GENÇLİK 'MALAZGİRT'LE BULUŞUYOR
Ülkelerin geleceklerine ve hayatiyetlerine temel olabilecek temel sacayaklarından birisi de hiç şüphesiz gençliktir. Özellikle geçmiş dönemde iç politikanın ağırlıklı bir kısmının gençliğe yönelik olduğu kuşkusuzdur. Eğer 12 Eylül öncesi Türkiye'yi biraz hatırlarsak, bu dönemde ülke politikalarının oluşturulması, Türkiye'nin yönelimlerinin belirlenmesinde gençlik hareketlerinin ciddi bir rol oynadığını rahatlıkla görebiliriz.
Bugün de direkt ve dolaylı olarak gençlik üzerine oluşturulacak politikaların, her kesim ve düşüncenin temel hedefleri arasında olduğunu; hatta önemli tartışma noktalarının bu hat üzerinde cereyan ettiğini söyleyebiliriz. Çünkü dinamik, esnek, akışkan bir dönemin nasıl bir ülke için imkana çevrilebileceği sorusunun, birinci derecede konusu ve aynı zamanda öznesi gençlik olmaktadır. Ülkenin genç ve dinamik nüfusunun ne denli önemli olduğunu, belki Avrupa ülkelerinde yaşlıların çoğalması, genç nüfusun azalması ve bunun kaygı verici boyutta karşılanarak bazı politikalara ihtiyaç duyulması üzerinde sıklıkla durduğumuz malumlardan birisidir.
Bir sözü hepimiz biliriz: "Gençler bilebilse, ihtiyarlar da yapabilse" diye. Bu söz, bir yandan gençlerin sürekli yapabilme ve ihtiyarların bilgi ve tecrübelerine atıf yaparken, öte yandan gençlik ve tarih arasındaki yakın ve sıkı ilişkileri de bize hatırlatır. Bir başka deyişle, gençlerin yapabilme güçlerine bir temel sağlama, bu yapabilmenin savrulmalardan ve dağınıklıklardan kurtularak köklerine yani tarihe ve tecrübeye dayanmasının önemli bir gerçekleştirim olduğu noktasına vurgu yapar. Bunun anlamı; bir yandan yapabilmeye belirli tecrübelerle momentum noktası sağlama, diğer yandan da bu tecrübeyi tarihsel olanın içinden köklü bir şekilde soyutlayarak temelleri sağlamlaştırma.
Tam da bu noktada geçtiğimiz hafta Gençlik ve Spor Bakanlığı, Eğitim, Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü tarafından 25-27 Ağustos tarihleri arasında Muş Malazgirt'te düzenlenen bir gençlik ve tarih etkinliğinden bahsetmeliyim. 1071 Malazgirt Zaferi'nin 943. Yıldönümü kutlamaları çerçevesinde gerçekleştirilen bu etkinlikte genç tarih öğretmenleri, tarih bölümü öğrencileri ve akademisyenleri biraraya geldiler. 81 ilden tarihçiler ve bilim adamlarının katıldığı bu çalıştayın etkinlik listesi de olabildiğince çeşitlendirilmiş görünüyor. Temsili gösteriler, Anadolu'ya Alparslan'ın tekrar girişinin canlandırılması, geleneksel oyunlar, cirit ve atlı okçuluk gösterileri, Türk devletlerini temsilen oluşturulan kıl çadırlarda sunulacak Selçuklu pilavlarına, sanat tarihçilerinin mihmandarlığında Ahlat'taki tarihi mekanları ve dokuyu ziyaretler de eşlik etmiş. Bu vesile ile Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim, Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü'nü ve Harun Sönmez bey başta olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik etmek isterim.
Tarih aslında yeniden bir okuma, bakış ve strateji açısından da yeniden değerlendirilmesi gereken bir disiplindir. Bugün akademik tartışmaların yeni tartışma konularından birisi de- daha doğrusu Batı'da tartışmalara bakarak önem kazanmaya başlayan- tarih yazımı meselesidir. Tarih yazımı, tarihin nasıl okunacağı ve nasıl stratejinin konusu olacağının da ciddi konusudur. Bu bağlamda, bu etkinlikte Malazgirt'in burada hem burada tekrar hatırlanması bir çok değersel uğrakların kesişme noktası olması açısından da önem taşımaktadır kanaatimce.
Öte yandan öğrenci, öğretmen ve akademisyen tarihçilerin bir araya getirilmesi, gençlik, bilgi, tecrübenin de sağlıklı biraradalığını temsil ediyor görünmektedir. Bu da belki gelecekte bize tarihte yeniden özne olmanın imkan ve yollarını açması bakımından anlamlıdır.
MÜZAKERE
Prof. Dr. Mustafa TEKİN