Gıda Fiyatlarındaki Artış…
Bugünlerde piyasa fiyatları gündemimizde ilk sırayı işgal etmeye devam ediyor. Özellikle gıda fiyatları beklentilerin üzerinde olunca haliyle canımızı da sıkıyor.
Özellikle kasım ayında doların 8,54 TL’yi görmesiyle beraber
bazı ürünlerin girdi maliyetlerindeki artış fiyatlara yansımıştı. Ancak son 200
günlük ortalamaya bakınca dolar/TL kurunun 7,30 TL’ye düşmesi, fiyatların
düşmesini sağlayamadı. Artan fiyatlar düşmedi.
Bu arada ne oldu diye bakılırsa, doların düşmesinde etkili
olan unsurlardan biri nominal ve reel faizlerdeki artış oldu. Nominal faiz
ekranlarda gördüğümüz faiz oranı. Yani haberlere de yansıyan Merkez Bankası’nın
uyguladığı %17’lik politika faizi oranı. Reel faiz ise enflasyondan
arındırılmış faiz oranıdır. Son açıklanan enflasyon oranının %14,60 olduğunu da
hesaba katarsak reel faizin %2,40 seviyesinde olduğunu görüyoruz.
Artan faiz oranları iş dünyası için bir maliyet artışına
neden oldu. Bununla birlikte asgari ücretteki %21,56’lık artış da maliyet
artışına neden olduğunu da görebiliyoruz. Tüm bunların yanında Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün Aralık ayında yayımladığı Küresel Gıda Fiyat
Endeksi’ne göre gıda fiyat endeksi, 2020 boyunca 3 yılın en yüksek seviyesine
ulaştı. Endekse göre dünya gıda
fiyatları Aralık ayında süt ürünleri ve bitkisel yağlar başta olmak üzere üst
üste yedinci ayda da arttı. Yani bu artış sadece ülkemizde değil, aynı
zamanda dünya genelinde yaşanan bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Bu sürecin nedenlerini düşündüğümüzde aklımıza ilk olarak salgın
geliyor elbette. Salgının hızla yayılmaya başladığı mart, nisan ve mayıs
aylarında birçok ülkenin uyguladığı sıkı tedbirler nedeniyle evde kalma
süreleri artmış; lokanta, kafe, oteller ve büyük organizasyonların faaliyetleri
asgari düzeye indirilmiştir. Bununla birlikte evde geçirilen vakit artmış ve
gıda ürünlerine talep artmıştır. Aynı şekilde son aylarda virüsün mutasyona
uğramasıyla birlikte tedbirleri sıkılaştırmıştır.
Bunun yanında Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Meteoroloji
Örgütü’nün aralık ayında yayımladığı raporda 2020 yılının bugüne kadar
kaydedilen en sıcak 3 yıldan biri olma yolunda ilerlediği belirtildi. Artan
sıcaklıklara bağlı olarak yağmurların azalması kuraklığın artmasına neden olmuş,
böylece gıda ürünlerinde verimliliğin azalmasına neden olmuştur.
Tüm bunlara elbette son günlerde gündeme gelen zincir
marketlerdeki fiyatlamalar eklendiği zaman fiyatlarda önemli ölçüde bir dengesizlik
yaşandığı söylenebilir.
Ancak günümüzdeki fiyat artışlarının fazlaca rahatsız
etmesinin en önemli nedenlerinden biri de şüphesiz ki özellikle son 18 yıl içinde
yaşadığımız düşük enflasyon oranlarıdır. Geçmiş yıllardaki enflasyon oranlarına
genel olarak bakıldığı zaman 1995 yılı ocak ayında enflasyon oranının %125,8
olduğunu, 1998 yılı ocak ayında %101,6 olduğunu ve 2011 yılı ocak ayında %4,90
ve 2013 Ocak ayında %7,31 seviyesine kadar gerilediğini görüyoruz. Ancak
böylesi düşük enflasyonun ardından 2018 yılı ikinci yarısında %24-25
seviyelerine çıkması ve günümüzde %14,6 seviyesine çıkması oldukça rahatsız
etmeye başladı. Bu demek değildir ki gıda fiyatlarındaki artış normaldir.
Bilakis yukarıda nedenlerini belirttiğim üzere gıda fiyatlarını etkileyen birçok
etken bulunmaktadır. Nitekim 2020 yılında gıda ve alkolsüz içecekler
fiyatlarındaki genel artış %20,31 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Gıda fiyatlarını etkileyen bir diğer önemli husus da
şüphesiz ki israftır. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın yaptığı açıklamaya göre Türkiye’de
her gün 5 milyon, yılda ise 2 milyar adet ekmek çöpe atılarak israf
ediliyor. Kaldı ki bu sadece israf edilen ekmek verileridir. Salgın sebebiyle
son bir yılda oteller, lokantalar ve kafelerde tüketim azalmış olsa da israfın
en çok yaşandığı yerler buralardır. Şüphesiz ki evlerde de israf problemi
yüksek seviyelerdedir. İhtiyaç fazlası alınan ancak tüketilmeyen gıda maddeleri
gereksiz talep enflasyonuna neden olmaktadır.
Fiyat istikrarı öngörülebilirlik ve yatırım artışı için en önemli unsurlardan biridir. Bu anlamda başta temel insani ihtiyaçlardan biri olan gıda ürünlerinde fiyat istikrarının sağlanması çözülmesi gereken en önemli meselelerden biridir. Bu bağlamda son günlerde reform konusu gündemdeyken tarım alanında da önemli reformlara ihtiyaç vardır. Bunlardan biri de şüphesiz ki büyükşehirlere yakın bölgelerde kurulması gereken Organize Tarım Bölgeleridir. Böylece ulaşım ve aracılık faaliyetleri azalırken fiyatlar daha istikrarlı olabilir.