Dolar (USD)
35.27
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2975.85
BIST 100
9995.82
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Temmuz 2013

Gezi eylemcileri masumiyetini yitiriyor

Baştan beri gezi eylemcileri içerisinde gerçekten çevreci, özgürlükçü, iyi niyetli bir gurubun olduğuna inanıp savunanlardanım.

Bunların bir kısmının rahat bir ortamda yetişmiş siyasal ve sosyal meselelere uzak gençler; bir kısmının da eğitimli, düşünsel ve potansiyel açıdan donanımlı, sosyal ve siyasal bilinci yüksek bireyler olduğuna şüphe yok.

Üst ve orta sınıfın maddi konforuyla yoksulluk ve sıkıntıyı; son dönemin özgür ortamında büyüdüğü için de istibdatı bilmez çocuklar için bu iş biraz da heyecan ve prestij anlamına geliyordu.

Ergenlik kurtulup yetişkin olduklarını, toplumsal konularda düşünceye sahip olduklarını ispat için uygun bir zemindi bu. Hem kendilerine hem aile ve çevrelerine artık bilinçli bireyler oldukları mesajını verebilecekleri müsait bir ortam.

Sosyo-kültürel durumu yüksek, bilinçli yetişkin taifenin orada bulunma sebebi ise gerçekte, güne ilişkin bir uygulamayı protestonun çok ötesindeydi. Büyük oranda sol eğilimli bu gurup için eylem aslında, son yirmi-otuz yıllık muhaliflik duygusunun oluşturduğu bir birikmeyi boşaltma anlamına gelmekteydi.

Bu iki gurup dışında meselenin gerçekten üç beş ağaç olduğuna inanan masum insanlar olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Eylemlere çevre bilinciyle destek veren, keskin siyasi görüşe sahip olmayan kişileriu2026

Ancak süreç içerisinde yaşananlar, amacın üç beş ağaç olmadığını kanıtlamakla birlikte meselenin arka planı hakkında peş peşe senaryolar yazdırmaya da devam ediyor.

Meselenin aslı nedir, planlanan gerçekte hangisidir konusundan ziyade gelinen noktanın artık masumiyet kaldırmaz hale dönüştüğüne vurgu yapmaktır amacımız.

Masum eylemcilerin, gezinin maksadını aşmaya aştığını gördükten sonra kendilerini geri çekmeye başlamaları normal.

Heyecanlı gençlerin değişiklik arzularının, yazın cazip tatil teklifine yenilmesi de.

Hal böyle olunca meydanlarda gerçek eylemcilerin sayılarının hayli azaldığını tahmin etmek de güç değil.

Başörtülü kadınlara patlayan öfke ve intikam duygusu artık; eylemleri istemeyen esnafa zarar verme, dükkanını yakmaya kadar varmıştır. Yapılanlar savunu değil saldırı hatta tahribat ve yıkım kategorisine girecek muhtevadadır.

Eylemler, ileride tarih önünde hesap vermeyi zorlaştıracak şekillere bürünmüştür. Görülenler, demokrasinin şiddetle boğulmak istenmesinden başka bir şey değildir.

Ülkemizin eylemler sebebiyle karşılaştığı en üzücü sonuçlardan biri ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkisiyken diğeri de toplumsal ayrımcılık çizgilerini derinleştirmesi olmuştur.

Her biri, diğerinin nazarında kendini "öteki" olarak gören cenahlar arasındaki farklılıkların, ayrılıklar oluşturma amaçlı kullanılmasına fırsat vermesidir.

Farklılıkların zenginlik değil de ayrılıkçı sebepler olduğu düşünülerek milletimiz üzerinde kötü emelleri olanların istedikleri ortamı sağlanmaktır.

Eylemler sırasında hayatını kaybeden insanların kanları üzerinden bu ayrımcılığı belirginleştirmek isteyenlerin iyi niyetleri de tartışmaya açıktır.

Ölenlerin mezhepsel kimliği üzerinden propaganda gerçekleştirenlerin bunu hakkaniyet için yaptıkları şüphe götürür hale gelmiştir.

Ölümleri kullanarak, ötekileştirme çizgilerini kalınlaştırmaya çalıştıkları kanaati ağır basmaya başlamıştır.

Toplumsal kamplaşmayı Sünni-Alevi eksenine taşımayı kan üzerinden hesaplayanların el ovuşturdukları bir mecraya sürüklenir gibiyiz.

Başı kapalı, başı açık kadın üzerinden ayrılık oluşturmaya çalışmakla başlayan taarruz, Alevi-Sünni bağlamına kaydırılarak ötekileştirme kavramının içi doldurulmaya çalışılıyor görünür.

Tablo bu olsa, geziler artık masumiyetlerini yitirmeye başlamış olsalar da, milletimizin bilincinin tüm oyunları idrak edeceğine olan inancımız devam etmektediru2026

twitter.com/sabihadogann