Gizli düşmanlar: Kin, Nefret ve İntikam
Kin, bir kişinin başka bir kişiye karşı duyduğu öfke, düşmanlık ve haksızlık hissidir. Genellikle bir kişiye ya da bir gruba yöneliktir ve bu kişi ya da grup, kişisel olarak veya sembolik olarak bir zarar vermiş veya haksızlık yapmış olabilir. Kin duygusu, uzun süreli bir öfke ve düşmanlık duygusu içerebilir. Kin, insanların duygusal dünyasında derin etkilere yol açabilen karmaşık bir duygu türüdür. İnsan doğasının bir parçası olarak kabul edilen kin, insan ilişkilerini, toplumsal dinamikleri ve bireysel psikolojiyi etkiler.
Nefret, kişisel, kültürel, dini veya ideolojik nedenlerle bir kişi veya grup hakkında derin bir düşmanlık ve isteksizlik duygusunu ifade eder. Bu duygu, insanların öfke, tiksinti ve hatta şiddet içeren tepkiler vermesine neden olabilir. Nefret, kişinin kendi değerlerine veya inançlarına aykırı gördüğü bir şeyi hedef alabilir.
İntikam, kişinin kendisine zarar veren veya haksızlık yapan bir başkasına karşı duyduğu öfke, düşmanlık ve zarar verme isteğini ifade eder. İntikam, insanlık tarihinde varlığını sürdüren karmaşık bir duygu ve eylem biçimidir. İntikam, kişisel tatmin veya adaletin yerine getirilmesi amacıyla uygulanan bir davranış biçimi olarak kendini gösterebilir. Bu duygu, bireyin içsel çatışmalarına ve toplumsal dinamiklere neden olabilir.
Sevmek, hoş görmek, nefret etmek, kin gütmek ve intikam almak Allah’ın insanlara doğuştan verdiği bir duygudur. İnsanlık tarihine baktığımızda, kin, nefret ve intikam duygularının toplumlar üzerinde büyük etkileri olduğunu görmekteyiz. Kin, nefret ve intikam insan ilişkilerini, toplumsal yapıları ve hatta tarih boyunca savaşları etkileyen güçlü unsurlardır. Bu duygular bireyler arasındaki ilişkileri zehirlediği gibi bireysel düşmanlıklara, feodal düşmanlıklara veya aile içi çatışmalara neden olabilir. Tarih boyunca, kin ve intikam duyguları, uluslararası ilişkileri etkileyerek savaşlara yol açmıştır. Bu duygular, toplumların tarih boyunca birbirleriyle olan çatışmalarını tetiklemiş ve devam ettirmiştir. Hukuk sistemleri, adaleti sağlamak için tasarlanmıştır ve bireylerin bu duygularını yasal yollarla ifade etmelerini teşvik eder. Kin duygusu, fiziksel ve psikolojik sağlığı olumsuz etkiler. Sürekli stres ve öfke, sağlık sorunlarına yol açabilir ve kişinin genel refahını zedeler. Toplumsal, kültürel, dini veya kişisel deneyimler, nefretin oluşumunda rol oynar. Öğrenilmiş önyargılar, yanlış bilgiler, öfke ve korku, nefretin temel nedenleri arasında sayılabilir. Ayrıca, grup dinamikleri ve dışlanma da nefretin oluşumunda etkili olabilir.
Dinimiz bir hak-hukuk çiğnenmesi, Allah’ın emirlerinin ihlal edilmesi dışında bu duygular içinde olmamızı değil her zaman şuurlu hareket etmemizi emreder. Allah Müslümanların “…Ya Rabbi! İçimizde müminlere karşı hiçbir kin bırakma…” (Haşr suresi, 10. Ayet) diye dua etmelerini ister. Yine “Onlar büyük günah ve hayasızlıktan kaçınırlar, öfkelendiği zaman da kusurları bağışlarlar.” ((Şura 37) buyurarak öfkelerini yenenleri ve intikam peşinde koşmayanları över. Çünkü İslam’da asıl olan kin ve intikam değil barıştır. Haddi aşarak intikam peşinde koşmak ise kesinlikle yasaktır. Çünkü Allah (c.c.) Müslümanların birbirlerine karşı son derece anlayışlı, sabırlı ve mütevazi olmalarını istediği gibi intikam yolunu seçmelerini de yasaklar. Buna karşılık Yüce Allah “Her kim sabreder ve kusurları affederse, işte onun bu hareketi, gönülden istenen, kararlılık gerektiren davranışlardandır.” (Şura 43) buyurarak kötülüklerin kötülüklerle değil de iyiliklerle önlenmesini tavsiye eder. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “Hoşgörülü davranamayan kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış sayılır.” (Müslim, Birr 74-76) buyurur. Kin, nefret ve intikam duygularını bastırıp onları kontrol altına alarak affedici olmak ve güzel davranışlar sergilemek Allah’ın razı olacağı erdemli davranışlardandır.
Allah’ım! Öfkelendiğimizde şeytanın vesvesesinden, nefsimize yenik düşmekten ve intikam peşinde koşmaktan sana sığınırız.