Gıdayı bir silah olarak kullanacaklar!
İklim sahtekârlığını hala çözemeyenler bu yazının muhatabı değildir. Onlar BM’in, WEF’in ve finans oligarşisinin doğanın kurtarılması için seferber olduklarına inanmaya devam edebilirler.
2015 tarihinde BM iklim değişikliği genel sekreteri ve Paris
İklim Anlaşması’nın mimarlarından Christina
Figueres, iklim değişikliğiyle mücadelenin bir süreç olduğunu ve dünya ekonomisinin gerekli dönüşümüne tek
bir konferans veya anlaşmayla karar verilmeyeceği konusunda uyarıyordu.
Brüksel'de düzenlediği basın toplantısında Figueres,”İnsanlık tarihinde ilk kez, sanayi
devriminden bu yana en az 150 yıldır hüküm süren ekonomik kalkınma modelini
belirli bir süre içinde bilinçli olarak değiştirmeyi kendimize görev
ediniyoruz” diyordu.
Bu görevi onlara kim verdi bilinmez ancak meselenin iklim
değişikliği olmadığı aşikâr.
Şimdi size Kasım 2015’te gerçekleştirilen bir simülasyondan
bahsedeceğim. “65 uluslararası
politikacı, akademisyen, girişimci ve kanaat önderi dünyanın gelecekteki bir gıda
krizine nasıl tepki vereceğini belirlemek için Washington DC'deki Dünya Yaban
Hayatı Fonu merkezinde bir araya geldi.
İki gün boyunca katılımcılar 2020’lerde olası bir gıda
krizine nasıl yaklaşılması gerektiğini simüle ettiler.
Fiyatları uzun vadeli ortalamanın yüzde 400'üne yaklaşan iki
büyük gıda krizi, iklimle ilgili bir dizi aşırı hava olayı, Pakistan ve Ukrayna'da hükümetlerin devrilmesi ve Bangladeş, Myanmar,
Çad ve Sudan'daki açlık ve mülteci krizleri gibi sonuçlarla karşılaştılar.
Bunun bir benzerini covid-19 için de yapmışlardı. Mesele şu
ki; tarladan mutfağa küresel gıda arzını
“yeniden şekillendirmek” için sözde krizleri kullanarak aslında küçük toprak
sahiplerinin yerini almak istiyorlar.
Küresel tarım endüstrisi ile bizleri tek gıda seçeneğinin
GDO'lar, laboratuvarda yetiştirilen etler olduğu bir dünyaya doğru
sürüklüyorlar.
İşin kötü tarafı, bu tür “simülasyonların” uzun süredir
öngördüğü “gıda krizleri” bugün hızla gerçeğe dönüşüyor. Yemin kilosu 4, sütün 3 lira olduğu, bahçede domatesin 1,5 markette 10
liradan satıldığı üreticinin ve tüketicinin mağdur edildiği tuhaf bir dönemde
yaşıyoruz.
Bize, üretimin düşmesinin nedenini de iklim değişikliği
olarak gösteriyorlar.
Birleşik Krallık Lordlar Kamarası Üyesi Zac Goldsmith bakın
ne diyor. “Genetik mühendisliği hiçbir
zaman dünyayı beslemek ya da çevre sorunlarını çözmekle ilgili olmadı. Her
zaman küresel gıda ekonomisinin küçük bir avuç büyük şirket tarafından kontrol
edilmesiyle ilgili olmuştur. Bu süreci sorgulamakta yanlış bir şey yok.”
Küreselci yazarlardan Gore
Vidal de; “İnsan ırkını korumak için şimdi toplumu yeniden düzenlemek
gerekiyor. Bu amaçla, insan nüfusunu kontrol etme, gıdayı yeniden dağıtma,
havayı, suyu ve toprağı arındırma ve şehirleri yeniden şekillendirme gücüne
sahip bir kurum oluşturulmalıdır” diyor.
Bu tür açıktan ifade edilen çokça tespit bulabilirsiniz.
Anlayacağınız insanlık “Yeşil Yeni Düzen'in” despot programıyla karşı karşıya.
Yazar Lenore Newman,
gıdanın bir silah olarak kullanıldığını söylüyor. Sömürgecilik tarihine
bakıldığında beyaz adam yiyecekleri yerli halka karşı bir silah olarak
kullanmaya başladı.
Newman, beyaz adamın, somon dağıtımını nasıl kontrol altına
aldığına veya Kanada hükümetinin kırlarda yerli halkı aç bırakmak için
bufaloları nasıl yok ettiğine dair örnekler veriyor.
Ayrıca Kanada'nın ilk başbakanı Sir John A. Macdonald'ın
yiyecekleri yerli halklara karşı bir silah olarak kullanmakla “övündüğünden” bile
bahsediyor.
Bugün gıda krizi ve
fahiş fiyatlar üzerinden yapılmak istenen tam olarak budur. Yetersiz gıdadan
veya açlıktan ölmek üzere olan zayıflamış bir halkın kolaylıkla boyun
eğebileceğini, umutsuzluğun ve açlığın onları dize getireceğini düşünüyorlar.
Bu yüzdendir ki uzunca bir zamandır insanları market
raflarına bağımlı hale getirdiler. Anlayacağınız iklim değişikliği gıda krizi
ile sonuçlanacak ve en başta dedikleri gibi tüm mesele finans sistemini kendi
lehlerine olacak şekilde yeniden kuracaklar.
Yakın bir zamanda Çin, sınırlı raf ömrüne sahip dijital yuanı
tanıttı. Zamanında harcamazsanız, para tükeniyor. Diğer taraftan maaşlar veya vergiler olmayacak, biriktirmek ve elde
etmek anlamsız olacak ve mülk olmayacak yani sadece kira!
Bu trene binen ülkeler halklarına yazık edecek...