Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Temmuz 2017

Gerçeği Arayan Bu 'Kasette' Bulur!..

Meslektaşım Nazif Karaman, FETÖ imamlarının Kemal Kılıçdaroğlu'na "ödül" verdiğini gösteren fotoğrafları kamuoyunun dikkatine sundu.

Güzel.

Nazif Karaman çok başarılı bir gazetecidir, çok sevdiğimiz bir kardeşimizdir.

Paylaştığı fotoğraflar da güzeldir, daha doğrusu bu fotoğrafları paylaşması güzeldir.

Ne var ki..

Fotoğraf çok, FG ile çekilen nice fotoğraf var.

Benim de fotoğrafım olabilirdi; doğrusu on sene kadar önce kafamdan gidip bir söyleşi yapmak geçti ama ihmalime geldi!

İyi ki öyle olmuş, şimdi benim de FG ile fotoğraflarım olabilirdi!

Üstelik, (yapmazlardı ama) bana "ödül" de verebilirlerdi, filanca haberimizden dolayı.

Gidip almamak da vardı; "Ödül ödüldür, ver de yar beni güldür!" kafasıyla almak da.

Verselerdi ve alsaydık gitmiştik!..

Yaniu2026

Demem o ki, fotoğraflar kifayetsiz.

Bir kişinin 17-25 Aralık darbe girişimi öncesinde "Muhterem Hocaefendi" demiş olması da öyle, demişse demiş.

Bu ülke 28 Şubat zulmünü yaşadı; 28 Şubat zorbaları İslam'a savaş açmak suretiyle "abdestli, namazlı" takılan FG'ye "istismar alanı" açtı.

Öyle bir havaydı ki o;

FG'yi hiç sevmeyen Merhum Necmettin Erbakan bile, bir soru üzerine, "FG kardeşimizle günde 5 vakit görüşüyoruz!" demişti.

Meselenin "FETÖ"ye kadar varacağını tahmin edebilseydi, böyle der miydi?

"FETÖye aldananlar" listesinin en sonunda yer alır üstelik Muhterem Erbakan Hocamız.

Bülent Ecevit, FETÖ'ye bırakın istediklerini, istemediklerini bile vermişti netekim!..

KASET MESELESİ

FETÖ, Kemal Kılıçdaroğlu'na ödül verdi!

Ne ödülü, koltuk verdi koltuk!

FETÖ kaset tezgahını kurmuş olmasaydı, Baykal koltuğundan iner miydi?

O inmeseydi, Kılıçdaroğlu koltuk sahibi olabilir miydi?

Mustafa Kemal Atatürk'ün "naçiz" koltuğunun el değiştirmesine sebep olan "Baykal-Baytok Kasedi" operasyonu!..

Ne mevzudur anlamıyorum;

Koca ülke, bugün karşı karşıya kaldığı tezgahların "arka planını" ortaya koyabilecek evsaftaki bir olayın üzerine neredeyse gitmedi!..

Deniz Baykal-Nesrin Baytok kasedi, sıradan bir olay mıydı?

Türkiye'nin "krizlere sürüklenmesini" hedefleyen bir "proje"nin en önemli ayağı değil miydi?..

"Varan 2" denmedi mi?

Deniz Baykal'a alttan alta "Kurcalama devamı gelir!" denmedi mi?

Gezi Olayları'ndan başlayan ve "Yürüyüş" ile önemli bir virajı alan "proje" neyi hedefliyordu?..

Bunun ortaya konulması için bir "Meclis Komisyonu" kurulması gerekmez miydi?..

Ben bu hususta Kemal Kılıçdaroğlu'nu fena halde sıkıştırdım.

Bu konunun üzerine niçin ısrarla gitmediklerini sordum!..

Hattau2026

"Deniz Baykal-Nesrin Baytok Kasedi" tezgahının arka planının ortaya konulması için bir Meclis Komisyonu kurulması yönünde teklif vermelerini talep ettim.

"Siz böyle bir komisyonun kurulmasını talep ederseniz ve buna AK Parti karşı çıkarsa, bu hususta bütün gücümle CHP'nin yanında yer alacağım!" bile dedim.

Yok, hayır!..

Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal-Nesrin Baytok kasedi tezgahının arka planını ortaya koymaya hizmet edecek bir "Komisyon" kurulmasına sıcak bakmıyor!..

