Geldi geçti deldi geçti
Değerli okurlarım geçtiğimiz yılı kısaca özetleyecek olursak sanırım yukardaki başlık çok uygun kısa ve öz bir tanımlama olacak. Çin'den dünyaya yayıldığı iddia edilen bir virüsün dünyamızı ne hallere düşürdüğü, insanlığa nasıl kâbuslar yaşattığı ve ölümle burun buruna gelenleri nasıl korkuttuğu hepimizin malumu.
Sarılmayı,
koklaşmayı ve muhabbetle kucaklaşmayı nerede ise unutturdu. Sanki küçük
kıyametin bugüne kadar yaşamadığımız basit bir provası. İnsanlarımız
birbirinden korkar ve kaçar oldu.
Mesleğim
gereği öyle savrulmalara şahitliğim var ki, şüyuu vukuundan beter denecek tarzda.
Korku nahoş bir duygu. Bazen gelip geçse de bazen de delip geçebiliyor.
Sağlıklı olmalarına rağmen beden sağlığını bozmasa da birçok insanın ruh
sağlığını bozabiliyor. Savurdukça savurarak insanlarımızı ecelinden önce
öldürmeye yeltenebiliyor.
Geçti çok
şükür diyemeyeceğim.
Ancak yeni
yıla ümitle girmemizi sağlayacak olumlu emareler var şükür.
Aşı
üzerinde koparılan fırtınalar olmasına rağmen virüsle mücadelede bugüne kadar
alınan mesafede yeni başarılara imza atılmasına vesile olacağına inanarak aşı
yaptırmaya karşı durulmamasının gerekliliğine inanıyorum.
Bilir bilmez
ağzı olanın ulu orta konuştuğu bir mesele olmamalı aşı konusu.
Aşılama
sayesinde bugün dünyada milyonlarca insan birçok bulaşıcı hastalığa karşı
koruma altına alınabiliyor. Aşıya bu gözle bakmak gerekir. Canlı cansız aktif
inaktif tüm aşılamalarla ilgili detaylarda boğmadan ve boğulmadan kısa genel
bir bilgiyi paylaşmak isterim.
Canlı
(atenüe) veya cansız aşı (inaktif) yaptırdığımızda bünyemizde bir savaş olur ve
bu savaştan galip çıkıldığında virüsün bir dahaki saldırısına karşı hassaslaşan
doku ve organlarımızı savunmakla görevli askerler herhangi bir benzer saldırıyı
püskürterek bünyemizi koruma altına alır.
Aşıya
düşman askeri veya bizim dilimizde antijen, hücremizde bu virüse karşı üretilen
koruyucu askerlere ise antikor diyoruz.
Antijen ve
antikor bu iki kelime çok ama çok önemli.
Aşı ile
ilgili aysbergin görünen kısmi şimdilik bu kadar.
Aysbergin
görünmeyen kısmını hala bugün çözebilmiş değiliz. Virüsle mücadele edecek
bakterilere karşı kullandığımız antibiyotikler gibi güçlü bir silahımızda bugün
için yok. Bağışıklık sistemini güçlü tutacak tavsiyeler çok fazla gibi görülse
de etkinliği konusunda açmazlarımız var. Ne kadar süre koruyucu olacakları
meselesi de başka bir tartışma konusu
Bu
gerçekliklerden yola çıkarak maske mesafe ve hijyen kuralları ile virüse karşı
korunmayı tekrarlayıp duruyoruz.
Aşılama
işte bu yönden bir umut olduğu için aşı olmakta fayda var ve dostlarıma
hastalarıma tereddüt etmeden aşı yaptırın diyorum.
Yeni normalimizin
bu senede geçtiğimiz yıl gibi olacağını kabul edelim. Edelim ki, sağdan soldan
gelen kirli bilgiler kafaları karıştırmasın.
Yeni yılı
sadece virüs ve aşı tartışması ile karşılamayalım. Geçtiğimiz yıl virüsün
delerek geçmesinden dolayı dünyasını değiştiren vatandaşlarımıza Rabbim rahmeti
ile muamele eylesin. Bizleri ibret alanlardan eylesin.
Vızır vızır
geçen yılların her bir saniyesinin hesabının olduğunu düşünerek ömür
hazinesinden bir boş yıl daha geçirmemek için bugün bir fırsat günü aynı
zamanda. Bu fırsatı iyi değerlendirelim. Eşrefi mahlûk olduğumuzu unutmayalım.
Zamanımızı
nerede geçirdiğimiz, paramızı nasıl kazanıp harcadığımız, helal ve halel bu iki
sıfatla ilgili hal ve gidiş karnemizin not ortalaması gibi değerler üzerinde
biraz kafa yoralım.
Dünyanın
fani, ölümün ise ani olduğu bir zaman tünelinin içinden geçiyoruz. Bir çok
şeyin farkında olmasak da yaşadıklarımız, gördüklerimiz, hüsranlarımız, acılarımız
ve kaybettiklerimiz uyanmamıza sebep olsun diyor sağlık ve mutluluklar
diliyorum.