Gazze/insanlığın 15 Temmuz'u
Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutluyoruz.
Cumhuriyet’e giden yol, çetindi.
2 fiili darbe, 1 kanlı darbe girişimi, muhtıralarla,
ekonomik, ideolojik, etnik saldırılarla milletin yolu kesildi.
“Şahsi menfaatlerini
müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edenler”ce milletin seçtikleri
asıldı, kılığı kıyafeti, başörtüsü, sakalı, takkesi yasaklandı, maddi ve manevi
değerleri, kazancı yağmalandı.
“Yola, baraja ne
gerek var!...
Havalimanına, uçağa, gemiye, İHA’ya, SİHA’ya,
fabrikaya, köprüye, TOGG’a, şehir hastanelerine ne gerek var!” diyerek
kalkınmaya engel olmaya çalıştılar, darbeleri bunu için yaptılar, krizleri
bunun için çıkardılar.
“Cumhuriyetin kazanımları” adı altında cumhuru, parya muamelesine
tabii tuttular.
Dahili bedhahlar,
harici bedhahlardan daha yıkıcıdırlar.
Damat Ferit Paşalar, Sait Mollalar, Dürrizade Abdullahlar,
Fethullah Gülenler, Ali Kemaller…
İngiliz uşaklığında sınır tanımayanlar, bunlar…
Kuvva-yı Millîye’yi asiler (terörist) olarak gösterdiler.
Yunan ordusuna, “Hilafet Ordusu” diyecek kadar “fetva”
yayımlayan, alçaklıkta sınır tanımayanlar...
İşte 15 Temmuz’da millete kurşun sıkan FETÖ de bu yapının bir
parçasıdır. FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in: “Haçlı'nın ülkenizi işgal etmesi çok
tehlikeli değildir. Çünkü sizinle onlar arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir
kere onlar sizin kadınınıza kızınıza ilişmezler. Mabedinize ilişmezler.
İlişmemiş Haçlılar.” hezeyanı ile
Suudi Arabistan Müftüsü ve Ulema Heyeti Başkanı Abdülaziz Al-i Şeyh'i’nin: İsrail'e
karşı savaşmanın caiz olmadığı, Hamas'ın terör örgütü olduğu, Mescid-i Aksa'da
yapılan gösterilerin demagojik olduğu ve İsrail ordusu ile Hizbullah'ı yok
etmek için iş birliği yapılabileceği fetvası aynı melun damarın beslemeleridir.
Kâbe-i Muazzama'nın “imamı” Sudeysi el öpmeye gittiği ABD'den “Bugün Suudi İsrail ve ABD dünyanın iki kutbu. Allah'a hamdolsun dünyayı
birlikte yönetiyorlar” derken ABD’ye ittifak icazeti almaya giden, 8 saat
hamburger yiyen ve “ABD, Türkiye’ye
demokrasi getirirse biz buna hayır demeyiz.” diyen de aynı odağın
müntesiplerindendir.
ABD, Batı ve
Siyonist İsrail, neye düşmansa bunlar da ona düşmanlar…
Cumhuriyet 100 yaşında…
Filistin’in acısı 106 yıldır devam
ediyor.
30 Ekim 1914’te Osmanlı savaşa girdi.
Çıkış: 30 Ekim 1918…
105 yıl önce…
Mondros Mütarekesi ile Devlet-i Âliye’yi esir aldılar.
Mondros’ta geçen
yer adları: Irak, Suriye, Güney Kafkasya, Hicaz, Yemen, Mısır, Libya,
Azerbaycan…
7’nci maddeye göre de “güvenliklerini tehlikede gördükleri
yerleri işgal etmeyi garanti ettiler.
Şubat 1915’te Mısır/ Kanal Cephesi’inde yenildik.
İngilizler, Çanakkale’ye tahkimatı İskenderiye’den sağlama imkânına kavuştular.
31 Ekim 1917…
Gazze Cephesi’nde İngilizlere yenildik.
O günden bugüne kanayan yara:
Gazze…
Sayın, Devlet BAHÇELİ:
“Zulmün
karşısında tarafsızlık namussuzluktur.
Kudüs, Gazze,
Halep, Kerkük güvende değilse, Ankara'nın güvenliğinden hiçbir akıl ve vicdan
sahibi bahsedemeyecek. Gazze'de yaşanan felaketler bir insanlık suçu. Günü
geldiğinde Gazze'deki dramların benzerine Anadolu'da da mahkum olmamız
kaçınılmaz. Bugün Filistin, yarın tüm bölge ve nihayet Türkiye'nin kuşatılması
amaçlanıyor.” derken Türkiye’nin tarihi sorumluluğunu haykırıyor.
Gazze, (Filistin) Anadolu’nun ayrılmaz bir parçasıdır.
1050’lerden, Büyük Selçuklu Devleti’nin Sultanı Tuğrul Bey’den, Sultan Alp Arslan’a, Yavuz Sultan Selim’den, Türkiye
Cumhuriyeti’ne tevdi edilmiş davadır, Mekke, Medine, Kahire, Filistin,
Kudüs, Doğu Türkistan, Karabağ, Libya…
Bir ve beraber olursak güçlüyüz, aksi durumda zayıflamayız:
Yok oluruz.
İstiklâl Marşı, ihanet fetvalarına karşı verilmiş en net, en
güçlü fetvadır.
“Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;”
7 Ekim 2023, Filistin’in 15 Temmuz’udur…
Siyonist İsrail ve
kuklacıları hesaba çekilecekler.
Filistin Devleti kurulunca bölge/dünya huzura kavuşacaktır.
“Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Kutlu olsun!...
Ankara- Kudüs…