Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2444.15
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Şubat 2022

Gecikmiş bir İzmir yazısı

Yukarıdan şehre bakınca, şehrin ışıkları güzeldir, romantiktir. Fakat ışıklar içinde yukarı bakınca, ışıklar, semadaki ışıkları, yıldızları görmeye engel teşkil eder. İnsanın kendince bildikleri ve kibri ve de güzel hasletlerin ölümüne sebep olan çirkin hırsı kendi âleminin silik ışıklarıdır; semadaki hakikat yıldızlarına ulaşmaya ve seyre engeldir. Önce kendi cılız ışıklarımızdan kurtulmalı ki voltajı hesaplanamayacak parlaklıktaki hakikat yıldızlarını büyük bir tefekkürle seyredelim, faydalanalım, nurlanalım… Başta Kur’an ve Risâlet semâsının güneşi Hz. Peygamberimiz (sav)’den istifade etmek için, başımızı kaldırıp nurdan hakikatleri izlemek, istifade etmek için kibir ve ihtiraslardan sıyrılmalı zira suni ışıklar, kudret ve mana ışıklarına perde oluyor…

Ehl-i sünnet cemaatlerin ve Risale-i Nur talebelerinin sadık ve ihlaslı dava erlerinin tek bir hedefi vardır; İman kurtarmakla beraber İlahi Anayasa olan Kur’an’ın emirlerine uymak; Hz. Peygamberimiz (sav)’in Sünnet-i Seniyyesini ihya etmektir. Her nerede olursa olsun, kibir ve ihtiras ışıklarından sıyrılmaya çalışarak, iman hakikatleri semasından yıldızları – nurlu ışıkları görmeye, rasat etmeye çalışanlardan Allah ebediyen razı olsun. Astronomi ilmiyle uğraşanların gayretiyle galaksilere, yıldızlara ait bilgilere sahip olduğumuz gibi; Kur’an yolunun yolculuğunda kibir ve ihtiras ışığından sıyrılıp, gerçek ışığa ulaşma gayreti gösterenlerde iman hakikatlerine ihtiyacı olanların istifade etmesine, can kırmızı kitaplara kavuşmasına vesile olacaklardır.

Her birimiz bir yerlerde iman hizmetinde istihdam ediliyoruz; şehirler farklı, mekânlar farklı ve dünyanın her yerinde… Uzaklarda ve farklı yerlerde olsak bile; kimi internette kimi, yüz yüze, kimileri dershanelerin feyizli atmosferinde Risale-i Nurların hayran bırakan hakikatlerini okurken, gönüller bir, sevda bir, heyecan bir. Hedef: Amelimizde rıza-yı İlâhi, insanlığın imanını selamette görmek ve İslam kardeşliğini tesis etmek, Allah’ın ve Resulullah (sav)’in razı kalacağı insan olabilmek, fitne ve fesadı ise en büyük tehlike olarak görmektir. Allah, cümlemizi geçimini fesatlıktan sağlayan, kin ve adavetten gıdalanan insanların şerrinden muhafaza etsin. Ecdat nasıl ki İslam’ı hâkim kılmak için kahramanlık etmiş, canından vazgeçmiş, bizlerde ihlâs ve uhuvveti hâkim kılmak için ihtiraslarımızı ve kibrimizi kurban edeceğiz. Evet, iman etmişiz; “Nefisle mücadele büyük cihattır.” Şunu unutmamalıyız ki; ecdadımız ve başta Bediüzzaman Hazretleri olmak üzere, son devrin İslam kahramanları bize kolay olanı bırakmışlar; onlar İslam’a en büyük saldırıların gerçekleştiği dönemlerde, en acımasız işkenceler yapılırken, gayreti ve ihlâsı hiç elden bırakmamışlardır. O dehşetli dönemlerde, en acımasız karanlık ruhlu insanlar karşısında sadakati, ihlâs ve uhuvveti elden bırakmamışlar, bizler böyle rahat bir dönemde, aynı yürekliliği gösteremez isek dava adamlığımız menfaat adamlığına dönecektir. İhlâs ve uhuvvet yüreğimizde çakacak bir kıvılcım bekliyor, alevlenmeye hazır... Zaten ihlâs ve uhuvvetin anayasası da elimizde var. Yeter ki sadece okumakla bırakmayalım, Kur’an’a hizmette muvaffak olmanın tek sırrı budur… İmanının kurtulmasını bekleyen insanlar dururken, birilerin ihlâssız ve riyakâr tavrı kendi silik ışığına güvenenler o insanların vebaline, kanına girmiş oluyor... Uhuvveti sarsacak hamleler içinde olan biri Allah’ın kesin hükmüne, Peygamberimizin sünnetine ve Üstadımızın reçetelerine cephe alıyor demektir. Bu zifiri cahilliği gösteren ise zaten dava adamı değildir, şeytanın verdiği rolü kesiyordur… Rabbimiz bu nurlu davaları ve vatan millet hizmetimizi böyle esfel-i safilin rütbeli insanlardan muhafaza etsin.

