Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Haziran 2020

Geçmişte yapılan hatalar tekrarlanmayacak

“ETME-BULMA” dünyası sonuçta. Siyahi vatandaş George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiyle, tansiyon bir türlü düşmüyor/düşürülemiyor Amerika’da. “ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ” diye diye ülkeleri mahvedenler, yaptıklarının hesabını verircesine ciddi bir sınanmayla karşı karşıyalar. Fakat olayların geneline bakarsak, bunun çok daha DERİN BİR HESAPLAŞMANIN yansıması olduğundan kesinlikle şüphe yok. Zira Amerika’da yaşayan bir Siyah’ın, ilk kez polis şiddetine uğramadığı hepimizin malumu… Sadece 2019 yılında, benzer 1000 civarı vakanın raporlanması ise açıkça bizi teyit eder nitelikte. Öyleyse “NELER OLUYOR” derseniz, o halde gelin perdeyi birlikte aralayalım.

CORONAVİRÜS ile başlayan kasırganın etkisi, artık iyiden iyiye hissedilmeye başladı. Takip edenler bilir! Bu minvalde uzun süredir asıl kavganın “ULUSAL AMERİKA-KÜRESEL ÇİN EKSENİNDE" sürdüğünü ve arkasındaki saikleri hep anlatmaya çalıştım. Ama geldiğimiz aşamada savaşın kendisi de, tarafları da, sebepleri de, çok daha net anlaşılır vaziyete büründü. Bu açıdan ünlü stratejistlerin; “İNSANLARA ÇİP TAKACAKLAR, HER ŞEYİMİZİ TAKİP EDECEKLER…” gibi yorumlarını, önemsemiyor değilim elbette. Lakin taşıdığımız CEP TELEFONLARI adeta bir çip görevi görürken, birilerinin niçin deri altına çip takmak isteyeceklerini de henüz tam kavramış sayılmam. Neden mi? Cevabı çok açık… Sağlık verilerimizden, sosyal hesaplarımıza, konum bilgisinden banka hareketlerimize kadar, birçok özelimizi akıllı telefonlarımızın içinde taşıdığımız tartışılmaz. Hatta bunlara parmak izi, yüz ve göz taraması ile açılma özelliklerini de eklediğimizde, bir insanın kolaylıkla takip edilebilmesi için altın fırsat sunulduğunu kim inkâr edebilir ki?

O yüzden bütün bu yaşananları; “EKONOMİ ÜZERİNDE CEREYAN EDEN, BİR YENİ DÜNYA DÜZENİ MÜCADELESİ” biçiminde tanımlamak daha doğru olacaktır. Keza COVİD salgıyla duran çarklar, başlayan ALTERNATİF rezerv para çalışmaları, bunlarla alakalı kritik suikastlar ve en nihayetinde de liderlerin açıklamaları, özetle bu gerçeği fazlasıyla yansıtmakta. Mesela salgın nedeniyle Amerika dahil 100 ülkenin, Çin’den tazminat istemeye hazırlanması; yaratılan kriz ile, ülkelerin IMF’ye el açmak zorunda bırakılması; IMF ödemelerin bir kısmını, Dolar yerine DİJİTAL COİN olarak yapması; Çin’in çıkarmaya hazırlandığı kendi kripto parası için, 50 den fazla ülkeyle anlaşması; bunların içerisinde, Amerika’nın yakın müttefiki İsrail’in de bulunması; ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Tel Aviv’e giderek, “ÇİN İLE İŞBİRLİĞİNİZİ BİTİRİN" uyarısı; ziyaretten iki gün sonra ise Çin’in İsrail Büyükelçisi Du Wei’nin öl/dürül/mesi, bir tesadüf olmasa gerek. Zaten aklı başında hiç kimsenin, tüm bu hadiselere, tesadüf demeyeceği de aşikâr. Yoksa bu kronolojinin hemen akabinde, işsizliğin 40 milyona ulaştığı Amerika’da, insanların “IRKÇI KIVILCIMLA” sokağa dökülmesi; Mossad beslemesi ANTİFA örgütünün, yağmalama eylemlerinde başrol oynaması; Trump’un küreselcilere hizmet eden, sosyal medya uygulamalarını kısıtlayacağını ilan etmesi; küresel baronların destekçisi olan, ABD Demokratlarının topa girmeleri ve Steve Bannon’un “ÇİN'E KARŞI BAŞLATTIĞIMIZ BU BÜYÜK SAVAŞ, ASLINDA BİR VAR OLMA MÜCADELESİ…” şeklindeki itirafı, fazla söze hacet bırakmamakta…

Anlayacağınız “DİJİTAL BİR ÇAĞA” gireceğimiz, kaçınılmaz bir gerçek. Paranın yine, belirleyici faktör olacağında ise hemfikiriz. Bu noktada kimin kazanacağından ziyade, kavganın karakolda bitmesi şimdilik kuvvetle muhtemel görülüyor. O nedenle birçok ülkenin belli DAYATMALARLA (terör, kitlesel eylemler, ekonomik operasyonlar…) SAFINI BELİRLEMEYE ZORLANACAĞINDAN, kimsenin şüphesi olmasın. Öyle ki Eylül ayına ertelenen G-7 Zirvesine, Trump’un kendisine yakın Rusya, Hindistan, Avustralya ve Güney Kore’yi davet etmesi, karşılığında Almanya ve Kanada’nın başını çektiği bazı ülkelerin de, “zirveye katılmayacaklarını” belirtmeleri buna örnek verilebilir. Peki, bu durumda “TÜRKİYE’NİN TERCİHİ NERESİ OLACAK” diye sorarsanız? Tabi ki bir safta yer almamız için, çeşitli zorbalıklarla karşılaşmamız ihtimal dâhilinde. Zaten içeriye bakarsanız, bu yönde sayısız ipucu görmek mümkün… Fakat Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. OKTAY’ın; “TÜRKİYE KENDİNİ HERHANGİ BİR KAMPA AİT HİSSETMİYOR”... sözlerinin, anlayana çok şey ifade ettiği muhakkak. Sn. Cumhurbaşkanımızın; “TÜRKİYE İNŞALLAH, DAHA ÖNCE 2. DÜNYA SAVAŞI VE SOĞUK SAVAŞ SONRASI YAPILAN HATALARI TEKRARLAMAYACAK”... açıklamaları ise YENİ NORMALİN çarpıcı başlıkları arasında, oldukça dikkat çekici.