Gıda ve nesli bozma felaketi
Kâinat, ezeli bir denge üzerine kurulmuştur. Yeni tabirle fizik kanunu denilen tüm ölçüler, ilahi sanatın, yüce kudretin, iradesi ve “kün/ol” emriyle olan, Sünnetullah’tır. Allah (cc) birçok ayette, bu ölçüye dikkatleri çeker. Aynı zamanda bu ölçüyü muhafaza etmenin hayati önem arz ettiğine, bu ölçülerin bozulmasının da tam tersine hayati tehlikeler içerdiğine de dikkat çeker.
“Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.” (Kamer 54/49) “Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu. Sakın dengeyi bozmayın. Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın.” (Rahman 55/7-9) “Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı? ki onu Allah bina etti, onu (bir denge üzere) yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.” (Naziat, 78/27-29)
İnsan, sair canlılar misali, adeta kâinatın numunesidir. Kâinatta var olan tüm elementler, ilahi iradenin belirlediği ölçüde, insanın yapısında mevcuttur. Maddenin en küçük parçası olan atomdan başlayarak, zerreden küreye her eşya gibi kâinatın ölçüsü de, insanüstü bir kudreti gerektirmektedir. İşte bu denge ve ölçüyü koyan, yoktan var eden Allah'tır (cc). Her yönüyle nakıs ve kusurlu olan insan, Allah'ın (cc) işine burnunu sokup bu dengeyle oynamaya kalkışması oranında, başına bele açacaktır.
Bilindiği üzere Korona virüs denilen bu kendisi küçük, ama etkisi büyük olan bu felaket de insanoğlunun ilahi programa çomak sokması sebebiyledir. Tabi bu sadece küçük bir başlangıçtır. İnsan denen varlık, yaşadığı bunca felaketlerden ders almayıp ilahi dengelere karışmaya devam ederse, ilerde çok daha büyük felaketler kaçınılmazdır. Son yıllarda dünyada görülen felaketler ve daha bilmediğimiz birçok felaketlerin asıl sebebi de, işte budur.
Bizi bizden iyi bilen Allah (cc) 1450 yıl öteden, açgözlü kimi bozuk karakterli zalimlerin bozgunculuklarına karşı insanlığı uyarmıştır. Küresel zalimlerin, bilimsel çalışma adı altında yürüttükleri bozgunculuk çalışmalarına bakınız Kur'an-ı Kerim nasıl da dikkat çekmektedir:
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır. O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez. Ona “Allah’tan kork” denildiği zaman, gururu onu daha da günaha sürükler. Artık böylesinin hakkından cehennem gelir. O ne kötü yataktır!” (Bakara, 2/204-6)
İş başına, iktidara geldikleri, dünya liderliğini ele geçirdikleri, İslam’ı ve Kur’an hükümlerini engelleyerek, dünyayı, halkı istedikleri istikamette yönlendirdikleri zaman, yeryüzünde, ülkelerde fesadı yayarlar. İnsana ve kadına ait değerleri ve nesli ifsâd ederler. Türlü hilelerle kazanç ve gelir düzenini bozmak; tabiatı, toprağı tahrip edip ürün veremez hale getirmek için uğraşırlar. ilmî araştırmaları; bozgunculuğu derinleşme yönünde kullanırlar. Ellerinden gelse, nesillere hayat hakkı tanımamak, tohumları, bitkileri, ürünleri bozmak; insanlığı ve özellikle nesli ve gençleri mahvetmek için çalışırlar, koşuştururlar. Allah (cc) ise, bozgunculuğu sevmez. Dolayısıyla onların tüm planları boşa çıkacaktır.
“İnsan vücudu bir okyanustur. Her gıdanın vücutta doğal ve dengeli bulunması şarttır. Bunu bozan her türlü yapay gıda, insanın beden ve ruh sağlığını bozar. Nitekim yapay gıdalar; hücrelerin çalışmasını durduruyor, bozuyor ve vücudun hastalanmasına sebep oluyor.
Şimdi daha net görülüyor ki, insanlığın sağlığıyla ilgilenmesi gereken kurumlar, sair birçok kurumlar gibi, paraya tapan, paragöz lobilerin eline geçmiştir. Eğer bir bilimsel çalışmayı bir ilaç firması yaptırıyorsa o çalışma bilimsel bir çalışma değildir. Çünkü ilaç firmaları, şu mantıkla çalışıyorlar: “Her tedavi olan bir hasta, kayıp bir müşteridir”. Eğer insanlar yeterince hasta olmuyorsa, hastaların çoğalması için gerekli her operasyon, beklenebilir.
Ekrem Ali Altuntaş’tan aşıntı cümlelerle bitirelim. “Birçok namuslu tıp uzmanına göre; kolesterol bir yalandır. Kolesterol ilacı kullananların yüzde 45’i beyin kanaması geçiriyor, yüzde 45’i kanser ve şeker hastası oluyor.
Beyaz Saray’da dört büyük lobi vardır: Petrol lobisi, silah lobisi, ilaç lobisi ve en büyüğü olan gıda lobisi. Bilindiği üzere tüm bu lobiler küresel emperyalizmin, yani Haçlı-Siyonist ittifakının kurup işlettiği lobilerdir. ABD’de başkan seçilenlerden hiçbirisi tarım bakanını atayamaz. Peki, kim atar? Lobiler atar. ABD Merkez Bankası Başkanını da lobiler atar. Gıda lobisi içerisinde gazlı içecekler lobisi en güçlü lobilerden birisidir. Gazlı içecekler ve mısır şurubu şekeri vücut için son derece zararlı ve tehlikelidir.
ABD’de senede 120 bin kişi reçeteli ilaçların yan etkilerinden ölüyor. Peki, tüm dünyada benzer sebeplerle ölenler kaç milyon kişi? Küresel ilaç endüstrisi ile gıda endüstrisi kol kola üç ‘D’ üzerinden yürür: “depresyon” “diyabet” ve “demans.”
Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke...