Dolar (USD)
35.16
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2958.42
BIST 100
9916.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Ocak 2014

Geleneksel darbe bitti, yaşasın yeni moda darbeler!

Başbakan Erdoğan'ın, 17 Aralık operasyonu dostmodern darbedir, demesi bu girişimin muhtevasına özgü bir tanımlama yapmanın ötesinde anlamlar taşır aslına.

Biz de daha evvelki yazılarımızdan birinde bunun dostmodern darbe olduğuna işaret ederken büyük bir soruna da dikkat çekmek istemiştik. Söz konusu adlandırma salt operasyon adı olmaktan farklı bir gönderme de içermektedir.

Tarihimiz darbelerin yıkıcı ve utanç verisi örnekleriyle dolu maalesef. Geçmişimizde "şeriat isteriz" diyen Osmanlı yeniçerisinin kazan kaldırmaktan Cumhuriyet askerinin de şeriat tehlikesini bertaraf etmek için darbe yapmaktan çekinmediği görülür.

Osmanlı'da asker, -sözde- şeriat için ayaklanırken Cumhuriyet döneminde durumdan vazife çıkaran zihniyetin tesis edilmesi pratikte bir değişikliğe yol açmamıştır. Darbecilik kültü eskisi gibi devam ederken değişen sadece buna gerekçe gösterilen argümanlar olmuştur.

Nitekim yakın siyasi tarihimiz, çeşitli gerekçelerle yönetime el koyan mekanizmaların ülkemizi hep geriye taşıyan uygulamalarıyla dolu. Darbelerin gerekçeleri görünürde farklı olsa da ortaya çıktıkları durum hep birbirine benzemekte.

Önce oluşturulan gerginlik, kargaşa, kaosla ülkede iktidarın zafiyet içerisinde olduğu mevcut sorunları çözümleyemediği imajı oluşturulur. Hükümetin tüm bunlardan sorumlu oldukları algısı oluşturulduktan sonra da iktidara el koymanın tek çözüm olduğu savı yaygınlaştırılır.

Bu politika öyle ustalıkla yapılır ki halk, ülkede büyük sorunlar yaşandığı bunun çözümü için de hükümetin bir an evvel gitmesi gerektiğine inanır, ister hale getirilir.

Arkasına halkın desteğini alan darbeci erk, hükümeti bertaraf edip yerine kendi elemanlarını, sistemini dizayn ederken alkışlarla teşvik edilir.

Ne hikmetse darbe sonrası tüm sorunlar bir günde çözümlenir, tüm kargaşa/kaos bıçakla kesilmiş gibi biter. Ülke bir anda sakin, huzurlu her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir yere dönüşüverir(!). Hararetle darbe savunuculuğu yapanlar da artık her şeyin yoluna girdiğine ilişkin propaganda yapmaya başlamışlardır.

Ülkemizdeki darbelerin tekniği, adı vs. sosyal duruma uygun dizayn edilse de yöntem ve sonuç hep aynı kalmıştır. Ancak darbeciler, dış dünyadaki itibarlarını önemsediğinden olacak, son dönemlerde operasyonlarını da modernize etmeye çalışmışlardır.

Nitekim 28 Şubat postmodern darbesinden sonra gelinen nokta "operasyon" adıyla masumlaştırılmaya çalışılmış darbe girişimidir.

Her ne kadar darbe girişimine yolsuzluk operasyonu adıyla masumiyet ve haklılık verilmeye çalışılmış olsa da projenin akamete uğraması bunun yeni moda bir darbe planı olduğunu ortaya koymuştur.

17 Aralık operasyonun hüsranla sonuçlanması darbe girişimcilerini halkın vicdanında mahkum kılarken ülkemiz için darbeler döneminin tarihe karışmaya başladığının da önemli göstergesi olmuştur.

Sadece 17 Aralık operasyonunda değil, Gezi eylemlerinde de aynı amaçla hareket edildiği, aynı sonuçlar alındığı göz önünde bulundurulduğu takdirde bu yargıya varmak zor değil.

Artık algı mühendisliğinin, darbe fizibilite çalışmalarının girişimcilerin elinde patladığı ve tezgahçıları deşifre ettiği kesin. Bu sonuç, darbe heveskarlarını sindirdiği gibi halkı da muhtemel operasyonlara karşı uyanık ve sorgulayıcı kılmaktadır.

Peş peşe piyasaya sürülen iki büyük oyunun çökmesi, darbeseverlerin deşifre edilmesi yakın zamanda bu tür girişimleri engellerken uzun vadede de darbeleri bitirecek bir sonuca yol açacaktır.

Sık sık, "biz darbenin post'una da, dost'una da, geleneksel/klasik olanına da karşıyız" demiş olsak da çocuklarımızın böyle cümleler kurmak zorunda kalmayacaklarına inancımız büyük ve sarsılmaz!

twitter.com/sabihadogann