Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Aralık 2023

​Gel de okuma!

Yine yüreğimden hüzün dolu dualar kanıtlandı,

Hani bin atlılar vardı, nerede kaldı?

Bombalar bebek bedenlerini nişan aldı,

Yine yüreğimden hüzün dolu dualar kanıtlandı...

Terörist İsrail Filistinli katlediyor, soykırım yapıyor;

Kalbimiz yaralı, ruhumuz yaralı…

Baba ölen kızının gözlerini açıp öpüyor;

Şecaatimiz tutuk, irademiz yaralı…

Yine yüreğimden hüzün dolu dualar kanıtlandı…

Gazze’de lunaparka gitmenin heyecanı ile şahadete koşan çocukların cesareti bizleri utandırıyor, hayran bırakıyor, derin yaralar açıyor… Gel de okuma! Öyle yaralıyız ve öyle dağınığız ki; vahdet bilincimizin oluşmamasının acısını Gazzeli bebekler, çocuklar çekiyor; yavrusuna doyamayan Filistinli ana – babalar çekiyor… Bir gayrimüslimin öldürülmesiyle, dünyayı ayağa kaldıran Batılılar, katledilen Müslümanları görmezden geliyor. İnsanı en derin yerden yaralayan bu dehşet verici hadiseler, bizleri harap ve bitkin hale getiriyor… Gel de Kur’an ve Sünnetin vahdet çağrısına, uhuvvet çağrısına kulak verme, gel de okuma!

İşte bu harabiyet neticesinde, Risale-i Nur’ların kırmızı kapısından içeriye girdiğimizde, her cümlenin muhteşem tedavisine teslim oluyoruz... Birkaç sayfa okumak, yaşanan acı hadiselerden dolayı ruhumuzda biriken olumsuz sayfaları silip yok ederken, yerini mukavemet sağlayan, ümit verici imanı muhafaza eden sayfalar alıyor. Asıl şefkat ve merhamet sahibi Allah olduğunu bizlere hatırlatır… Risale-i Nurları okumak; acıların zifiri karanlığından, yüksek voltajlı ışığa kavuşmak gibi oluyor, şimdi gel de okuma!

Risale-i Nurlar sadece iman inşa etmiyor, mevcut imanı da tadilata almakla kalmıyor; toplumun ve bireyin sosyolojik ve psikolojik şekilde nasıl bir değişime uğradığını da ortaya koymuş oluyor… İnsanı en pejmürde halden, karamsar düşüncelerden çekip çıkaran Risale-i Nurlar, günümüz dünyasında eksik olmayan menfi hadiselerden dolayı daralan gönüllerden nurlu ufuklara devasa pencereler açıyor… Risale-i Nurlarla, âlemi huzurla dolan insanın içinde yepyeni bir kişilik inşa edilmesini ve dışına yansımasını da ancak garazsız ve vicdanla bakabileceklerin fark edecekleri bir hakikattir. Böyle bir değişiklik de kendiliğinden oluşmuş değildir. Tesir: Kur’an’dan tereşşuh eden hakikatler olmasındadır ki böyle etkileyici bir muhteviyata sahip olmuştur… Yanında Kur’an’dan başka hiç bir eser bulunduramayan ve bulundurması da o günkü istibdat rejimi tarafından yasaklanmış bir zat, bütün dikkatini Kur’an’da ki hakikatlere çevirmiş, oradan aldığı ilhamlarla İlah’i Kudretin eserleri olan; mevcudat sahifelerine, atomlara, hücrelere, çiçeklere, bulutlara, yıldızlara vs. çevirmiştir. Bediüzzaman, baskı ve zulümlere rağmen, Kur’an’ı en cebbar ve insafsız kişilere karşı müdafaa etmiş, üstelik zerre kadar korku eseri göstermeden… Kur’an’ı ortadan kaldırmayı düşünen zındıka komitelerine karşı “İ’caz-ı Kur’ân-ı beyan et” manevi talimatını en parlak ve sarsılmaz delillerle yerine getirirken, Sünnet-i Seniyyenin ihyasını da hayatının her safhasında göstermiştir…

Helaket ve felaket asrında yaşadığımız için ve her şey çok kısa zamanda geliştiği için ruhun derinliklerine nüfus edecek ve kısa zamanda kuvvetli bir iman sahibi edecek bir reçetenin inşa edilmesi zaruriydi. Renk yelpazesinde, Bediüzzaman’a çok renkli acılar çileler düşmesine rağmen hedefinden insanlığın imanını kurtarmayı bir an olsun bile ayırmamıştır…

Bir insan, açken sizi düşünüyor, susuzken sizi düşünüyor, acı çekip, zulüm görürken bile sizi düşünüyor ise o insan sizi gerçekten seviyor ve gerçekten sizin dostunuzdur... Aynen bu misal gibi; Bediüzzaman dostlarından, yurdundan sürgün edilirken, bu milletin imanını düşünmüş, esaret yaşarken, acı yaşarken, Pasinler Ovasında Ruslara karşı kahramanca mücadele verirken düşünmüş, idam sehpasına giderken, defalarca zehirlenirken yine bu milletin imanını düşünmüştür. Bediüzzaman’ın bu civanmertliği bile, bin küsur sene İslam’ın bayraktarlığını yapmış olan Türk Milletine karşı var olan muhabbetini göstermez mi? Asıl biz sevgi ve minnettarlığımızı göstermeliyiz! Böyle bir sevgiye karşılık, en güzel teşekkürümüz: Nurları okumak, talebeliğe layık davranmaktır; Nurları hiçbir dünyevi maksada ve menfaate alet etmemektir ve niyeti bozukların da oyuncağı olmamaktır! Daima Risale-i nurlardaki düsturlara göre hareket etmek için gayret ve dua etmektir…

Not: Gece tamda bu yazıyı yazarken, Arjantin’den Abdullah Özen kardeşimiz aradı. İman ve Kur’an hizmeti için Güney Amerika’ya giden Eyüp Ekmekçi ağabeyi ve Şaban Kazcı kardeşimizle beraber olduklarını söyledi. Bu vesile ile Eyüp ağabeyimizle de telefon görüşmesi yaptık, selamları var. Maşallah aşk ile şevk ile kıtalar arası hizmetteler... Allah, cümlemizi iman hizmetinde daim etsin. Âmin…