Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Ekim 2020

Gerçek ihanet

Terör insanlık tarihinin başından beri var. Ve kıyamete kadar da devam edeceği aşikâr. Yeryüzünde Âdem’in çocukları da şeytanın çocukları da varsa terör ve terörle mücadele ilelebet var olmaya devam edecektir.

Birine göre alçak, hain, kanlı terörist, birine göre direnişin kahramanları.

Terörist diyene göre her yaptıkları vahşet, her yaptıkları insanlık suçu, her yaptıkları haksızlığın en âlâsı. Sloganı; “hiçbir şey teröre mazeret olamaz.”

Direnişçi diyene göre her yaptıkları haksızlığa karşı direnmek her yaptıkları kendi insanını özgürlüğüne kavuşturmak. Sloganı; “hiçbir şey haklı direnişimize engel olamaz.”

Böyle düşünen iki taraf, hangi ortak zeminde oturup anlaşacaklar?

Bu ve benzeri nedenlerden dolayı, asla çatışma noktasına gelmeden önce sorunlar giderilmelidir. Bir grup terörize olmadan, eylemini silaha dökmeden önce sorunlar tespit edilmeli ve çözüme çareler aranıp bulunmalıdır. Soğuyan kalpler, birbirine ısındırılmalıdır.

Çatışmalar başladıktan sonra silahların namlularının soğuması birkaç dakikada mümkündür. Ama kalplere düşen nefret ateşi, kısa bir sürede asla söndürülemez.

Birliğin amacı, daima ve her koşulda toplumu sağlıklı tutmak ve bunu devamlı kılmak olmalıdır.

Siyasetçinin birinci görevi asla ekonomiyi, yolu asfaltı düzeltmek değil sosyal meseleleri, sosyal birliği en iyi şekilde görüp, değerlendirmek, eksik varsa tamamlamak, yanlış varsa düzeltmektir.

Osmanlı’nın yükselme döneminde Ankara Savaşı yaşanmış ve devlet fetret dönemine girmiştir. Oysa toplum; en sağlıklı, en güçlü birliklerden birini oluşturmuştu. Buna karşılık devleti ve ülkeyi yönetenler arasında uzun yıllar süren bir mücadele, bir savaş başlamıştı.

O günlere şöyle izan gözüyle dikkat edilirse, ne köylülerin yaşamında ne şehirlilerin yaşamında ne de tüm halkın yaşamında hiçbir sorun görünmüyordu. Halkın arasında birlik beraberlik konusunda hiçbir sıkıntı görünmüyordu. Tek çatışma noktası, ülkenin yöneticileri arasında gerçekleşiyordu.

O yüzden birlik, tek başına asla düşünülmemesi gereken bir değerdir. Sadece siyasiler arasında olan bir mücadele de pekâlâ bir ülkeyi bölünme noktasına getirebilir. Bölünmenin ötesinde ülkeyi acı ve hazin bir yıkıma dahi götürebilir.

Siyasetçilerin ana gayesi iktidara gelmektir. Ancak siz siyasetinizi “yıpratırken yıpranmamaya çalışmak, yıpranmamaya çalışırken de yıpratmaktır” üzerine kurarsanız asla anlaşma sağlayamazsınız.Bırakınız basit bir meselede anlaşmayı ulusal meselelerde bile uzlaşma sağlayamazsınız. Seçmen kitlelerinin en dikkat etmesi gereken husus, çatışmacı olan siyasetçi yerine uzlaşmacı olan siyasetçiyi seçmenin ülke için en önemli hayırlı iş olduğudur.

Siyasi liderler, gruplar ve millet arasında çatışmalar oluşuyorsa sebebi kin ve nefrettir. Kin ve nefret duygusu kolaylıkla ve kısa sürede bitmez, yok olmaz, yerini sevgiye bırakmaz.

Hangi siyasetçi, hangi kanaat önderi kin ve nefreti bitirmek için adım atarsa atsın hainlikle suçlanacak ve takipçileri tarafından zayıflatılacaktır. Belki de canından olacaktır.

Ayrılıktan yana olan, bozgunun baş mimarı olan fitneden milletçe uzak durulmalıdır. Milletin akıl sağlığını, milletin gönül birliğini bozmamak için siyasetçilerce; kardeşliğe, sevgi ve hürmete yakın durulmalıdır. Gerçek ihanetin, milletin niyeti ve hedefindeki sağlıklı birliği, gönlündeki sevgi ve kardeşliği bozmak olduğu asla unutulmamalıdır.