Yenileyecek olursak: Yukarda ki ışıkları – yıldızları görmek için, aşağıdaki ışıkları pasif hale getirmek gerekir. Risale-i Nur semasındaki yıldız hakikatleri görmek için; aşağıdaki ene ve gurur ışıklarını söndürmek ve tevazu berraklığına sahip olmak gerektir. İnsan içinde bulunduğu yalan ışıklar yüzünden gökyüzündeki gerçek ışıkları göremez! Şehrin kibrinden kurtulup, eski köy sadeliğine, netliğine kavuşulunca, yıldızlar nasılda net gözükürdü… Her şeye rağmen hakikat yıldızlarını gören samimi insanlar var. Biliyorlar ki; gökyüzünün göğü yeryüzüdür ve göktekilerin gözü de buradadır. Bizlerin sadakat ve ihlâsı, yürek eliyle sımsıkı sarıldığımız uhuvvet, yıldızlardaki melekleri ve ruhaniyeti cûş-u hurûşa getirecektir. Allah etrafımızdaki ihlâslı, sadakatli insanları çoğaltsın, bizleri de sadakat ve ihlâs deryasına daldırsın. Sadakat ve ihlâs derken:

İstanbul’da çalıştığım gazeteden ayrılıp, İzmir’e geldiğimde, gazetede sadece geceleri çalıştığım için bir yıl derslere gidemedim adeta sudan çıkmış balığa dönmüştüm. İşim vardı ama içim bomboştu. Sonra Allah gündüz işi nasip etti ve benim için İzmir kalesinden daha heybetli Basmane Risale-i Nur medresesine gitmeye başladım. Rahmetli Muzaffer Arslan ağabeyi, Halıcı Hüseyin ağabeyi, Bekir ağabeyi, Eyüp ağabeyleri vs. görünce İzmir’e ısındım ve İzmir benim için bambaşka bir yer olmuştu. Eyüp ağabeyimizin o bitmeyen heyecan ve azmi ise bana bir şeyi düşündürmüştü… İzmir Körfezi adeta göz çukuru gibidir. Daha da serbest bir hayat tarzı olduğu için o göz çukuru gibi körfez adeta: “Aman ha! İmanınızı gözünüz gibi muhafaza edin!” dercesine hatırlatmada bulunuyordu ve Eyüp ağabeyimizin en hastalıklı zamanlarında bile Risale-i Nurlara sahip çıkması, gençlere, gözü de, imanı da korumaya misal olarak yetiyordu ve olmaya da devam edecektir... Ayrıca şunu da düşündürmüştü: Basmane medresesi göz çukuru olan körfeze gözbebeği olmuştur. İnşallah geçmişte olduğu gibi günümüzde de hakikatlere en aydınlık bakmaya devam edecektir. İzmir’de hoşuma giden şeylerden biride; çocukluğumdan beri babamdan gördüğüm ağabeylere karşı muhabbetin hürmetin azami derecede tam sadakatle burada da sürdürülüyor olmasıydı. Bayram Yüksel Ağabeyi, Sungur Ağabeyi, Abdullah Yeğin Ağabeyler gibi üstadın kahraman talebelerinin İzmir’e her gelişlerinde ve son varis, mutlak vekil, yakın zamanda Allah’ın rahmetine kavuşmuş olan, hizmet sancağını aşk ile taşımış Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimizin gelişlerinde, İzmir adeta heyecan tufanına yakalanıyordu. İzmir’in ciddiyet ve hürmetle ağabeylerimizi karşılamış olması ve muhabbetle hizmet edip, dualarını kazanmaya hassasiyet göstermiş olması takdire şayandır. İzmir, Üstadımızın vekili – varisi hiçbir ağabeyimizi üzmedi onlara da gözleri gibi sahip çıktı.

İleri karakol, girintili çıkıntılı İzmir körfezinde, başta Risale-i Nurların her hakikatine olduğu gibi ve Üstadın hizmetkârı olan ağabeylere karşı hürmet ve muhabbette dosdoğru olundu. İman Hakikatlerinin orijinalliğinde, FETÖ meselesinde ve de vatan millet meselesinde çıkıntılık yapılmadı, dosdoğru olundu. 15 Temmuz alçaklık girişiminde muhterem Eyüp ağabeyimiz ve kahraman vakıf kardeşlerimiz ellerinde al bayrak ve al hakikatlerle büyük Komutan’ın emrine uyarak, nöbetle meydanları coşturdular… Şunu da belirtmekte fayda var: Risale-i nurların tahrip edilmesi ihanetine karşı İzmir’in verdiği mücadele başta Sungur Ağabeyimiz olmak üzere tüm ağabeylerin takdirini duasını kazanmıştır. İnanıyoruz ki; Sungur ağabeyimiz ve bütün ağabeylerimiz İzmir’den memnun olarak, dualar ederek ebedi olarak Üstadımıza kavuşmuşlardır.

Her şehirde ve her yerdeki Kur’an ve Nur hizmetleri çok ehemmiyetlidir, asla küçük görülemez! Tüm hizmet ehline muhabbet boynumuzun borcudur. İzmir farklı bir hayat tarzından dolayı ve de siyasi talihsizliğinden dolayı hassas bir manevi karakoldur. Burada Kur’an’a ve imana hizmet yapmak büyük bir sabır ve gayret ister. İzmir’de Rıza-yı İlâhî için o hizmeti, gayreti gösteren Şabanlardan, Abdullahlardan, Sinanlardan, Mehmetlerden, Âdemlerden, Mahmutlardan, Enginlerden vs. Nurlara hizmet eden, emeklisinden, esnafından kısaca herkesten Yüce Mevla’m razı olsun. İzmir gibi bir yerde sarsılmadan Nurlara hizmet edebilmek, büyük bir alkışı ve duayı gerektiriyor. Allah, her nerede Nur Talebesi ve Kur’an’a sünnete hizmet eden fedakâr insanlar var ise; yardımcısı olsun ve de razı olsun…

Son söz Üstadımızındır: “Leyle-i Mi’racınızı tebrik ve içinde ettiğiniz duaların makbuliyetini rahmet-i İlahiyeden niyaz ederiz.”