Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Aralık 2019

Gelenekçilik ve gelecekcilik

İnsan, sürekli tecrübe eden bir varlıktır. Tecrübe birikimimiz arttıkça, kültür ve gelenek dediğimiz kurgular ortaya çıkmaktadır. Gelenek ve kültür, tamamıyla insan yapımıdırlar. İnsani tecrübenin birikimi demek olan gelenek ve kültürün değişmez olarak anlaşılması, kutsallaştırılması ve doğmalaştırılması, insan tecrübesinin dinamik ve değişken karakterine çok terstir. Başka bir ifade ile gelenek ve kültürü, değişmez olarak algılamak, nehrin yatağını tersine çevirmeye kalkmak anlamına gelmektedir. Değişmez ve donuk bir kültür ve gelenek algısı, aslında insanı dondurma ve cansızlaştırma anlamına gelmektedir.

Gelenek ve kültürün dondurulması, aslında toplumda bir grubun diğer insanlar üzerinde hegemonya ve hakimiyet kurmasına yol açmaktadır. Gelenek ve kültür ileri sürülerek yapılan pratiklerin ve politikaların meşru, makul ve medeni gösterilmesi, toplumun körü körüne yapılan her şeyi benimsemesi ve içselleştirilmesi için empoze etme anlamına gelmektedir. Kültür ve gelenek adına bir grubun diğer toplum kesimlerini tahakküm altına aldığı durum, kültürün ve geleneğin istismarından başka bir şey değildir.

Kültür ve geleneğin hakimiyet araçları olarak kullanılması ve istismar edilmesi, kültürel körleşme, çürüme ve tükenme dediğimiz sonuçlara yol açmaktadır. Kültürün ve geleneğin istismar edilmesi, toplumları sürekli olarak bir çoraklığa, geleceksizliğe ve verimsizliğe sürüklemektedir.

Kültürün güç devşirme aracı olarak istismar edilmesi, sanat, müzik, felsefe, bilim ve teoloji başta olmak üzere insani tecrübe alanlarında hiçbir yeni yapıtın ortaya konmamasına yol açmaktadır. Bilim, sanat, edebiyat ve felsefe alanlarında ortaya sahici yapıtlar koyamamak, insanlığa sunulacak ve söylenecek yeni bir söz, duygu, düş, düşünce ve davranış tecrübesi gerçekleştirememek demektir. Dinin ve maneviyatın içinin boşalması, dini ve manevi körlüğün yaygınlaşması, genellikle kültürel körlüğün, donukluğun ve kurumuşluğun olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır. Din adına her türlü cehalet, hurafe ve atalet toplumlara musallat olablmekte ve onları işlevsiz nesnelere dönüştürebilmektedir.

Kültür ve geleneğin, aklın, bilimin, insanın, çalışmanın ve üretmenin üstünde donuk araçlar olarak sömürülmesi, aslında birey ve toplum olarak bütün insanları zayıflatmakta, etkisizleştirmekt ve işlevsizleştirmektedir. Kültür ve geleneğin donuklaştırılması yerine kültürün ve geleneğin bireyin duyarlı, düşünceli, dayanıklı ve değişimci olmasına hizmet edecek şekilde anlaşılması üzerinde durmak önemlidir.

İnsan tecrübesi, doğası gereği geleceğe yönelmektedir. Geçmişe bakan, geçmiş içinde donuklaşan, değişmezleşen ve derinleşemeyen yaklaşımlar, sığlıkla, çılgınlıkla ve yüzsüzlükle sonuçlanmaktadır. Bilim, sanat, edebiyat, müzik, ilahiyat, felsefe ve iletişim gibi insani alanlarda sahici anlamda insani yapıtlar ortaya koymak için geçmişe değil, geleceğe bakan kalbe ve akla ihtiyaç vardır. Aklı ve kalbi gelecek yönelimli olarak işlevsel bir şekilde çalıştırmadan kültürel alanda üretken, doyurucu ve geliştirici deneyimler gerçekleşmemektedir. Belirli bir döneme ait, sınırlı bir zaman ve mekan içinde gerçekleşen kültürel ve geleneksel durum, gelecekteki bütün zamanlar ve mekanlar için geçerli ve yeterli tek insani durum olarak kabul edilemez ve dayatılamaz. Geçmiş tecrübeleri yüceltmek ve dayatmak yerine, bireylere sanat, bilim, felsefe, araştırma, edebiyat ve eğitim gibi alanlarda yeni arayışlarda ve araştırmalarda bulunmaya motive ve mobilize etmenin imkanlarını bulmaya çalışmak daha sağlıklı ve verimli bir yoldur.

Geleneğin ve kültür kurgularının donuk ve geçmişe dönük bakan bir bakış açısıyla değer, kimlik ve ideal haline getirilmesi, insanı geçeklikten koparmakta ve yanılsamalar dünyasında yaşamasına neden olmaktadır. Sanatsal, edebi, düşünsel ve manevi referansların hep geçmişte kalan dar kaynaklardan getirilmesi, aslında bugüne ve geleceğin dünyasına geçmişin taşınması anlamı taşımaktadır. Kültürel ve gelenekçi illüzyonlarla kültürel alanda sanat, sinema, bilim, felsefe, edebiyat, akademi ve teknoloji konularında geleceğe bakan yenilikler gerçekleştirilemez.