Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.85
Gram Altın
2971.16
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Mart 2020

Gecikmiş Gençlik Manifestom!

36 yaşındayım. Çocukluğum hep mahrumiyette geçti; o günün koşullarında benim değil, akranlarımın neredeyse tamamı benzer şekildeydi. Politik veya benzeri bir ikbal ile değil söylemlerim; gerçekten mutfak tüpünü değiştirmek için saatlerce beklediğim kuyruklar, ekmek almak için kış-yaz demeden onlarca insanın arkasında sıramın gelmesini beklemek, su sıkıntısı nedeni ile su kaynağının bulunduğu uzak yerlerden bidonlarla omuzlarda su taşımak, inişli çıkışlı yollarda düşmek, yaralanmak, hastanelerde günlerce bekleyip perişan olmak gençliğimin yaşam tarzı haline gelmişti. Çorba ve makarnanın ötesinde yediğimiz yemek neredeyse hiç yoktu. İki katlı gecekondu gibi bir müstakil evde ikamet ediyorduk, kalabalık bir aile olarak. Gerçekten bunları bizzat yaşadım… Bugün ise altımda lüks bir araba, konforlu bir evde oturmak, her gün etli lüks yemekler yemek, belli bir makam mevkiye gelmiş olmak gibi üst düzey standart bir hayatı yaşıyorsam, gençliğimde beni o hayata mahkum eden müsebbiplere bugün dönüp bir şeyler söylemekte kendimi sorumluluk altında görüyorum.

Gençliğimde araba kullanmak, bisiklet sürmek, yüzme havuzlarına gitmek, dijital platformlarda vakit geçirmek, sinema tiyatro gibi kültürel aktivitelere katılmak gibi bir hayatı yaşayamadığım için beni bundan mahrum bırakan siyasal iktidarların vebal altında olduğunu düşünüyorum. Bugün bunlara, değil gençlerin, çocukların bile erişim sağlaması mümkün iken ve hatta vasat ekonomik gelire sahip ailelerin çocukları bile ulaşabiliyor iken, ben gençliğimde ulaşamadıysam aile kültüründen ziyade ülke kültürü ve ülkedeki bireyler olarak ailelerin ekonomik durumunun ileri seviyeye getirilmesinde gerekli çabayı göstermeyen dönemin siyasal iktidarlarının vebal altında olduğunu düşünüyorum. Gençliğini, çocukluğunu yaşayamayan milyonlarca insanın vebali boynunuzda yük olsun… Ben de o insanlardan biriyim.

Bugün çok daha üst düzey bir hayatı yaşıyorsam elbette benim bireysel çabam, gayretim, başarım söz konusu ama bana bu imkanları ve zemini sağlayan devletin de çabası, başarısı söz konusu. Marifet iltifata tabi ise, bizi belli bir makam ve mevkiye getiren, sosyal-kültürel-ekonomik imkanları sunan devletimize teşekkürü etmeyelim mi? Bugün tüm dünya ülkelerini sarıp sarmalayan pandemi olayında bile gençliğim dönemindeki devlet olsaydı kim bilir İtalya’dan da beter birer halde olacaktık. Bugün maskeler, dezenfektanlar okullarda bile üretilirken, bahsettiğim dönemde yaşansaydı bıraktın maske dezenfektanları, makarana, çorba bile bulamayacaktık. Sokaklardan topladığımız yeşil otları kaynatıp içmek durumunda kalacaktık. Devlet eliyle verilen makarnalar bile belli bir kayıt altına alınırdı. Şimdi ise devlet, yaşlıların evine ayağına kadar gidip ihtiyacını sorup marketten alıp evine kadar götüren bir hizmeti sunuyor. Bu güzelliği görmeyelim mi? Alkışlamayalım mı? Takdir etmeyelim mi?

Ağabeyim doktor, ablam hemşire olmasına rağmen annemin yıllarca süren hastalığına dönemin sağlık hizmeti çözüm bulamadığı ve son gelişmelerle birlikte dünya çapında yarışan ve örnek alınan bir sağlık hizmeti seviyesine getirilmesiyle birlikte son 15 yılda annemin iyileşmesi söz konusu olduysa bunda devletin çabası, gayreti, başarısı söz konusu değil midir? Eski düzendeki iktidarlar devam etseydi, belki bugün annemin durumu çok daha vahim bir boyuta erişecekti. Allah bizi sizden korudu diyesim geliyor.

Geçen haftaki yazımda da yazdım; bugün muhalefet bile “iyi ki Sağlık Bakanımız var” diyor. İyi ki Milli Eğitim Bakanımız, iyi ki İçişleri Bakanımız, iyi ki Ekonomi Bakanımız, iyi ki Cumhurbaşkanımız var diyor toplumun büyük bir kısmı. Böylesi bir durumu kaybetmemek için toplum olarak da üzerimize düşeni yapmamız, destek olmamız, alkışlamamız gerekiyor.

Makarna kuyruklarına girmek, uzak kuyulardan bidonlarla su çekmek, ekmek için uzun uzun sıralarda beklemek, hastanelerde günlerce bekleyip perişan olmak, sağlıksız günlerle cebelleşmek ve İtalya’dan İspanya’dan beter hale gelmek istemiyorsak, bugünleri sahiplenmemiz, evde kalmamız, üzerimize düşen sorumluluğu harfiyen yerine getirmemiz gerekiyor.

Allah bizi muhalefetin iktidarından korusun. Korusun ki; bana ve benim gibi milyonlarca gence kötü bir hayatı yaşatan, gençliğimizi yaşamamıza imkan sunmayan dönemin iktidarlarına da hakkımızın geçtiğini, vebal altında olduklarını yazdığımız gibi, ileride şu anki gençlere yazmak nasip olmasın!