Geçmişten Bugüne Portreler… Mahir Kaynak
BİR vakitler, ayda birkaç köşe yazımızı “kitaplara” ayırırdık.
Zaman zaman da, “Sizden gelenler!” diyerek mektuplarınıza yer verirdik.
Şimdilerde ne kitaba rağbet var, ne de
mektup yazan.
Demiş ki Şair;
“Ne şair yaş döker,
ne âşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi.”
Biz, buralarda, böyle, kendi halimizde
geçmişin izlerini bugüne taşımaya çalışıyoruz bazen.
Tecrübeleri, gözlemleri, alınmış alınmamış dersleri yarınlara aktaramazsak, başımıza gelenleri anlamlandıramayız, gelebilecekleri tahmin edemeyiz.
Bugün, “unutulmasın”
diyerek anacağımız isimlerden biri de, altı yıl evvel dünya hayatına veda eden
Mahir Kaynak.
Herkes kendi hayatını yaşıyor ve
yaşanmışlıklar bizlerde derin izler bırakıyor.
“İnsanlara
güvenir misiniz?” sorusuna “Hayır, asla!” karşılığını vermiş ve
şöyle devam etmişti Prof. Dr. Mahir Kaynak:
“İnsanlara
karşı engin bir güvensizliğim vardır. Çok kötü bir çocukluk dönemi geçirdim.
Hayat yolumu kendim çizdim. Tüm zorlukları tek başıma aştım. Onun için de
hayata karşı güvensizdim.”
Çocukluğunu doyasıya yaşayamayan insan,
ilerideki yıllarda güven duygusunu kaybediyor.
Hayattaki eksiklikler, boşluklar da, zaman içinde
başka şeylerle tamamlanıyor, dolduruluyor.
Mahir Kaynak’ın yazılarını okurken, “sıradan” düşünce kalıplarının çok
ötesine geçtiğini ve beynini her olaya “farklı
açılardan” bakmaya zorladığını görüyorsunuz.
Rahmetli “kalp gözünü, duygularını” bir yerlere gömmüş, dünyaya hep “sadece akıl” çerçevesinden bakmaya
odaklanmış.
Böyle olunca da, (bence) istifade edilmesi,
ancak “benimsenmemesi gereken” bir
dünyayı resmetmiş.
Hafta sonunda, O’nun (Star Gazetesi’ndeki)
yazılarından ve başka kaynaklardan “düşünceyi
tetikleyen”, “istifade edilmesinde
fayda olan” bazı ifadelerini süzüp, çıkarttık.
Buyurunuz kıymetli okuyucularım:
* Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı topraklarını istediği gibi parselleyen İngiltere, son anda Yunanistan’ı Türkiye’nin üzerine salmış, sonra da desteğini çekerek bize yeni bir düşman hediye etmişti. Biz de İngiltere’yi unuttuk, hatta onu en büyük müttefikimiz saydık ve kurtuluş günlerinde Yunanlıları süngüledik.”
* “Bir tahterevallinin iki tarafındaki
insanlar karşı karşıya görünür ama ‘oyun’ ikisi olmadan gerçekleşmez!”
*
“Halk bir dağ gibidir. Eğer üzerine bir yol yapacaksanız onun biçimini göz
önünde tutmak zorundasınız. Ancak yolu hiçbir zaman o yapmaz.”
* “Ekonomik gücü elinde tutan, halkı
istediği biçimde eğitir, kitle iletişim araçlarıyla şartlandırır, dost ve
düşmanlarını belirler ve en önemlisi toplumsal kahramanlar yaratır.”
*
“Kahramanın ölümünden sonra yerini gelenler, kahramandan nefret bile etseler
onun adını kullanmaya devam ederler ve kendi politikalarını onun yarattığı
efsanenin içine monte ederler. Stalin, Lenin’den hiç hoşlanmadığı halde,
icraatlarını onun ‘heykellerinin’ gölgesinde sürdürmüştür.”
* “Yabancı güç odakları, boğazın iki
yakasında oturan kişilerle kurdukları diyalog sayesinde ülkeyi yöneteceğini
sanıyor.
*
“Halk demokrasi sofrasından istediğini yiyemez, önüne konanlardan birine razı
olmak zorundadır.”
* “Kuş gribi terör benzeri bir eyleme
dönüştürülmektedir. Olay abartılı bir şekilde halka sunulmakta, terör
olaylarını aratmayacak şekilde tedirginlik yaratılmaktadır. (..) Terörün
birinci amacı güvensizlik yaratmaktır. (..) Kuş gribinin kullanıldığını
düşünüyorum ve bunun hangi projenin parçası olduğunu kestirmeye çalışıyorum.”
*
“Güç, her yerde ve her zaman aynı değerde değildir. Bir hastaya iğne yapan doktorun
adalelerinin güçlü olması gerekmez.”
* “Herkesin düşman olduğu bir ortamda
dövüşmekten başka çare var mı? İnançlarımız bu savaşı kazanmanın tek
teminatıdır ama bu sefer de çılgın Türk mü yoksa dini bütün bir Müslüman mı
olacağımıza karar veremeyiz.”
*
“Zenginin aşk hayatı gazete haberleridir, fakirin aşk hayatı ise suçtur ya da
daha büyük bir suçun işlenmesinin gerekçesidir.”
* “İnsanların eğitimi ile sirkte gösteri
yapan hayvanların eğitimleri arasında bir benzerlik var mı? Eğitim birbirine
zıt iki
işlevi bir arada gerçekleştirir. Bir yandan
insani geliştirirken, diğer yandan da onları kolay idare edilebilen, emirleri
itirazsız yerine getiren bireyler haline
getirir.”
* “Başkalarını izlemek ve onların tecrübelerinden istifade etmek ile benzemek aynı şey değildir. Bağımsız bir eğitim yapısı olmayan devlet, sadece şeklen vardır.”
KİTAP
TAVSİYE
(Mahir Kaynak, Başımıza Çuval Geçirenler, Truva Yayınevi.)