Gençlik bir harfe sığmaz
Geçenlerde TGB’den (Türkiye Gençlik Birliği) Barış Demiralay
ile Kaan Arslan ziyaretime geldiler. “Mavi
Vatan Geleceğimizdir” adlı çok anlamlı bir proje üzerine çalışıyorlar.
“Atlantik ittifakına karşı, Türkiye’nin gerçek dostlarına” hitap ederek destek
istiyorlar.
Gençlerimizin böylesi anlamlı projelerine elbette destek
vereceğiz. Projenin detaylarını sonra yazacağım.
Karşımda gençleri bulmuşken “Z kuşağı” hakkında ne
düşündüklerini sormak istedim. Meğer o konuda da çoktan bir çalışma yapmışlar
ve bunu kitaplaştırmışlar bile.
“Nereden çıktı bu Z
Kuşağı” adlı kitabı takdim ettiler. Bir solukta okudum.
Bilindiği gibi Z kuşağını CHP, İYİ Parti, HDP, DEVA ve
Gelecek Parti ve yazarları alabildiğince yüceltirken ve onlar üzerinden iktidar
hesapları yaparken AK Parti ve yazarları da alabildiğine hor görüp, aşağılıyor
ve hatta hakarete varan ifadelerle onları dışlıyorlar.
Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu Z kuşağını “tek adam rejimini sonlandırabilecek özgürlükçü bir kuşak” olarak
görüyor.
CHP vekili Sera Kadıgil ise çıtayı yükselterek “bu kuşağın
en temel derdinin bütün devrimciler için geçerli olan özgürlük, adalet ve
eşitlik olduğunu” ifade ediyor.
Sabah Gazetesi yazarı Engin Ardıç ise onları “özgüvenleri tavan yapmış, küstahlık
saldırganlık, pervasızlık, şımarıklık ve arsızlık boyutuna gelmiş bir kuşak”
olarak görüyor. Hızını alamayan Engin Ardıç bir başka yazısında da “mal ergenler” diyerek gençlere
veryansın ediyor.
Twetter ve facebook gibi platformlarda da yazarı çizeri,
akademisyeni, trolleri Z kuşağını hemen her gün yerden yere vuruyor.
Ne var ki TGB’li gençler “Nereden Çıktı Bu Z Kuşağı” adlı
kitapta meseleye biraz farklı bakıyorlar. Öncelikle
X,Y, Z şeklinde kategorize edilen kuşakların Atlantik zihniyetinin bir ürünü
olduğunu ve bunun da medya aracılığıyla dayatıldığını ifade ediyorlar.
Yapılan araştırmaları da bilimsel bulmuyorlar ve fazlaca
genelleme yapıldığını düşünüyorlar.
Örneğin Ferdi Tanhan; “Harflerle
şekillendirilen, adsız, kimliksiz, ruhsuz kavramların esasında pazarlama ve
reklam şirketlerinin üretim/tüketim ve satış stratejilerini belirlemek
maksadıyla belirlediğini” söylüyor.
Barış Demiralay ise; “Emperyalist
araştırma şirketleri, fon kuruluşları strateji kuruluşları sipariş ediyor,
raporlar hazırlıyor bizim medya da işliyor” diyor.
Kısacası gençler, Bu tartışmaları, Karen Fogg’un e-
postalarından çıkan, ”Türk gençliğini
milli kimliğinden koparma” projesiyle, RAND Raporu’nda, “üç büyük muhalefet partisi bir araya
gelirse otoriter Erdoğan yönetimini devirebilirler” planıyla birlikte
okuyorlar.
Haksız sayılmazlar...
Gezi kalkışmasında TV kanallarımız apolitik gençlik
üzerinden politika yaparlarken bugün de Z kuşağı üzerinden siyasi çıkar elde
etmek için birbirleriyle yarışıyor.
Türkiye’de 2019
verilerine göre 0-17 yaş arası toplam 22 milyon 876 bin genç insan yaşıyor. Bu
da nüfusun yüzde 27,5’i demek. Dolayısıyla 1000, 1600 ya da 5 bin genç
üzerinden yapılan araştırmalar gerçeği yansıtmıyor.
Evet, sıklıkla vurguladığımız gibi Türk gençliği üzerine
ciddi planlar yapılıyor. Yetişkinlerin yazdığı dizi senaryolarından tutun,
eğitim, sosyal medya ve farklı mecralarda düşünme melekeleri alabildiğine
köreltiliyor.
Ancak bunların hepsi bizim çocuklarımız. Bu çocuklar uzaydan
gelmedi buraya. Onları dışlayanlar,
aşağılayanlar kadar politik emellerine alet edenler de büyük hata ediyor.
Oysa Z kuşağı adı verilen bu gençler meta değildir. Bir
pazar ürünü değildir.
Hepsi aynı kategoride de değerlendirilemez. Bırakın toplumu,
insan bile kendi dünyasında farklı farklı düşünce ve duygulara sahiptir. Bu
bakımdan genellemeden bu ülkenin evlatlarına topyekûn sahip çıkılmalıdır.
“Eyvah, gençlik elden
gidiyor” sloganıyla onları çıkar unsuru olarak kullanmadan, sosyal medya
denilen tımarhaneye hapsetmeden, bir ideoloji, davranış kalıbı dikte etmeden,
ayrımsız sahip çıkılmalıdır.
Emin olun bu ülkenin gençleri
vatanseverdir. Küreselcilerin kimlik dayatmasına rıza göstermeyeceklerdir. Siz
yeter ki onlar için bir şeyler yapın. Onların duygu ve düşünce dünyasına yelken
açın.