınmış insanlar düşman olarak gösteriliyor ve
ötekileştiriliyor.
Asırlar boyunca aynı tarihi, aynı kaderi,
aynı coğrafyayı paylaştık. Kapı komsusu din kardeşiyiz ama halkımıza şeytan
olarak lanse ediliyor. Verilere bakıldığından bahsedilen işgalin olmadığını
rahatlıkla görebiliriz ancak insanlar yalan yanlış sahte belgelere maruz
kalıyor.
Okudukları bir yazının gördüklerini bir
haberin etkisi ile sokakta kendi halinde oynayan yürüyen Suriye kökenli
çocuklara hakaretler ediyor vatandaşımız. Bunlar düzenlenmez ve düzeltilmezse
sonu önlemez sorunlar baş gösterecek. Bizi dıştan yıkamayanlar içten fethetmeye
çalışacak.
Türkiye Cumhuriyetine sığınan her insan
emanettir ve bu durumu art niyetli projeler uğruna kullanıp değersizleştiren
insanlar da var. Mülteciliği refah yükseltmek için kullanan insanlar da
muhakkak var. Ama bunlar göç etmek zorunda olan insanlara saldırmaya kaçtıkları
silahlarla üzerlerine yürümeye ahlaki değerlerimize yakışmayacak söylemlerde
bulunmaya neden olamaz.
Kötülüğe kötülük ile gitmemek, düşene bir
tekme de biz atmayalım demek insan olmaktır. Düzensiz mülteci kabulü, politika
eleştirilebilir ama böyle insanları hedefe tahtasına koyma onların canını ve
malını tehlikeye atmak vicdan yoksulluğu hatta faşistliktir. Olgudan çok daha
büyük bir algı operasyonudur.
Her şeyin bir çözümünün olduğu gibi bu
durumun da çözümü mümkün. Planlı ve programlı yerleşimi sağlamak.
Öncelikli görüşüm bir göç bakanlığının
kurulmasıdır ve etkin bir göç yönetimi ise elzemdir. Türkiye jeo stratejik
olarak son derece önemli bir kilit noktasında bulunmakta ve bölgenin ilerleyen
ülkesi konumundadır. Bu durumların sonucu da göç edenlerin yoğunlukla tercihi
haline gelmemizdir. Türkiye artık bir transit ülke değil, hedef ülkedir. Dün
İngiltere, Fransa vs. ne ise, bugün Türkiye aynı konumdadır.
Acilen Göç bakanlığı kurulmalıdır.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın: ‘’Göç
olayında çok hassasız. İran sınırından Irak ve Suriye sınırına kadar neredeyse
her yeri duvarlarla örüyoruz.’’ Açıklaması da gerekli önlemlerin alınmaya
çalışıldığını göstermekte.
Türkiye’nin her zorlu sürecinde olduğu gibi,
krizleri fırsat bilip kaosa çevirmek ve aynı anda ülkeyi en çok düşünüyor
görünmek isteyen pek sevgili siyasilerimiz ve sanatçılarımız sahnede başrol
oynamaya devam etsin. Bizler soruna çözüm arayarak milletimizin ve tüm
insanlığın haklarını güvenliklerini ve canlarını gözetelim. Sırtımıza kambur
olan faşistleri de temizleyeceğiz karalamacı siyasileri de. Önce vatan önce
millet.
Muhalefetin karalama politikalarına
cevaben şunu da eklemek istiyorum, siyasi ahlakınız sizin kişisel ahlakınızla
eştir. Kargaşa ve isyan seviciliğiniz ortalığı alevlendirmeniz ahlaksızlıktır.
Vatana millete yapılan içten saldırılardır. Düşmanımız siz misiniz yoksa diş
ülkeler mi?
Unutmayın. Kimse, kimsesiz değildir!
Allah bizimledir.