Gerekirse 1000 Yıl!..
“Öğrenci Andı” Kararı’nın verildiği günden bu yana yaşananları görüyorsunuz…
Bir şeyler oluyor…
Bir şeyler…
Netekim!..
Futbol tribünlerinden, 10 Kasım tören alanlarına ve “vesayetçi zihniyetin” yoğun baskısı altındaki sosyal medya platformlarına kadar nice mekânda, eski Türkiye'yi hatırlatan ne hücumlar…
Ve ne tehditler; “Güç elimize bir geçsin, görün bakalım ne oluyor!” makamında ne tehditler…
Derken…
Oda TV’nin “ele geçirdiği” haber düşmez mi gündeme…
“TSK’da subayların türban takmasına izin veren düzenlemeye çok konuşulacak çıkış!..
Halkın Kurtuluş Partisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki türban serbestliğine karşı idari dava açmıştı. Savcı mütalaasını verdi:
‘Laiklik ilkesi varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez!..’ ”
“Mütalaa” her ne kadar TSK’daki “başörtüsü serbestisi”ne ilişkin ise de, diğer kamu kurumlarındaki “özgürlüklere” de göndermelerde bulunur mahiyette.
Bu “mütalaa”yla “pek alâkası yok” ama…
“Gerekirse 1000 yıl sürer!” diyen zihniyet geliyor aklımıza..
Geliyor…
Netekim!..
Haberi “Onuncu Yıl Marşı” Ruhu’yla veren “bir kısım medya” organlarındaki coşku dikkat çekici doğrusu…
Bu coşkuyu izlerken, Dursun Çiçek’in sözleri de geçiyor gözümüzün önünden:
“Onları iktidardan indirin bakın biz onları nasıl yargılıyoruz göreceksiniz… Başsavcılar var bunu diyen!"
Siz istediğiniz kadar “Hangi savcılarmış onlar!” diye sorun…
İstediğiniz kadar tepki gösterin....
Ateş olmayan yerden duman çıkar mı, çıkmaz mı…
Mesele, bu mesele!.
Efendim…
Ak Parti beş, on seçim galibiyeti elde etti diye…
Memleketin her bir yanını duble yollarla, mega köprülerle döşedi diye…
En büyük ve en modern havalimanını yaptı, hastane çilesini azalttı, vs., diye “statükocu zihniyet!” vazgeçecek değil ya…
Bunlar hep oldu, hep olacak…
Mesele “Onların ne yaptığından çok “sizin” ne yaptığınız” meselesidir!..
Siz…
“Yerli ve Milli Kültürel İktidar”ın yollarını döşediniz mi?..
Bunun için bir hazırlığınız oldu mu?..
“Kültürel İktidar”ın büyük projelerini hazırladınız mı?
Sandık mücadelelerinden başarıyla çıkmak ayakta kalabilmenin ön şartıdır, tamam.
Lâkin, hiçbir dünyevi iktidar sonsuza kadar ayakta kalamaz!..
Siz, sandık mücadelesini verirken ve seçimleri birbiri ardına kazanırken, “kültürel iktidar”ın en ince ayrıntısına kadar hesaplanmış projelerini uygulamaya koyuyor ve bu yolda ciddi mesafeler kat ediyorsanız, günün birinde seçim kaybetseniz bile ayakta kalırsınız.
Düştüğünüz yerden ayağa kalkarsınız!..
'Eski Türkiye Zihniyeti'nin kendi içinde tutarlı bir “kültürel iktidar” modeli yok değil.
“O zihniyet”in temel yapıları çoğu vakit birlikte hareket ediyor, her türlü kültürel iktidar aygıtını kullanarak “algı oluşturuyor ve siyasi iktidar çevrelerini de “fena halde” etkiliyorlar!..
Gezi olaylarına aktif destek veren sözde kadın hakları savunucusu “FemiFaşist” örgütlerin önde gelen temsilcilerinin “aile” politikalarını yönlendirmek için neler yaptıklarını…
Bazı “yerli ve Milli” medya gruplarına da “sızmış” “elemanları” aracılığıyla, eşlerin arasına nasıl fitne tohumları ektiklerini hep birlikte görüyoruz!..
“Kültürel İktidar” millete ait olmadığından…
“Memleketin Karizmatik Lideri”ne ağız dolusu hakaretler savuran, terör örgütlerine alenen destek verenler için sıkıntı yok!..
Onlar her durumda el üstünde!..
Ağzından kazayla “maksadını aşmış” birkaç kelime çıkan yerli ve milli akademisyen, öğretmen veya siyaset adamı, vs., ise anında linç ediliyor!..
Böyle olunca da,,,
“Kültürel iktidar” çevreleri tarafından hedef alınanların “yalnız bırakıldıklarını” görenler de kendilerini geriye çekiyor!..
Meydan gittikçe daha fazla “menfaatçi takımı”na kalıyor!..
Bu Aziz Millet, “Siyasi İktidar”ı gerçek temsilcilerine verebilmek için çok çetin yollardan geçti, nice çileler çekti, büyük destanlara imza attı.
Siyasi İktidar da, aldığı vekaletin gereği olarak önemli atılımlar gerçekleştirdi.
Bunlar oldu da…
“Hak ve özgürlüklerimiz” henüz teminat altına alınabilmiş değil.
Bunu yapabilmek için “Kültürel İktidar”ın da millette olması lazım.
O yolda atılan kayda değer adımlar var mı?..
“Eğitim ve kültür” alanlarındaki gidişât buraya doğru mu?..
Emin değilim!..
Aziz milletimiz, yarınlarına “güvenle bakabilmek” için bu yöndeki sağlam adımları görmek istiyor.
Görülsün artık, lütfen!..