Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2959.83
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Nisan 2022

Gıda fiyatları niçin birden artıyor?

2001 yılında Türkiye’de yaklaşık 27 milyon hektar işlenen tarım alanı varken, 2021 yılı sonu itibariyle bunun yaklaşık 23 milyon hektara düştüğünü görüyoruz. Hem çiftçi sayısının, hem ekilen tarım alanlarının azalması, iklim değişikliği, pandemi gibi aynı zamanda hem tedarik zincirinin bozulduğu, hem de küresel alanda gıda fiyatlarının artığı bir ortam her ülke gibi Türkiye içinde olumsuz bir durum yarattı. Pandemi krizi aslında gıda ve tarım ürünlerinin ne kadar stratejik ve önemli olduğunu gösterdi. Rusya-Ukrayna savaşı da bunun son noktası oldu. Artık gıdada ve tarımda belli ülkelere bağımlılığın ne kadar risk unsuru oluşturduğunu, kendi kendine yeterliliğin ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk.

Uzmanlara göre 21. yüzyılda tarım sektörüne verilen destekler, üretimin ötesine geçerek gıda sistemini de kapsayan daha geniş bir çerçevede ele alınmak zorunda. Gıda üretimi ve dağıtımı; insan, hayvan ve çevre sağlığıyla yakından ilişkili.Özellikle iklim değişikliğine bağlı etkiler dikkate alındığında sorunu belirlemenin yanı sıra çözüm geliştirmeye de ihtiyaç duyuluyor. Dünyanın karşı karşı olduğu asıl büyük tehdit iklim krizi. İklim krizinin tarım üzerinde doğrudan etkisi var.Ancak iklim krizi insanların yarattığı bir durum. Aşırı büyüme, aşırı tüketim, hükümetlerin politikaları, küresel ısınmayla birlikte tarımda krize giden yolu açıyor. İklim krizi hali hazırda bizi bekleyen büyük risk ve doğrudan insan hayatını etkileyen bir süreç. İklim kriziyle savaşta; bireylere, kamu otoritelerine, sanayi ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşüyor.

Rusya ve Ukrayna’yı içine alan Karadeniz havzası, dünya tahıl üretimi ve ihracatında çok büyük öneme sahip. Bazı ürünlerde iki ülkenin payı dikkate alındığında dünya ticaretinde dengeleri değiştirecek güçte. Dünya buğday ihracatı ortalama 200 milyon ton iken, bu ihracatın yaklaşık yüzde 30’u Rusya ve Ukrayna tarafından gerçekleştiriliyor. Dünya ayçiçeği tohumunun yüzde 32’si, mısır ihracatının yüzde 19’nu, arpa ihracatının yüzde 31’ini Rusya ve Ukrayna gerçekleştiriyor. Toplam 120 milyonu tonu aşan hububat ihracatıyla dünya piyasalarını etkileyecek bir bölge burası.

Tarım ve gıda üretiminde sanki hiç sorun yaşanmayacak gibi politikalar üretiliyordu. Ancak durum böyle olmadı. Pandemi dönemi çok yazılıp çizildi ama ders alınmadı gibi. İnsanoğlu çabuk unutuyor. Pandeminin olumsuz etkisi sürerken bu kez insanoğlunun en büyük düşmanı savaş başladı. Ve bu savaş bazı tarım ürünlerinin en önemli iki üreticisi arasında. Bu nedenle daha çok can yakıcı olacağa benziyor. Savaşla ilgisi olmayan insanların sofrasındaki gıdaların fiyatları artıyor. Artık hiç kimse “Rusya- Ukrayna savaşı bizi etkilemez” diyemiyor.

Rusya ve Ukrayna, Türkiye’nin tarımsal dış ticaretinde çok önemli iki ülke. Buradaki savaş Türkiye’yi iki yönlü yani hem ithalat hem de ihracat bakımından olumsuz etkiledi. Tarımsal dış ticaret açısından Rusya’nın Türkiye açısından önemi çok büyük. Rusya’nın 2021 yılı tarım ürünleri ihracatı 36 milyar doları aştı. Bu ülkeden tarım ürünü ithalat rekoru ise Türkiye’ye ait. Uzun yıllar Rusya’dan en fazla tarım ürünü ithal eden Çin ikinci sırada. Türkiye’nin tarım ve gıda ürünleri ihracatında ise Rusya üçüncü sırada yer alıyor. Rusya Tarım Bakanlığından yapılan açıklamalara göre Türkiye, Rusya’dan buğday ithalatında lider konumunda. 2021 yılında Türkiye, Rusya’dan 1.8 milyar dolar değerinde buğday ithalatı gerçekleştirdi.

Türkiye, 2021 yılında Rusya’dan ayçiçeği yağı ithalatını yüzde 42 artırdı. Rusya ve Ukrayna savaşı tarım ürünlerinde en fazla Türkiye’yi etkiliyor. Türkiye’nin tarım ürünleri ithalatında Rusya birinci, Ukrayna ikinci sırada. Bu iki ülke birbiriyle savaşıyor. İthalat bu iki ülke dışında başka bir ülkeyle yapılmak istenirse bu kez yükselen fiyatlar nedeniyle daha fazla döviz ödenmek zorunda kalınıyor.Peki, çözüm nerede? Her ülkenin kendi tarım potansiyelini, iç üretimini yeniden değerlendirmesi lazım. Yani ithalatı azaltıp, tarım ve üretim odaklı politikalara geçmek öncelikli tercih olmalı.