Gezi /28 Şubat – Esad ittifakı
28 Şubat 1997 melaneti…
Ve…
Yıl 2020… 27 Şubat’ı 28’ine bağlayan gece…
Berat Kandili’nin Kandilleri…
İdlib şehidi Piyade Uzaman Onbaşı Nihat Kara arkadaşına cep telefonuyla gönderdiği mesajda : “ Abi, biz İdlib’e gidiyoruz. Orada, şebeke arama yapacak kadar bile yok. Ne zaman … gelir hiç belli olmaz hakkınızı helal edin sizleri seviyoruz. Sizden ricam da sakın Suriye’de ne işimiz var? diyenlerden olmayın. Gittim. Gördüm. Tam da olmamız gereken yerdeyiz. Yedi düvel bir olmuş: rejimi Rusya’sı. Dua edin. selametle…”
Esad, katletmeye devam ediyor. Milyonlarca Suriyeli mülteci durumunda…
28 Şubatçılar da Esad gibi kendi vatandaşını vatandaştan saymadı. Amaçları: Suriye modeli bir Türkiye idi. 15 Temmuz’da yine denediler…
Çanakkale cephesi: İdlib…
İdlib, Siyonistlerin “Yüzyılın Barış Planı”nın parçası…
Hedefleri Ankara’dır.
Acımasızlar…
İdlib’de Esad’ın 28 Şubat gecesi saldırısı bir darbenin hazırlığı mıdır?
Esad’ın katliamından sadece birkaç gün önce Gezicileri, FETÖ’cüleri tahliye girişimi, FETÖ’nün siyasi ayağı tartışması, yeni darbe girişimi olabileceği söylentileri ve 27 Şubatı 28’ine bağlayan gece terör yandaşlarının kara propagandası Esad- Gezi ittifakını gözler önüne sermektedir.
“İdlib’de ne işimiz var” diyenler, saldırı sonrası attıkları manşetlerle, kürsülerde beyanlarıyla Esad’ı masumlaştırma çabası, bu iş birliğini göstermektedir.
“Kandillere katran döktü geceler…”
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres:
"Son 3 ay içinde yaklaşık 1 milyon kişi evlerinden kaçtı. Okullara ve tıbbi tesislere hava saldırıları devam etti. Yerlerinden edilmiş ailelerin sığınak aradığı kamplar ve diğer yerler, bombardımana uğradı. Çatışma alanları genişleyip ilerledikçe daha yoğun nüfuslu bölgelere ulaşıldı." derken, Esad’ın 36 askerimizi şehit etmesinden birkaç gün önce Gezi güzellemecisi, Sisler Bulvarı’nda Esad’a güzellemeler diziyordu:
"Gözlem noktalarının 7'si şu anda Esad'ın aldığı bölgede, onların korumasında. Esad'ın askerleri bizim askerlerimizi koruyor orada… Biz Suriye ordusuyla neden çatışıyoruz?” diyordu.
Menfur saldırıdan hemen sonra…
İri sözcü de Esad’ın katliamından hemen sonra yaptığı taziyelerini bildirdiği açıklamada: “ Genel Başkanımızın da günlerdir söylediği gibi Suriye de Libya da İdlib de Mehmetçiğimizin tek bir tırnağı dahi etmez…” derken çarpık anlayışına Mehmetçiği alet ediyordu. “ Ne işimiz var, pisi pisine ölüyoruz ”u dillendiriyordu.
Cumhuriyet gazetesi ise: 29 Şubat 2020’de
“ Bu ülkenin çocukları başka ülke topraklarında şehit düşüyor ve vicdanı olan herkes soruyor: NE UĞRUNA? ” manşetiyle arzıendam ediyordu.
Dün, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtı’na da aynı gerekçelerle karşı çıktılar.
Türkiye sınırına doğru yüzlerce kilometre beton tünellerden teröristlerin gelip bir gecede şehirlerimizi işgal edeceğini hesaplayamıyorlar mı?
Çukur- hendek terörü yaşanmadı mı? 40 yıldır terörü Suriye’de Esad rejimi beslemiyor mu?
Bu üslubu tanıyoruz.
Bu kafa, 31 Mayıs 2010’da Mavi Marmara katliamında FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in Amerikan Wall Street Journal Gazetesi’ne verdiği : “ Yardımı organize edenlerin İsrail ile anlaşmaya varmadan böyle bir işe kalkışmaları otoriteye ( İsrail ) karşı gelmenin işareti ve bunlar yararlı şeyler değil. ” demeciyle hemen hemen aynı.
“Suriye’de Libya’da, Bosna’da ne işimiz var” diyenler
Gazi Mustafa Kemal’in Hatay politikasını anlayamazlar.
Tarih ve coğrafya fukaraları dünya haritasına iyi baksınlar.
M. Kemal , 29 Ekim 1937- Cumhuriyet Balosu'nda Fransız Büyükelçisi'ne hitaben:
“Milletime söz verdim, Hatay'ı alacağım. Namusum üzerine söylüyorum ki, o Türk toprağını Fransızlara bırakmayacağım.
1911’de Libya’dan şöyle sesleniyordu:
“Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır.”
Diyarbakır anaları Mehmetçikle…