Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Ekim 2023

GERÇEKTEN HELAK MI OLDUK?

Şu süreçte farklı bir sınava maruz kaldık… Umut yitimi… Karabasan gibi çöken karamsarlık bulutları… Üretilmiş korku ve kaygılarla psikolojik travmalara sürüklenen bir toplum…

Dünyanın geleceği üzerinde kendilerini tek muktedir güç sananlar… Halkları güdülmeye hazır yığınlar olarak görenler... Ve aynı değirmene su taşıyan bizim mahalleden kelam ve kalem erbabı… Günümüzü, geleceğimizi ve gönlümüzü karartıyorlar…

Fütüristler, müneccimler, bilim-kurgucular, komplocular, siyasi kehaneti marifet sananlar, “Tanrı’yı Kıyamete Zorlamak” isteyenler, hülasa korku, kaos ve krizden beslenenler belli ki irademizi ve ideallerimizi hedef alıyorlar…

Bir de bu algının dini versiyonu tedavülde… Ahir zaman söylemi ile sürekli kötülükleri sıralamak… Kıyamet alametlerinin dökümünü yapmak…

Bittik, tükendik, yandık, helak olduk söylemi ile var olan umut kırıntılarını silmek ve insanımızın tamamen sinmesine sebep olmak…

Kimse bizden kötülüğün envanterini istemiyor, uzmanlık alanımız bu olmamalı… İyiliğin egemenliğini gerçekleştirme, kötülüğün kökünü kurutma konumundayız…

Kıyamet koparken bile elimizdeki fidanı dikme mükellefiyeti altındayız…

Kötülüklerin spikerliğini yapmak kimseye bir şey kazandırmaz…

Felaket tellallığının kendisi ümmet için bir felakettir…

Yozlaşma, çürüme, kirlenme karşısında üzülebiliriz ancak biz çözüm üretmek zorundayız… Çünkü bizim devam eden bir mücadelemiz var.

Bizden beklenen yakınmak, sızlanmak, karalar bağlamak değil, ye’se ve yılgınlığa fırsat vermeden sefere yoğunlaşmaktır…

Helâka müstahak olanların listesini çıkarmak bize düşmez. Velev ki helâkı hak etmiş olsalar bile… Bize düşen görev tevbe kapısının güneş batıdan doğuncaya kadar açık olduğunu hatırlatmak ve toplumsal ıslah projelerimize öncelik vermektir…

Evet, Allah’ın açık tuttuğu kapıyı kimse kapatamaz…

Toplumsal analizlerimiz, gelecek tasavvurumuz azmimizi köreltiyor, heyecanımızı bitiriyorsa kime hizmet ettiğimizi kendimize sormak zorundayız…

İslamcılığın iflasından bahsedenler sanıyorum kendi iflaslarına gerekçe arıyorlar…

Olaylara bakış açımız, okuma biçimimiz, değerlendirme yöntemimiz oldukça önemli… Toplum mühendislerinin sübjektif telkinlerine karşı temkinli ve tedbirli olmalıyız…

Diyeceğim o ki, kötülükler arızîdir, aslolan iyiliktir…

Kötülükleri abartmayalım… Gidişattan dolayı yakınmayalım…

Yapmamız gerekenleri ertelemeyelim… Sadece elimizden geleni yapalım… Nedense yakınıyoruz fakat yapmıyoruz…

‘Bu toplumdan bir şey çıkmaz’ diyen kendi çıkmazının faturasını halka çıkarıyor…

Tabii ki tozpembe bir dünya yok ama hayatı kapkara görme ya da gösterme hakkımız da yok…

Yaşamımızdaki tüm artı ve eksilerle birlikte sınav sürecimiz devam ediyor… Sorular beklemediğimiz yerden gelebilir ama bu dünyanın sonu değil ki…

Bize umutsuzluk haramdır…

Geceden gündüzü, gündüzden geceyi… Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran Allah’tır…

Allah’tan ümit kesmeye akidemiz izin vermiyor…

Allah’ın gönderdiği yüce Kur’an bizlere sürekli umut yüklüyor… Öyle ki hatta Kur’an’ın bir ismi de “Umut Kitabı”dır diyebiliriz…

Kur’an’ı okudukça umutla aşılandığımızı göreceğiz…

Uhud umuttur… Sevr umuttur… Nil umuttur… Kızıldeniz umuttur… Kuyu umuttur… Zindan umuttur… Asa umuttur… Gemi umuttur… Hatta Ashab-ı Kehf’in uykusu bile umuttur…

Hz.Yakub (as) Yusuf’unu kaybetti, gözlerini kaybetti asla umudunu kaybetmedi… Gün geldi Yusuf’una da, gözlerine de kavuştu…

Bu konuyu nebevi neşter ile noktalayalım:

Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Hz.Peygamber (sav) şöyle buyurdu:

“Bir kişi “insanlar helak oldu” derse biliniz ki bu kişinin kendisi herkesten daha çok helak olmuştur.”(Buhari)

Evet,”helak olduk” söylemi karamsarlığa açılan kapıdır… Kötülüğe yapılan katkıdır… İnananların kolunu kanadını kırmaktır…

Biz kendi küllerinden yeniden doğanlardan değil miyiz?

Közümüzü nefesimizle harlarız…

Rüzgârımızla küllerimizi savuracak, közümüzde güller açacak, umutlar yeniden yeşerecektir…