Gazzeden esen rüzgâr
Gazze’den esen rüzgâr bir bâd-ı sabâdır. Semum rüzgârlarını kovan bir bâd-ı sabâdır. İki cihân serveri resul-ı ekremin kokusunu bize ulaştıran bir rüzgârdır. Şairlerin şiirlerinde anlattığı, şiirlerinde özlediği, şiirlerinde ağladığı bir bâd-ı sabâ… Medine’den sonra Gazze üzerinden de geliyor İstanbul’a bu rüzgâr.
Eskiden özellikle İstanbul’da şairlerin sabahleyin bâd-ı sabâya çıktıkları vakidir. Şairler bâd-ı sabâya çıkardı ve bu seremoniyle şiirlerini yazardı. Bu şiirlerde Kâbe vardı, Mekke vardı, Medine vardı. Gazze, Refah, Kudüs vardı.
Gazze’den esen rüzgâr aynı zamanda peygamber efendimizin kokusunun geldiği rüzgârın yani bâd-ı sabânın yol güzergâhındadır. Hani büyük şair Fuzûlî kendini anlatırken “Ben Kerbela toprağındanım” demişti. Çünkü Kerbela toprağına peygamber torunlarının mübarek kanı akmıştır. Gazze toprağı, Filistin toprağı resul-i zî-şanın bütün öğretilerini taşıyor yüreğinde. Şehadeti, gazayı, ilmi, muhabbeti ve Allah yolunda ölmeyi hatta dirilmeyi çok iyi biliyorlar onlar. Öte dünyayı, maverayı çoğumuzdan yok yok hepimizden daha iyi biliyorlar onlar. İmam Şafi’nin memleketinden yani Gazze’den kötü, kötülük çıkmaz. Ancak âlim ve âlimler çıkar. Bu ruhla, bu peygamber öğretisiyle büyüyen insanlar topraklarını nasıl ve neden satsınlar ki. Ama gerçek olan bir şey var. Bütün Müslümanlar Gazze’yi, Filistin’i bir yok uğruna, korkaklık adına, basit menfaatler uğruna sattılar. Kuyular kuyular kuyular kazıyor bu Müslümanlar. Hem de kör kuyuları nasıl da kazıyorlar.
Müslümanlar arasında kimisi dünyayı kurtarma peşinde, kimisi yarını. Aslında yarını da dünyayı da öte hayatı da kurtaracak bir öğreti var. Geçtiğimiz günlerde Urfa’da sivil toplum kuruluşları ve il milli eğitim müdürlüğü Kudüs-Gazze konulu yarışma töreni için Ramazan Kayan hocayı davet etmişti. Program öncesinde il milli eğitim müdürü Asım Sultanoğlu, Ramazan Kayan Hoca’ya yeni eğitim müfredatını anlatmıştı. Ramazan Kayan Hoca da gittiği her yere “Eğitimde Gazze Modeli” önerisinde bulunuyor. Aslında bu Gazze’de Eğitim modeli Gazze’den esen rüzgârın tâ kendisiydi. Taze kan getirdi insanlığa Gazze’den esen rüzgâr. Bu yüzden yazıma başlarken sabah rüzgârına yani bâd-ı sabâya Gazze’den esen rüzgâr dedim. Bu vurguyu Ramazan Kayan hocamız yapmıştı. Biz de dile getirmekle, anlatmakla mesulüz, mükellefiz. Gazze’den esen rüzgârı takip edeceğiz diyordu Ramazan Kayan Hoca. Bu rüzgâr sadece iki milyar Müslümanı değil sekiz milyar insanlığı etkiledi. Gazze’de yapılan soykırımla insanlık uyandı.
Ramazan Kayan Hoca ısrarla altını çiziyor. “Bizim eğitim modelimiz Gazze eğitim modelini araştırabilir mi.” Dokuz aydır direniş devam ediyor. Bunu hangi öğreti ve eğitimle başardılar. Bunu modern eğitim, post-modern eğitim havsalası almıyor. Kavrama derecesinden yoksun modern eğitim. Bu yüzden dünyada insanlar birer birer değil kafileler halinde Müslüman oluyor. Ama hangi Müslüman? Allah’ın öğretisini, insanın yeryüzündeki vazifesini bilen, kavrayan bir Müslüman olarak karşımıza çıkıyor. Hani derler ya dünya bir mescid idi. Biz ise otel yaptık. Bugünkü konformist Müslümanların otelinden çok uzakta yeni Müslümanların öğretisi.
Eski Müslümanlar batı meraklısı, batı özentisi içinde iken yeni Müslümanlar hikmetin ve bilginin doğuda olduğuna inanıyor. İslam’ın estetik bir din olduğunu başta Avrupa ülkeleri inanmış durumda. Hollanda, Danimarka, Belçika bu serüvenin başını çekiyor. Bu bir teori değil. Konferansını dinlediğim Ramazan Kayan hocanın bir hatırası bunu teze dönüştürdü. Kayan Hoca yakın zamanda bir cami açılışı için gittiği Danimarka’da “Gazze ile dirilmek” konferansını veriyor. Farklı ülkelerden yoğun bir ilgi var. Sunum, slayt üzerinden anında Danca’ya tercüme ediliyordu. Fakat oradakilerin çoğu Ramazan Kayan Hoca’ya bakmıyor sunumun yapıldığı yere bakıyordu. Hocamız bu durumu önce yadırgasa da kısa süre sonra fark ediyor. Salonda Gazze’den esen rüzgârdan sonra Müslüman olan Danimarkalılar da varmış.
Kayan Hocanın anlattığı en ilginç hatıra da Avrupa’da İslam’dan uzaklaşan bir Filistinli Valid ile komşusu Jonathan’ın ondan İslam’ı öğrenmesi idi. Ve mutlu son… Filistinli Valid’in tekrar İslam’la şereflenmesini belki başka yazımızda anlatırız. Gazze’den esen rüzgârı unutmadan.