Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Haziran 2021

Gençler Nâbî'yi Sever mi?

Gençler İçin Nâbî, kitabının ikinci baskısını hazırlarken günümüzdeki bazı aktüel gelişmeleri dikkate almam gerekiyordu. Neydi bu aktüel gelişmeler. Anlatayım. Şair Nâbî’nin Ayasofya Camii için yazmış olduğu bir şiiri vardı. Nâbî Divanın bir köşesinde duruyordu. Ayasofya şiirini bundan birkaç yıl önce bir Ramazan gecesinde büyük bir şehrin büyük bir meydanında büyük bir kalabalığa okumuştum.

Kalabalıktan kimileri utangaçlığından, kimileri uyuklamasından olsa gerek ses çıkarmamıştı bu okumama. Coşkulu ilahiler, hareketli marşlara alışmış bu kalabalığa niye bu şiiri okumuştum ben de anlamamıştım doğrusu. Daha doğrusu şiriin yeri burası değildi. Bu şiir, Ayasofya Camii bahçesinde okunmalıydı.

Ayasofya Camii açıldıktan hemen sonra o kalabalıktan şiire meraklı birkaç dostumuz beni aramış, hocam bu şiiri nereden buldunuz, gerçekten Şair Nâbî’nin miydi bu şiir, demişlerdi. Israrlara dayanamayarak Şair Nâbî’nin divanından bu şiiri buldum. Hatta Şair Nâbî Divanın orijinal nüshasının olduğu Süleymaniye Yazma Eserlerden de istemiştim. Amacım bu şiirin varlığından herkesi haberdar etmekti. En azından Ayasfoya Camisinin varlığından haberi olanların bu şiirden haberi olması lazımdı.

Daha önce günümüz harflerine Ali Fuat Bilkan tarafından çevrilen Nâbî Divanının en ücra köşesinden bu şiiri çıkarıp Gençler için Nabi kitabının en güzide yerine koydum. Hem de gençlerin anlayabileceği bir şekilde günümüz Türkçesine de aktardım. Yine meraklısı için Yazma Eserler Kurumundan aldığım orijinal nüshayı da kitabın ekler bölümüne koyduydum.

Kitaba başka ne aldım? Şair Nâbî’ye üçyüz yıl sonra yapılan bir eleştiri ve bu eleştiriye verdiğim cevabın yer aldığı bir makale. Şair Nâbî, eleştirilmeyecek diye bir şey yoktur. Esasında Nâbî, elinde cebinde, dilinde o kadar çok hüner var ki bu kadar çok eleştirilmiştir. Hem çağdaşları hem de ondan sonrakiler epeyce şairi eleştirmişlerdir.

Osmanzade Taib’in daha hayattayken onun evini “katır hanı”na benzetmesi ve vefatından sonra Şeyh Galib’in kendi kitabı Hüsn ü Aşk’ı üceltmek adına hatta bir inat uğruna Şair Nâbî’yi ve Hayrâbâd adlı eserini eleştirmişti. Şeyh Galib, "kitabın yazılışının sebebi" kısmında, kendisinin de katıldığı bir mecliste şu manzara ile karşılaşmıştı. Meclistekiler, Şair Nâbî'nin Hayrâbâd adlı kitabını övüp duruyorlar, ona benzer bir eserin yazılamayacağını söylüyorlar.

Derler ki Şeyh Galib, Şair Nâbî’ye yapılan bu iltifatlar karşısında çok kıskanır. Meclisten ayrılıp eve gelir. Babasının kesip kendisine hediye ettiği divit kalemi mürekkep hokkasına daldırır durur. Şeyh Galib, kağıdı sırıl sıklam ıslattığının farkına olmadan yazmaya başlamıştı. Ona soramadı babası. Damlayan göz yaşları neden mürekkeb izlerine karışıyordu. Onu bu ihtirasa götürenşey, neydi? Hiç durmadı, durulmadı ve altı ayda Hüsn ü Aşk’ı bitirdi. Bitirirken de Nâbî’yi ve Hayrâbâd’ını eleştiri yağmuruna tutmaktan geri kalmadı. Hayrâbâd'ın konusu Şeyh Attâr'dan çalındığını, eserde orijinallik bulunmadığını, dil ve üslup açısından övülen Nâbî'nin iddia edildiği kadar mükemmel bir üsluba sahip olmadığını yazmıştı Hüsn Aşkı’n şairi. O, biraz daha ileri giderek Nâbî‟yi bir de "şiirinde izdivâcı tasvir etmekle" suçlamıştı. Daha doğrusu böyle bir şey yapmanın iyi bir şaire yakışmayacağını "erlik midir" sorusuyla şöyle vurgulamıştı:

Bulmağla bir iki hoşça ta'bîr

Erlik midir izdivâcı tasvîr

Şeyh Galib’le birlikte klasik edebiyatımızda şu gelenek başlamıştı. Başka ünlü bir şairi ya da eserini eleştirmek.Yine Şeyh Galib her ne kadar Hüsn ü Aşk adlı mesnevisinde Nâbî’yi ve Hayrâbâd adlı mesnevisini eleştirse de divanında övgü maksadıyla Nâbî’yi zikretmiş ve onu beğendiğini şu beyitte belirtmiştir.

Pesendim gülsitân-ı şi‘r-i Nâbîdir yine Gâlib

Benim her tab‘-ı mevzûn gerçi bir serv-i revânımdır

Yani Galib; övgüm, Nâbî şiirinin gül bahçesinedir. Benim vezinli tabiatım bir servi ağacı gibidir. Şimdi ne diyelim Şeyh Galib’e Nâbî’iyi şiir sahasında hırsızlıkla suçlaması ne kadar doğru bilemiyoruz ama o, bizzatihi Hüsn ü Aşk’ında eleştirilere bir ön cevap olacak şu beyti söyler.

Esrarını Mesnevi’den aldım

Çaldımsa mir-ı malı çaldım

Ne diyelim şimdi. Şeyh Galib’e en güzel cevabı Diyarbakırlı Şair Refî vermişti. Daha önce vefat eden birinin faziletlerini hezl u tezyif etmek doğru olmaz demişti Refî.Ya Nâbî’nin evini katır hanına benzeten Osmanzade Taib’e kim cevap vermişti. Nâbî’nin hemşehrisi merhum Prof.Dr.Abdülkadir Karahan. Onu da bir başka yazımızda ele alacağız. Şimdi soralım, Gençler Nâbî’yi sever mi?