Benu2026

Bu "Baykal-Baytok kasedi" işinin üzerine "güçlü bir şekilde" gidilmesi halinde, bugün karşı karşıya kaldığımız pekçok "komplonun" arka planının aydınlanacağına inanıyorum.

Düşünsenize lütfen o dönemi;

Kemal Kılıçdaroğlu denilen eski başarısız bürokrat "Gandi (Dandi) Kemal" diye parlatılıyor, parlatılıyoru2026

Hazırlanıyor, hazırlanıyoru2026

En çok parlatıldığı anda, tam da o andau2026

Bir kaset patlatılıyor!..

Kemal Kılıçdaroğlu, bu işin faili değildir.

Sadece etkilenenidir.

Sonucudur.

Önemli olan bu işin arka planında hangi güçlerin olduğu ve neyin hedeflendiğidir!..

Deniz Baykal-Nesrin Baytok kasedi ile 17-25 Aralık darbe girişimi, Gezi Olayları, 15 Temmuz Darbe Girişimi, Katar ve ardından da "Kudüs"e zulüm" gibi olayların birbirinden bağımsız olmadığını göremeyenu2026

Hiçbir şeyi göremiyor demektir!..

FETÖ İLE MÜCADELE NE DURUMDA?

Sosyal medyadaki hesabımdan "FETÖ ile kararlı, sistemli ve organize bir şekilde mücadele edildiğine inanıyor musunuz?" diye sordum.

Dört de seçenek sundum:

-Kesinlikle evet

-Kesinlikle hayır

-Büyük ölçüde evet

-Büyük ölçüde hayır

Oylama sonuçlarına baktım:

"Kesinlikle evet" ve "Büyük ölçüde evet" diyenlerin yani FETÖ ile mücadelenin kıvamından memnun olanların oranı yüzde 48 çıktı!..

Sosyal medyadaki anketler çoğunlukla yanıltıcı sonuçlar verir ama benim gözlemim de bu yönde; FETÖ ile mücadelenin sağlıklı bir şekilde yürütüldüğüne inanların oranı yüzde 50'yi bulmuyor.

Üstelik, çevremdekilerin önemli bir bölümü de AK Parti seçmeni, destekçisi; Recep Tayyip Erdoğan'a yürekten bağlı.

Dünya küçüldü, Türkiye çok küçüldü, artık hemen herkes etrafında olup bitenin en azından belli bir kanaat sahibi olmasına yetecek kadarını görebiliyor.

Nasıl görmesin;

Sayın Bakan Nurettin Canikli, hem de canlı olarak yayınlanan Meclis Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, dedi ki;

"111 bin 240 kişi ihraç edildi. Toplam kamuda çalışan sayısı ise 3 milyon 530 bin 031. Ama bugün kamuda ihraç edilenden daha fazla, bu örgüte bağımlı ve örgütün talimatlarını sorgusuz sualsiz yerine getirecek kadar hem kalbini, ruhunu, hem de aklını oraya teslim etmiş olan kamu çalışanı olduğunu biliyoruz. "

Ne dersiniz bu işe?

Kamuda 111 bin 240 kişiden (çok daha) fazla "kalbini, ruhunu, FETÖ'ye teslim etmiş terörist" var!..

Bunu kabinenin önde gelen isimlerinden Sayın Nurettin Canikli söylüyor.

Pekiu2026

Bu büyük kitleden ne kadarı "üst düzey" devlet memurudur?

Bunlardan kaçı, onu bunu "FETÖcü" diye yaftalama ya da FETÖcüleri "aklama" imkanına sahiptir?

Nasıl oluyor bu?

Nasıl oluyor da;

"kalplerini, ruhlarını FETÖ'ye teslim etmiş hainler" kendilerini bu dönemde bile gayet başarılı bir şekilde gizleyebiliyorlar!..

Bu nasıl oluyor?!

Nasıl oluyor?!!

Sayın bakanlarımıza sağlıklı bilgi akışı mı yok?

Bilgi akışı var da, kimi yerlerde başka başka işler mi var?

İşimizi görmesi için müracaat edeceğimiz memurun, amirin FETÖcü olma ihtimali ne kadar yüksek!..

Can sıkıcı durumlar; Bir Reis mücadele ediyor FETÖ ile bir de onunla kader birliği yapmış milyonlarca kahraman, gariban vatan evladı.

