Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Eylül 2019

Gençler kötü de yetişkinler iyi mi?

Geçen haftaya bir lisedeki mezunların simitleri parçalayarak yeni/çömez öğrencilerin başına attıkları simit görüntülerinin oluşturduğu tepkiyle girdik. Yere, ayaklar altına yağmur gibi düşen simit parçaları arasında yürüyen çocuklara gülen mezunların videosuyla…

Müdahale etmeye, önlemeye, çözüm bulmaya değil de tepki göstermeye hazır ve nazır, pek bir iştiyaklı, eleştiriye bayılan bir millet olarak elbette hepimiz olayı şiddetle kınadık, sorumlular ortaya çıksın istedik!

En çok da, “Biz çocukken yerde ekmek parçası gördüğümüzde alıp üç kez öpüp başımıza koyardık, nedir bu şimdiki gençliğin hali” cümlesini kullandık!

Haklıydık tabii, insanların çeşitli coğrafyalarda ekmek-su bulamadıkları, açlıktan, yetersiz besledikleri bir dünyadaki bu savurganlığın, israfın, saygısızlığın hiçbir izah ve savunusu olamazdı…

İyi hoş da tüm gençler kötü, saygısız, nobran da biz yetişkinler tertemiz, hep doğru, diğerkâm değil mi(!)

Araştırmacılar, çocuk eğitimi, kimlik ve kişiliği üzerindeki en büyük etkenin hala -tüm etki odaklarına rağmen- aile/ebeveyn olduğu iddiasını sürdürüyor. Kişisel tecrübe ve izlenimlerime dayanarak kişinin kimlik, kişilik, düşünce vs’de ailenin etkisinin yüzde yetmişlerin üzerinde olduğunu söyleyebilirim. İddiam elbette bilimsel çalışmalara, verilere dayanmıyor; dedim ya tamamen tespit, gözlem, tecrübe, izlenim, okuma üzerine oluşturduğum bir fikri sabitedir.

Ebeveynlerin suç ve kabahati okula, öğretmene, arkadaşlara atarak vicdan arındırdıkları, güzel ve anlamlı olan her öğeyi de kendi başarı hanelerine yazarak kıvanç ve övgü devşirdikleri bir sosyal düzenekte iddiamızın yetişkinlerin pek de hoşuna gitmeyeceğinin farkındayım lakin gelin biraz detay konuşalım.

Malum, okulun ilk haftası; bir süredir başlayan okul alışverişleri, kıyafet tedarikleri okul çağında çocuğumuz olmasa da hepimizin bir şekilde tanıklıkları altında devam ediyor.

Alışveriş çantalarını yüklenmiş ailelerin yanında umarsız ve sorumsuz bir şekilde elini kolunu sallayarak yürüyen okul çocuklarının eline ufak da olsa bir poşet vererek sorumluluk yüklemeyen ebeveyn mi kabahatli yoksa hep bu muameleyle karşılaştığı için bir türlü vazife şuuru oluşmayan çocuk mu?

Servis araçlarına kadar çantaları, beslenmeleri taşınan, araca bindirilip çantası yanına bırakılan, okuldaki her problemde koşulsuz bir şekilde öğretmen ve diğerleri kabahatli ilan edilip sonsuz masumiyet karinesi yüklenen çocuk mu suçlu ebeveyn mi?

Evdeki yemeği beğenmeyip tabağını devirdiğinde hemen istediği tabağı anında hazır eden ailenin mi cürmü büyük çocuğun mu?

Ettiği küfürlere kahkahalarla karşılık bulan, her istediğini inat ve despotlukla yaptıran bir çocuk büyüdüğünde saygısız, küfürbaz, külhanbeyli tavırlı birine dönüştüğünde en büyük pay çocuğun mu ailesinin mi olacak?

Evdeki suyu, ekmeği, elektriği boş ve müsrif bir şekilde kullanırken tasarrufu öğretmeyen, dünyadaki diğer insanların ihtiyacına dikkat çekmeyen aile mi sorumlu bunu hiçbir şekilde öğrenememiş olan çocuk mu?

Yırtıp attıkları kitap-defteri, iki yazıp çöpe savurduğu kalemi görmezden gelip yerine hemen yenisini dolduran ebeveyn bununla sevgi gösterisini yaptığını düşünürken çocuğun dönüştüğü tüketim canavarı tipolojisi kimin eseri?

Okul çantaları bile taşıtılmayan, her talepleri emir telakki edilen, tasarruf öğretilmeyen, “ben yaşamadım çocuğum yaşasın” denilerek her haksız istekleri bir kanun gibi uygulamaya geçirilen çocuklar mı sorgulanmalı aileler mi…

Twitter.com/sabihadogann