Geceler rahmettir
Gece, önümüze açılan bir rahmet sürecidir. Geceleri değerlendiremeyenler manen yükselemezler. Rabbimizin iftihar ettiği güzel kullardan olamazlar. Güzel kullardan olamayanlar, yararlı bir toplum insanı da olamazlar. Birbirimize dua edelim de gecelerini değerlendirebilen kullar dercesine yükselebilelim.
MUHTEREM Milat okuyucuları…. Cuma gününüz mübarek olsun.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Sâlât ve selâm, biricik
önderimiz sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) üzerine
olsun.
Geceleri kulluk inancı ve duygusu içerisinde
değerlendirebilmek, gündüzleri de kulca yaşayabilmek için muhtaç olduğumuz gece
uykusu bizim için ibadettir. Madem geceler istirahat için kılındı, gecelerde
istirahat etmek, geceleri arz edeceğimiz ibadetlerle değerlendirmek görevimiz
olmalıdır. Gündüz öğle vakitlerindeki Kaylüle uykusuyla da gece uyanıklığına
kendimizi hazırlamalıyız.
Geceler tefekkür
zamanı
Geceler tefekkür zamanıdır. Özellikle geceler. Bu gerçek
Furkan suresinin 62. âyetinde şöyle açıklanıyor: “Düşünüp öğüt alacak ve de
şükredici kul olmak isteyecekler için Yaradan gece ile gündüzü ard arda
getirendir.“
Demek ki gece tefekkür zamanıdır. Hayatı düşünme, ölümü
düşünme, yaşadıklarımızı düşünme, çevremizdeki varlıkları, doğal afetleri
tefekkür etme zamanıdır. Üzerinde düşünebildiğimiz her bir varlığı da Rabbimize
kul olarak yönelebilmemiz için aracı kılmalıyız.
Ölüm ve diriliş
zamanı
Gecelerimizin bir başka özelliği var ki ondan nedense gaflet
ediyoruz. Açıklamaya başlamadan önce Kur’an’da bildirilen ve çevremizde
izleyebildiğimiz bir gerçeğe dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
İlk peygamberden yaşadığımız bu ana kadar, İslam Dîni’ni
inkâr edip başına buyruk hayat sürenlerin inkârlarının temel sebebi ölümle
başlayacak âhiret hayatını; yeniden dirilişi ve
sorgulanmayı içlerine sindirememeleridir. Oysaki insan her an ölümü ve
dirilişi yaşıyor. Vücudumuzda her an ölen hücreler var, her an yeni hücreler
yaratılıyor. Ölüm ve diriliş her an yaşanıyor ve her gece yaşanıyor.
Uyku bir tür ölümdür aziz kardeşlerim. Ölümün benzeri olan uykuya
daldığınız zaman hayat noktalanır gibidir, dünyevi imkânlar bir tarafta kalır
ve size bir başka vücudunuzun olacağını ihtar eden rüyalar başlar. Yaradan
dikkatlerimizi çekiyor ama kullar dikkatlerini odaklaştırmıyorlar gecelere ve
uykulara. Bakınız Rabbimiz En’am sûresinin 60. ayetinde ne buyuruyor: “Allah
size her gece ölümü tattırıyor. O, gündüz ne yaptığınızı da o biliyor.
Takdir edilen ömrü yaşayasınız diye
uyandırarak sizi her sabah yeniden
hayata döndürüyor. Dönüşünüz O’na olacaktır. Sonra da O, size iradelerinizi
kullanarak yaptığınız her bir işinizi haber verecek (sizi işlerinize göre
mükafatlandırıp cezalandıracak) tır.”
Geceler Kur’an Okuma
vaktidir
Aziz Peygamberimiz, ölümü uyku gibi niteleyen âyetlerden
ilham almış olacak ki gece “Bismillêhi emûtü ve ehyê /Allah’ın adıyla ölür ve dirilirim” diyerek
yatardı. Peygamberimiz her sabah uyandığında da şöylece hamd ve senâ ederdi:
“Elhamdulillehillezi ehyêne ba’de mê emêtene ve ileyhin-nüşûr / Bizi
öldürdükten sonra dirilten Allah’a hamd olsun. Dirilişimiz-dönüşümüz de O’nun
huzuruna olacaktır.“
Evet, Peygamberimiz uykuya böylece yatar ve uykudan böylece
kalkardı.
