Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Ekim 2020

Gençlik! Kendine gel lütfen

Bir toplumun olduğu gibi, bir ailenin de en değerli varlığı çocukları, gençleridir. Nasıl ki bizim için bugünümüzü anlamlandıranlar gençler ve çocuklar ise yarınımızı da inşa edecek olanlar yine gençler ve çocuklardır.

İnsanlık ailesini müzeyyen kılan gençlik her devirde “muhalif”tir. Bu “muhalifli”ği gençlik coşkusundan olduğu gibi tecrübesizliğinden de kaynaklanmaktadır. Hayatın “öğretmenliği” okullarda ders veren eğitimciler gibi değil. Çünkü;

Öğretmenler önce öğretir, sonra öğrettiklerinden imtihan eder insanı. Ancak hayat önce insanı imtihan eder, sonra dönüp insana, “Dersini aldın mı, öğrendin mi?” der. Dolayısıyla tecrübe dediğimiz değer, hayatın imtihanları sonucunda öğrendiğimiz yekundur.

Gençlerin yaşamları için olmazsa olmaz olan bu yekundan mahrum olmaları, onların bazen umursamaz hatta sorumsuz davranmalarına da yol açabiliyor. Bu sebeple toplumda gençlerin sorun oluşturan kimi davranışları, “Gençtir, olur böyle, hoş görelim” diyerek geçiştiriliyor.

Ancak,

Hiçbir tecrübe, eğitim, öğretim, imtihan olmadan insanların anlayabilecekleri, kavrayabilecekleri meseleler vardır ve bu konularda mazeret kabul edilemez. Bir gencin yere çöp atmasının tecrübe, gençlik coşkusu vs ile geçiştirilmesi, bu tür nahoşukların normal karşılanması anormaldir. Böyle toplumlar gelişmemiş toplumlardır, gelişmede sorun yaşayacak toplumlardır.

Kaldı ki, uğruna bu uzun girişi yaptığımız konu ve sorun yere çöp atmaktan öte son derece tehlikeli bir sorundur. Yani, “gençlik” diyerek çaresizlik içinde kıvranacağımız, tecrübe kazansın öyle öğrensin diye bekleyebileceğimiz bir sorun yok karşımızda, sağlık tehdidi söz konusu.

Korona aylarında yaşadığımız şehirde, gittiğimiz şehirlerde, ilçelerde, köylerde manzara aynı: Gençler bu pandeminin en az hasarla geçmesi için ciddi bir sorumluluk almıyor.

Evet, maalesef durum böyle. Elbette ki son derece duyarlı, dikkatli davranan gençlerimiz vardır. Lakin genel manada baktığımızda gençliğin büyük bir kısmı kendisini, ailesini bu musibetten korumak için dikkatli davranmıyor.

Sadece kendi “çetelemde” tuttuğum rakamlara baktım: Bugüne kadar 426 genci uyarmışım. Bana sadece 27 genç, kabul edilebilir cevaplar verdi, 43 kişi sustu. Ama geriye kalanların tümü konuya duyarsızlıklarını ya hissettirdiler ya da dile getirdiler.

Bu mudur gençlik?

Gözümüz gibi baktığımız gençlik böyle mi olmalıydı?

Her gün binlerce insan bu hastalığa yakalanıyor,

Her gün binlerce insan hastanelik oluyor,

Her gün onlarca insan vefat ediyor,

Bir gün değil, iki gün değil, üç gün değil,

240 gündür bu ülkede bir, üç, on üç, yüz üç değil, on bin insan koronavirüsten dolayı hayatını kaybetti. Bu gidişle maalesef kayıplarımız gittikçe artacak, ama gençlerimizde zerre kadar değişiklik yok!

Olmaz sevgili gençler olmaz böyle!

Maske takmadan

Mesafeye dikkat etmeden, sosyal mesafe korunmadan bu bela ile baş edemeyiz. Ve siz de bilhassa maske ve mesafeye dikkat etmiyorsunuz.

Toplu eğlenceler, daracık ve kapalı mekanlarda oturmalar tehdidi arttırmaktan başka hiçbir işe yaramıyor.

İnanın kendinizi tehlikeye atmanızı anlamakta güçlük çekiyorum. Hadi diyelim ki gençlerin çok da etkilenmediğini düşünüyorsunuz. Peki, ya evde sizleri bekleyen büyüklerinize bulaştırmanız için söz konusu önlemlere uymanız gerekmiyor mu?

Yapmayın lütfen!

Hastalanacak anne-babanız, dedeniz-neneniz sizin ihmalkarlığınızdan dolayı ölmese bile nasıl bir eziyet çekeceğini bilmiyor olamazsınız. Tamam, kimi büyükler de ihmalkar davranıyor, kabul, onları da siz uyarın lütfen. Onlara siz örnek olabilirseniz daha etkili olur. Belki yüzleri kızarır da bir daha aynı yanlışa düşmezler.

Çare sizde sevgili gençler. Anne-babalarınız, dedeleriniz, neneleriniz ölüyor anlayın lütfen.

O zaman?..

Lütfen!

Umudumuza mum dikmeyin!..