GİDENLERİN ARDINDAN; A. VAHAP AKBAŞ
Kötülüğün gittikçe hız kazanarak öze nüfuz ettiği dünyadan, ömrünü ilme, sanata, tarihe, kültüre, güzel lisana vakfeden iyi insanlar da geçtileru2026 Belki de yaşarlarken pek çoğuna farkındalık durumuyla nazar edildiği halde, "kanıksamış olma" halinin yüklediği biganelikle, öylesine duruldu isimleri üzerinde. Onları layıkıyla duyamadan ağırladık gönül dünyamızda; bedenu00ee ölümleri gerçekleştikten sonra ölümsüzleştirdik. Uzağında olanımız da, yakınında bulunanımız da hep gidişlerinin ardından yazma, anlatma, zikretme ihtiyacı içerisine girdi;
Ben de geçtim ömür yürüyüşünden
u2026
Yürürken geçti ömrümdenu2026
Çoğunlukla kabul edilmiş lakin dile dökülmemiş takdir geç teslim edilir sahibine bu topraklarda; Hakka yürüdükten sonra eserleştirilen insanlar, bunun en güzel numunesidir.
Geçtiğimiz hafta, kelamın latif yolcularından mütevazı bir duruşu, bir sanat elçisini, A. Vahap Akbaş'ı ebedu00ee mekanına uğurladık. Hayatının kıyısında ya da yüreğinin tam ortasında bulunma imkanına nail olan pek çok değerli kalemin yazı ve paylaşımları ile de onu yeniden yorumlama imkanı bulabildik.
Bu, on iki senedir içinde bulunduğum sanat yaşamı için bir talih olarak değerlendirilmeli mi bilmiyorum ama ben kendisini sadece bir kez görme, sahnesine bir kez tanıklık etme güzelliğine nail olabildim. KAYŞAD'ın düzenlemiş olduğu bir vefa gecesi vesilesiyle kısacık sohbetinin ellerinden tuttum.
Şu dem, yüreğimin üzerinde titreyen bir çiy tanesi gibi duran, program öncesi akşam yemeğiu2026 Üstada, senelerdir jürisi bulunduğu bir şiir yarışmasıyla ilgili düşüncelerini soruyorum. Hafifçe tebessüm ediyor ve ekliyor; "olumsuz bir düşüncem mi olmalı yoksa?"
Bu sıcacık mukabelesi bile kafamdaki kötümser bulutları bir anda dağıtmaya yetiyor. Şaşkınlıkla "hayır aslındau2026" diyor ve sessizce mırıldanıyorum; "yani bilmem kiu2026"
Neden şaşırdığımı gerçekten bilmiyorum. Yalnızca on dakikayı kapsayan bir zaman aralığında farklılık gösteren şiir estetiğinden, başkalaşan algılardan, sıra dışı yorumlardan bahsediyor. Bazı türlerin kimi gönüllerde, bazı şiirlerin kimi gözlerde nasıl renk ve yer değiştirdiğini anlatıyor. Sessizce dinliyorum.
Hayatı, insanı ve ona dair her şeyi çok önemsediği her halinden belli olan ve tertemiz görüşlerini lisanına yansıtan bu insanı şiirini sunmak için çıktığı sahnede de huzurla takip ediyorum. Üzerinde bir elbise gibi duran o tevazu, lisanından akmaya devam ediyor ve "Serdar Tuncer'in olduğu yerde şiir yorumlamak nasıl olur kiu2026" deyiveriyor. Eserini, alçakgönüllülüğünü yansıttıktan sonra seslendiriyor. Heybet ve muhabbeti samimiyetine saklanmış o kıymetli insanı ilk ve son kez o sahnede dinliyor, bu yazıya dek o akşamda bırakıyorumu2026
Kısacık hasbihali için kendisine tekrar teşekkür fırsatı bulamıyorum. Ayrılırken özel olarak vedalaştığımı da hatırlamıyorum. Yaşayan her şaire karşılaştığımızda sorduğum o lirik soruyu bir gün kendilerine de yönelteceğimden o kadar eminim kiu2026
Hayat kısa, tuhaf ve vefası noksan bir yürüyüş. Rahman, öylesine derin mesajlar yerleştirmiş ki onun dikenli yollarınau2026 Ya okuyamıyor yahut okumak için geç kalıyoruz. Yine de biliyoruz; Sorulmamış soruların kalbimizdeki ağırlığıyla Dağı Özleyen Adam'ı özleyeceğimiziu2026
sakın sorma bana neden sevdiğimi
kaya diplerindeki yaşlı badem ağaçlarını
ince uzun yoksul keçi yollarını
karanlığı
geceyi çarşaf gibi sallayan kurt ulumalarını
ve dikenleri bile çıyan ve akrepleri bile
korkuyu ve yalnızlığı bile
neden sevdiğimi sorma anla
açmışım gözlerimi dağ / yürümüşüm dağ (A. Vahap. Akbaş)
Nuray Alper