Gençlik! Kendine gel lütfen
Bir toplumun olduğu gibi, bir ailenin de en
değerli varlığı çocukları, gençleridir. Nasıl ki bizim için bugünümüzü
anlamlandıranlar gençler ve çocuklar ise yarınımızı da inşa edecek olanlar yine
gençler ve çocuklardır.
İnsanlık ailesini müzeyyen kılan gençlik her
devirde “muhalif”tir. Bu “muhalifli”ği gençlik coşkusundan olduğu gibi
tecrübesizliğinden de kaynaklanmaktadır. Hayatın “öğretmenliği” okullarda ders veren eğitimciler gibi değil. Çünkü;
Öğretmenler önce öğretir, sonra
öğrettiklerinden imtihan eder insanı. Ancak hayat önce insanı imtihan eder,
sonra dönüp insana, “Dersini aldın mı,
öğrendin mi?” der. Dolayısıyla tecrübe dediğimiz değer, hayatın
imtihanları sonucunda öğrendiğimiz yekundur.
Gençlerin yaşamları için olmazsa olmaz olan
bu yekundan mahrum olmaları, onların bazen umursamaz hatta sorumsuz
davranmalarına da yol açabiliyor. Bu sebeple toplumda gençlerin sorun oluşturan
kimi davranışları, “Gençtir, olur
böyle, hoş görelim” diyerek geçiştiriliyor.
Ancak,
Hiçbir tecrübe, eğitim, öğretim, imtihan
olmadan insanların anlayabilecekleri, kavrayabilecekleri meseleler vardır ve bu
konularda mazeret kabul edilemez. Bir gencin yere çöp atmasının tecrübe,
gençlik coşkusu vs ile geçiştirilmesi, bu tür nahoşukların normal karşılanması
anormaldir. Böyle toplumlar gelişmemiş toplumlardır, gelişmede sorun yaşayacak
toplumlardır.
Kaldı ki, uğruna bu uzun girişi yaptığımız
konu ve sorun yere çöp atmaktan öte son derece tehlikeli bir sorundur. Yani, “gençlik” diyerek çaresizlik içinde
kıvranacağımız, tecrübe kazansın öyle öğrensin diye bekleyebileceğimiz bir
sorun yok karşımızda, sağlık tehdidi söz konusu.
Korona aylarında yaşadığımız şehirde,
gittiğimiz şehirlerde, ilçelerde, köylerde manzara aynı: Gençler bu pandeminin
en az hasarla geçmesi için ciddi bir sorumluluk almıyor.
Evet, maalesef durum böyle. Elbette ki son
derece duyarlı, dikkatli davranan gençlerimiz vardır. Lakin genel manada
baktığımızda gençliğin büyük bir kısmı kendisini, ailesini bu musibetten korumak
için dikkatli davranmıyor.
Sadece kendi “çetelemde” tuttuğum rakamlara baktım: Bugüne kadar 426 genci uyarmışım.
Bana sadece 27 genç, kabul edilebilir cevaplar verdi, 43 kişi sustu. Ama geriye
kalanların tümü konuya duyarsızlıklarını ya hissettirdiler ya da dile
getirdiler.
Bu mudur gençlik?
Gözümüz gibi baktığımız gençlik böyle mi
olmalıydı?
Her gün binlerce insan bu hastalığa
yakalanıyor,
Her gün binlerce insan hastanelik oluyor,
Her gün onlarca insan vefat ediyor,
Bir gün değil, iki gün değil, üç gün değil,
240 gündür bu ülkede bir, üç, on üç, yüz üç
değil, on bin insan koronavirüsten dolayı hayatını kaybetti. Bu gidişle
maalesef kayıplarımız gittikçe artacak, ama gençlerimizde zerre kadar
değişiklik yok!
Olmaz sevgili gençler olmaz böyle!
Maske takmadan
Mesafeye dikkat etmeden, sosyal mesafe
korunmadan bu bela ile baş edemeyiz. Ve siz de bilhassa maske ve mesafeye
dikkat etmiyorsunuz.
Toplu eğlenceler, daracık ve kapalı
mekanlarda oturmalar tehdidi arttırmaktan başka hiçbir işe yaramıyor.
İnanın kendinizi tehlikeye atmanızı anlamakta
güçlük çekiyorum. Hadi diyelim ki gençlerin çok da etkilenmediğini
düşünüyorsunuz. Peki, ya evde sizleri bekleyen büyüklerinize bulaştırmanız için
söz konusu önlemlere uymanız gerekmiyor mu?
Yapmayın lütfen!
Hastalanacak anne-babanız, dedeniz-neneniz
sizin ihmalkarlığınızdan dolayı ölmese bile nasıl bir eziyet çekeceğini
bilmiyor olamazsınız. Tamam, kimi büyükler de ihmalkar davranıyor, kabul, onları
da siz uyarın lütfen. Onlara siz örnek olabilirseniz daha etkili olur. Belki
yüzleri kızarır da bir daha aynı yanlışa düşmezler.
Çare sizde sevgili gençler. Anne-babalarınız,
dedeleriniz, neneleriniz ölüyor anlayın lütfen.
O zaman?..
Lütfen!
Umudumuza mum dikmeyin!..