Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2958.06
BIST 100
9619.69
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Ağustos 2021

Göç bakanlığı ihtiyaçtır!

Göç kavramının terimsel açıklaması; siyasal, toplumsal ya da ekonomik nedenlerle bireylerin ya da toplulukların bulundukları, oturdukları yerleşim yerini bırakarak başka bir yerleşim yerine ya da başka bir ülkeye gitme eylemidir.

Göç insanlık tarihinin her aşamasında var olan bir olgudur. Ortaya çıkış biçimine göre farklı isimlerde sınıflandırılmaktadır. Ekonomik, siyasi, toplumsal, terör vb. nedenlerle, hem ülke içinde hem de ülkeler arasında gerçekleşmektedir. Son yıllarda çok daha öne çıkan göç olgusu, tüm dünyayı ilgilendiren bir konu olarak gündemdeki yerini korumaktadır.

Kimse keyfinden evini, yurdunu, toprağını bırakıp başka birinin evinde yabancı olmak istemez, bunu kolay kolay arzulayamaz insan psikolojisi. Son zamanlarda özellikle sosyal medya da başlayan ve bir başka vatana ülkemize sığınan mazlum insanların linç edilmesine sebebiyet veren bu keyfi gösterilmeye çalışılan eylem hakkından konuşacağım bugün ve bu durumun hüznünü yaşayarak

Afganlar için mülteci kampı kurulma iddiaları mülteci işgali, Afgan işgali ve çeşitli başlıklar haberler manşetlerde yerini aldı ve gündemimizi sarstı. Bu iddialara kısa sürede Dış İşleri Bakanlığından yanıt geldi; "Talep iletilse dahi bunu kabul etmemiz mümkün değildir"

Ülkemiz tabi ki de yolgeçen hanı değildir. İşgal edilmesi söz konusu olamaz.

Vatanımızda bilinçli ve sistematik bir şekilde mülteci düşmanlığı yaratılmaya çalışılıyor. Evlerini, yurtlarını, sevdiklerini kaybetmiş bize sığınmış insanlar düşman olarak gösteriliyor ve ötekileştiriliyor.

Asırlar boyunca aynı tarihi, aynı kaderi, aynı coğrafyayı paylaştık. Kapı komsusu din kardeşiyiz ama halkımıza şeytan olarak lanse ediliyor. Verilere bakıldığından bahsedilen işgalin olmadığını rahatlıkla görebiliriz ancak insanlar yalan yanlış sahte belgelere maruz kalıyor.

Okudukları bir yazının gördüklerini bir haberin etkisi ile sokakta kendi halinde oynayan yürüyen Suriye kökenli çocuklara hakaretler ediyor vatandaşımız. Bunlar düzenlenmez ve düzeltilmezse sonu önlemez sorunlar baş gösterecek. Bizi dıştan yıkamayanlar içten fethetmeye çalışacak.

Türkiye Cumhuriyetine sığınan her insan emanettir ve bu durumu art niyetli projeler uğruna kullanıp değersizleştiren insanlar da var. Mülteciliği refah yükseltmek için kullanan insanlar da muhakkak var. Ama bunlar göç etmek zorunda olan insanlara saldırmaya kaçtıkları silahlarla üzerlerine yürümeye ahlaki değerlerimize yakışmayacak söylemlerde bulunmaya neden olamaz.

Kötülüğe kötülük ile gitmemek, düşene bir tekme de biz atmayalım demek insan olmaktır. Düzensiz mülteci kabulü, politika eleştirilebilir ama böyle insanları hedefe tahtasına koyma onların canını ve malını tehlikeye atmak vicdan yoksulluğu hatta faşistliktir. Olgudan çok daha büyük bir algı operasyonudur.

Her şeyin bir çözümünün olduğu gibi bu durumun da çözümü mümkün. Planlı ve programlı yerleşimi sağlamak.

Öncelikli görüşüm bir göç bakanlığının kurulmasıdır ve etkin bir göç yönetimi ise elzemdir. Türkiye jeo stratejik olarak son derece önemli bir kilit noktasında bulunmakta ve bölgenin ilerleyen ülkesi konumundadır. Bu durumların sonucu da göç edenlerin yoğunlukla tercihi haline gelmemizdir. Türkiye artık bir transit ülke değil, hedef ülkedir. Dün İngiltere, Fransa vs. ne ise, bugün Türkiye aynı konumdadır.

Acilen Göç bakanlığı kurulmalıdır.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın: ‘’Göç olayında çok hassasız. İran sınırından Irak ve Suriye sınırına kadar neredeyse her yeri duvarlarla örüyoruz.’’ Açıklaması da gerekli önlemlerin alınmaya çalışıldığını göstermekte.

Türkiye’nin her zorlu sürecinde olduğu gibi, krizleri fırsat bilip kaosa çevirmek ve aynı anda ülkeyi en çok düşünüyor görünmek isteyen pek sevgili siyasilerimiz ve sanatçılarımız sahnede başrol oynamaya devam etsin. Bizler soruna çözüm arayarak milletimizin ve tüm insanlığın haklarını güvenliklerini ve canlarını gözetelim. Sırtımıza kambur olan faşistleri de temizleyeceğiz karalamacı siyasileri de. Önce vatan önce millet.

Muhalefetin karalama politikalarına cevaben şunu da eklemek istiyorum, siyasi ahlakınız sizin kişisel ahlakınızla eştir. Kargaşa ve isyan seviciliğiniz ortalığı alevlendirmeniz ahlaksızlıktır. Vatana millete yapılan içten saldırılardır. Düşmanımız siz misiniz yoksa diş ülkeler mi?

Unutmayın. Kimse, kimsesiz değildir! Allah bizimledir.