Yüce Allah, Reis'e uzun, sağlıklı ömürler versin.

Bu takımın "kaleci"si de, 'bek"i de, "golcü"sü de Reis!..

ORDU'DAKİ "MÜESSİF OLAY!"

Nice vakittir, Ordu'da, siyasilerle siyasiler ve siyasilerle kimi bürokratlar arasında büyük gerginlikler yaşandığına ilişkin haberler geliyordu.

Biz "fitneye hizmet etmiş olmamak için" bunlara girmedik.

(Bir girmeye başlasak nerelere nerelere gireceğiz de, şu bizdeki hassasiyetler izin vermiyor!)

Bu yazıyı okuyacak nice Ordulu dostum şahittir; bana olan biteni anı anına aktardıklarında hep "Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor, bunları yaygınlaştırmayalım!" dedim.

Ne var ki, çabam işe yaramadı, Ordu'daki gerilim "patlamayı" da beraberinde getirdi.

Ordu patladı;

hem de Ordu Milletvekili, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş'un önünde.

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz ile İl Emniyet Müdürü Suat Çelik'in Perşembe Yaylası Şenliklerindeki "sille tokat"lı şiddet gösterisiyle gündeme gelmesi gerçekten berbat bir durum.

Sayın Kurtulmuş gibi karıncayı incitmeme hassasiyetindeki bir Bakan'ın gözlerinin önünde cereyan eden bu müessif olay için "haklı-haksız" ayrımına girmeyeceğim.

Taraflar Yargı'ya gitsin, haklıya haksıza Yargı karar versin.

Mesele, bir siyasi ile bir bürokrat arasındaki kavgadan ibaret değil.

Çok derin boyutları var!..

Meselau2026

Bu memlekette FETÖ fitnesi olmasaydı, Ordu böyle gergin bir durumda olmayacaktı!..

Siyasetin tarafları birbirlerinin altını böyle oymayacaktı!

Berbat bir durumdayız.

Ordu'da yaşananların benzerleri başka birçok şehrimizde de dikkatimizi çekiyor.

Nereye gitsek, "Dedikodu, gıybet" tufanının etkisi altında kalıyoruz.

İl ve ilçe başkanları ile belediye başkanları; milletvekilleri, bürokratlar çoğu yerde kavgalı.

Çoğu yerde taraflar birbirlerini "FETÖcülükle" veya başka "kirli işlere bulaşmakla" suçluyor.

Sanki herkes "Hesabu00ee",

"Hasbu00ee" insanı mumla ara!..

İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi bir büyük liderimiz var.

İşler çok fena, yoksa!..

"Çevreci Süleyman!"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, memleketi Trabzon'un Akçaabat İlçesi'ndeki Sera Gölü'nün çevresinde yapılan "perde beton" çalışmalarını incelerkenu2026.

"Perde Beton" çirkinliğine tepki gösteriyoru2026

"Bu manzara Sera Gölü'ne yakışmaz!" dedikten sonra yetkililere gereğinin bir an evvel yapılması talimatını veriyor.

Sayın Soylu, geçtiğimiz günlerde kendisine sosyal medyada hakaret etmesinden dolayı hapse girme noktasına gelen genci affetmişti.

"Art niyetli kişiler tarafından kullanıldığını ve bundan dolayı Sayın Bakan'dan özür dilediğini" söyleyen genci affetmesi çok güzel bir hareketti Sayın Bakan'ın.

Bu şık hareketin ardından, çevre temizlik ve güzelliği konusunda ne kadar hassas olduğunu gösteren Sayın Soylu'yu bir kez daha tebrik ediyoruz.

"Yerli ve Milli Türkiye" idealine inanmış insanlar olaraku2026

"İnsan Hakları", "Hayvan Hakları", "Çevrecilik" gibi ziyadesiyle hassas olmamız gereken alanlardaki sosyal etkinliklerde pek yokuz.

"Çevremizin katledilmesine tepki gösterecek" bir sivil toplum örgütümüz bile yok bildiğim kadarıyla.

Hattau2026

Kıyılarımızın, ormanlarımızın yok edilmesine adeta destek verir hallerdeyiz.

Sayın Süleyman Soylu'nun Trabzon'daki şık hareketi "çevreye" duyduğu saygı ve sevginin tezahürü olmalı.

Devamını bekliyoruz.