Gençler Üzerine
Evladını terör örgütü PKK’dan kurtarabilmek için günlerce kapılarda bekleyen annelerin çığlığı artık tüm Türkiye’nin gündeminde. Yıllardır gençler üzerine oynanan oyunlar ve gençlerin kararan geleceği üzerine konuşulan, tartışılan konular hep yüreğimizi acıttı. Türkiye’de tüm sivil oluşumlar, siyasal yapılar, dinî yapılar, hepsi gençlik üzerine çalışıyor ve hedeflerinde gençler var.
Nüfusunun çoğunluğu gençlerden oluşan ülkemizde en büyük güç yine gençlik, en büyük zenginlik de insan zenginliğidir. Coğrafyamızın tarihinde de gençlik hareketleri sürekli etkili olmuştur. Osmanlı’nın son dönemlerinden başlamak üzere gençlerimiz ülkemizin,insanımızın geleceği üzerinde karar verici olmuşlardır. Osmanlı hükümdarları da göreve geldiklerinde oldukça genç yaşta idiler.
Tarihimiz gençlerimizin zaferlerinden oluşmaktadır. Fatih’in gençliği en büyük zafer simgesidir. “Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!” dizesi bugün tüm gençlerimiz için ilham kaynağıdır.
Yine tarihimizin en büyük zafer örneklerinden ve hazin öyküsüyle hafızlarımızdan hiçbir zaman silinmeyen Genç Osman vardır.
Hayatın tüm alanlarında gençlerimizin hikâyeleri vardır. Destanlarımız, şiirimiz, romanımız, tiyatromuz, sinemamız velhasıl sanatın hemen her alanında gençlerimizin hayatından kesitler vardır. Hayranlıkla okuduğumuz, takip ettiğimiz,örnek aldığımız gençlerimiz her zaman hedefte olmuştur.
Gençlik için ne yahtık!
Genç nüfusumuzla övünüyoruz ama gençlerimiz için neler yapıyoruz? Türkiye'de herkesin gözü gençlerimizin üzerindedir. Tüm zararlı madde tacirleri, sanal çeteler, zararlı sivil oluşumlar, bölücü örgütler hemen herkes gençlik üzerine çalışıyor. Devlet de gençlik üzerine çalışıyor. Gençlerimiz için bakanlık bile var. Bakıldığında gençler için o kadar güzel çalışmalar var ki onların başına olumsuz bir şey gelmemesi gerekir. İşte burada bir sıkıntı başlıyor. Tüm çalışmalar gençler üzerine ama çalışmaların sonucunda gençlerin kullanıldığını görüyorsunuz. Türkiye'nin yakın tarihini incelediğimizde gençlerimiz sokaklara sürülmüştür. Çatışmaların ortasına düşen gençlerimiz hayata veda etmişlerdir. İdealizm hastalığına yakalanan gençlerimizin gözü bir şey görmez hâle gelmişti bir dönem. Binlerce genç hayatını kaybetti. Kimdi bu gençler, kimin adına öldüler? Hatırlanıyor mu gençlerimiz?
Çatıştırılan,bölünen, kandırılan, kullanılan, beyni yıkanan kara gözlü, cesur gençler... Tüm bu gençler fakir aile çocuklarıydı. Üniversite okumak için taşradan şehre giden idealist gençler... Hayatlarına ipotek konulan gençlerimiz, kendilerini kaptırdıkları ideolojik kamplarda ölüm provaları yaparak yok oldular. Bu gençlerimizin sadece eğitimleri yarım kalmadı, hayatları da yarım kaldı. Geride gözü yaşlı analar ve yüreği hasret kokan sevgililer kaldı.
Türkiye, sinema sektöründe gelişimini sürdürüyor ama oynanan senaryolar bakımdan çok ileri bir ülke. Evet, ülkemizde akla hayâle gelmeyen oyunlar oynanıyor. Bu oyunların çoğu da gençler üzerinedir. Özellikle siyasal yapıların piyonu gibi kullanılan gençlerimizin bu prangalardan kurtulması gerekir. Parti bayrağı asmayla başlayan serüvende gençler, maalesef kişisel gelişimlerini tamamlayamıyor, içleri kof ve manasız lakırtılarla ömür tüketiyorlar. Şayet emir aldıkları partilerin yerelde veya genelde gücü varsa buralardan da beslenerek sözde "dava adamlığı"na soyunuyorlar. Bugün HDP'nin kapısında evlâdını terör örgütünden kurtarmak isteyen analar ve körü körüne inandıkları sapkın yapıların figüranı olan gençlerimizin dramı bizler için yeterli ibret vesikasıdır. Marjinallik sadece fakirler gençlere mahsus hâle gelmiştir. Özellikle silahlı terör örgütlerinin insan kaynağı fakir gençlerdir. Diğer taraftan hepimize kutsal gelen dava adamlığı, gazilik, şehitlik gibi ulvî mertebeler de fakir gençlere biçilen rol olmuştur. Türkiye'deki farklı fraksiyonlar kendilerince şehitlik vasıfları belirlemiştir. Birinin şehit dediğine, diğer grup terörist diyebiliyor. Birinin vatanperver dediğine, diğeri hain yaftasını yapıştırabiliyor.Kim ne derse desin ortak nokta şudur: Bu gençlerin hepsi fakir!
Gençlerimizi tüketmeyelim, öldürmeyelim. Siyasî emellerimize âlet etmeyelim. Bırakalım okusunlar, yazsınlar.Gençler, sanatla bilimle sporla uğraşsınlar. Fatih böyle yetişmişti!