Güzel kardeşlerim; geceler Kur’an okumalarının daha bir
verimli vaktidir. Biliyor musunuz Rabbimiz
aziz Peygamberimize Kur’an okumaları görevini yüklemiştir.
Peygamberimiz Mekke yıllarında her gece kalkar ve kendisine
indirilen Kur’an ayetlerini okur ve bu ayetler üzerinde düşünürdü. Müzzemmil
sûresini biliyorsunuz. Ha bilmiyorsanız bilmeniz gerekir güzel kardeşlerim.
Herhangi bir Kur’an sûresinin adı geçtiğinde, Kur’an kültürüyle donanımlı
olması gereken mümin hemen çağrışım yapmalıdır. Rabbimiz Peygamberimize;
“Gecenin değişik vakitlerinde kalkmasını ve Kur’an’ı tane tane ve anlamı
üzerine düşünerek okumasını “ emir
buyurmuştur. Çünkü aynı surede bildirildiği üzere “gece okumaları daha bir
kavratıcı, daha bir ruha sindirtici”dir.
Allah bu gece okumaları emrini sadece Peygamberine vermiyor.
Bakınız bu emirlerin ilk muhatabı Peygamberimiz, tamam, ama her bir mümin de
muhatap.
Nafile namazlar için verimli
vakitler
Geceler, geceler farz üstü nafile namazlar için daha bir
ruhaniyetlidir. Akşam var, yatsı var, sabah var. Bu namazları kılan gecelerden
gaflet etmiyor demektir. Allah bir kulunu namaza muvaffak kıldı mı ona değer
veriyor demektir. Yaradan bize değer vermese, huzuruna kabul etmez. Gecelerin
bir özelliği de gösterişten uzak, halis
ibadet edilebilme zamanları olmasıdır. Onun için Peygamberimiz ayakları
şişinceye kadar gece ibadetine de kalkardı. O, kurduğu devletin yöneticisi,
yargıcı, ve komutanıydı. Akşama kadar bin bir türlü meseleyle yorulan
Peygamberimiz ‘Ben güzel kul, şükredici kul olmayayım mı?’ diyerek gecelerini
Kur’an okumaları yanı sıra namazla da değerlendirirdi.
Allah’ı çokça zikretme anları
Geceler Allah’ı çokça zikretmenin zamanlarıdır. İnsan
suresinde şöyle buyrulur: “Sabah, akşam rabbini tesbih et, geceleri bir vakit
ayır ve O’na secdeler kapan ve uzun gecelerde rabbini tesbih et yüceliklerle
an. “ (İnsan 26 ) Gecelerin seher vakti yani fecir vaktinden hemen önceki
vakti pek bereketlidir. Güneşin doğmasına yaklaşık bir saat kala
fecir vakti girer. Ondan önceki süre yani güneşin doğmasından yaklaşık bir
buçuk saat öncesinden fecir vaktine kadar geçen süre seher vaktidir. Allah
Cennetlerle nimetlendireceği kullarının vasıflarını beyan ederken Zariyat
sûresinin 15 ila 17. âyetlerinde “Onlar
geceleri az uyku uyuyan ve seher
vakitlerinde bağışlanma dileyen kullardır”
buyuruyor. Secde sûresinin 16. âyetinde de gece ibadeti için kalkanlara
özel bir övgü yapılır güzel kardeşlerim.
Her gece özelliklidir
Böylesine özellikli olan geceler, bütün gecelerdir.
Rabbimizin rahmeti istisnasız her gece tecelli etmektedir. Peygamberimiz bu gerçeği şöyle anlatır: “Gecenin
üçte bir vakti çıktığında Rabbimiz rahmetiyle tecelli eder ve şöyle buyurur:
Yaratan benim, halik benim, malik benim, sahip benim. Yok mu bana dua edecek
kulum, duasını kabul edeyim; yok mu bir isteyen duasını kabul edeyim, yok mu
bağışlanmasını isteyen bağışlayayım? “
Rabbimizin bu lütfu her gece ama her gece fecir vaktine
kadar devam eder.
Sözü Peygamberimizin bir hadisiyle bağlıyorum: “Aman gece
ibadetine sarılın. Sizden önceki erdemli kullar gece ibadetini benimseyerek
yüceldiler. Çünkü gece ibadeti Allah’a yakınlaştırıcı günahlar bağışlatıcı ve
günahlardan uzaklaştırıcı ve bedeni rahatsızlıkları da gidericidir.”