Gerçeklerle yüzleşelim
Önce Mekke'deki vinç faciası sonra da Mina'daki korkunç olay sonrası hayatını kaybeden hacılar sebebiyle bir umre yazısı yazmak zorunlu oldu. Geçen yıl gittiğim umre ziyaretinde gördüklerimi yazmayı hep istemişsem de duygularımın bir yönü beni bundan alıkoymuştu.
Ailece kutsal toprakları ziyaret için çıkığımız yoldaki heyecan Kabe'ye vuslat olunca artan manevi iklim, içine savrulduğumuz coşku oradaki birçok yanlışı, çirkinliği görmemize engel olmamıştı. Bu bir ayıp mıydı, maneviyatla yeterince sarmalanmamış olmamın veya görmek ve yorumlamak isteyen bakış açımın mı ürünüydü bilemiyorum!
Yazık ki ilk gördüğüm, İslam dünyasının farklı coğrafyalarından gelmiş insanların nezaketsizliği, medeniyetten uzak olmaları, adab-ı muaşeretten yoksunlukları, temizliğe riayet etmeyen tutumları olmuştu.
Yemek yedikten sonra artıkları -ki buna kemik, yemek kalıntıları da dahil- toplayıp çöpe atmaktan acizler, yemek yiyip çöpü orada bıraktıktan sonra aynı yerde namaza başlayıp pis yere secde etmekten de imtina etmeyenleru2026
Üç-beş kuruşluk bir seccade, hadi seccadeden vazgeçtim, iki metrelik temiz bir yaygı getirip üzerinde ibadet etmeyi akletmeyip kirli-temiz denemeden ibadete koyulanlaru2026
Elleriyle yedikleri yemekten sonra ellerini yıkamayı düşünmeden saf tutan Müslümanlaru2026
Yanlarından her geçildiğinde envai çeşit baharat, ter, pislik karışımı salgıyla mahşeri kalabalıkta Hac vazifesini ifa etmeye çalışanlaru2026
Yalınayak dışarıda dolaştıktan sonra hiçbir sıkıntı hissetmeden Kabe'yi tavafa yeltenen Hacılaru2026
İçtiğim sudan isteyip iki yudum alıp içmem için bana uzatanları yok saymayı suyu onlara bırakarak başarmıştım belki... Ama tuvaletlerin girişleri de dahil yol boyunca sere serpe yatan hacılara şaşkınlığımı hiçbir mazerete giderecek değildi!
Bilemiyorum, belki serin bulduklarındandır, tuvalete gidilen yol üzerindeki güzergahı sağlı sollu doldurmuş erkek hacı adaylarını bu tutumlarından dolayı mazur görecek değildim. Ancak beni en çok şaşırtan erkekler tuvaletindeki kimi hacı adaylarının helaya yalınayak girip çıktıklarını duymam olmuştu!
Tamam, kabul; bunların çoğu yol masrafını ancak denkleştirip Hacı olmak için seyrü sefer eylemiş Müslümanlardı. Fakirlik, eski giyinmek, kötü beslenmenin ana müsebbibi ve kimse bundan dolayı kınanacak da değil. Lakin göz göre göre yiyip içtiklerinden kalanları her yerde bulunan çöp kutularına bırakmak yerine gelişigüzel bırakmak, helaların önünde uzanıp yatmanın hangi hafifletici nedeni bulunabilirdi?
Gerçekten mahşeri bir kalabalık vardı. Ramazan umresi olması dolayısıyla bunun Hacc seferlerine eş olduğu da ifade edildi. Fakat bu, hacıların hemen yanı başlardaki çöp kutularına uzanmalarına engel olacak değildi.
Arı gibi çalışan temizlik işçileri, temizlik araçlarının püskürttüğü kimyasallar, duvarları/tavanların tozlarını alan onca işçiye rağmen bu manzaralarla karşılaşmış olmak hakikaten üzücüydü!
Tamam, İslam ülkelerinin çoğu yoksul ama bu temizliğe, görgüye mani bir durum oluşturur mu? Bizim burada beğenmediğimiz Türk hacıların oralarda en temiz, medeniyetliler sınıfına dahil olması Müslümanların acınası haline yansıtacak bir gösterge olacaktır.
Bu tabloyu gördükten sonra dünyada neden İslam birliği oluşmadığının, İslam ülkelerinin çoğunun birer kukla tarafından yönetildiğinin, bazılarının bağımsızlıklarını koruyamadığının cevabı kendiliğinden ortaya çıkmıştı.
Bir hayal kırıklığı, acımasız gerçekle yüzleşme anlamına geliyordu belki gördüklerim, belki de manevi iklimle tam sarmalan-a-mamış olmamın bir sonucuydu. Sebep ne olursa olsun temaşa ettiklerim beni dehşete düşürmeye yetmişti ve bugün Mina'da bine yakın hacının ihmal, tedbirsizlik- öngörüsüzlük vs vs sebebiyle hayatını kaybetmesi beni artık şaşırtıyor değildiru2026
Twitter.com/sabihadogann