Gazze'de esmerlerle birlikte insanlık da ölüyor
Batının ikiyüzlülüğünü, çifte standardını görmek için öyle çok eskilere gitmeye gerek yok. Daha dünün Rus-Ukrayna Savaşında sehven kamuoyu önüne dökülen dil bile Batının gerçek yüzünü göstermesi açısından yeterli. Neler mi olmuştu, birkaç örnekle hatırlayalım...
Daha savaşın ilk günlerinde CBS NEWS muhabiri Charlie D'Agata’nın canlı yayındaki: "Burası on yıllardır kaosla yaşayan Irak veya Afganistan değil. Burası böyle şeyleri görmeyi hiç ummadığınız medeni Avrupalılara has bir kent!" ifadelerine hepimiz tanıklık ettik.
Muhabir, ifadelerine gelen tepkiler üzerine yanlış kelimeler kullandığını söyleyerek geri adım atmaya çalışmıştı ama bilinçaltı kodunu kamuoyu önünde çoktan deşifre etmişti.
Batı medyasında savaşa yönelik tepkiler çığ gibi büyürken ırkçı söylemler üzerinden kullanılan dil de kendisini göstermeye devam etmişti!
Ukrayna'nın eski başsavcı yardımcısı David Sakvarelidze canlı yayında: "Benim için bu yaşananlar çok duygusal, çünkü mavi gözlü ve sarı saçlı Avrupalıların öldürüldüğünü görüyorum!" demişti.
İşte Batılının kendi ve ötekine ilişkin bakış açısını en net bir şekilde yansıtan ifade de bu olmuştu. Biz ve diğerleri şablonu içerisine oturtulan dünyalıların resmi, esmerlik ve sarışınlık üzerinden cisimleşmişti.
Barışı, refahı, insan haklarını, özgürlüğü hatta yaşam hakkını sarı saçlı ve mavi gözlü Avrupalılara hak ve değer gören zihniyet, savaşın heyecanıyla kontrol dışı kalmış ve dışarıya taşmıştı.
Irkçı söylemler bunlarla sınırlı kalmamış, Fransız kanalı BFM TV'de konuşan başka bir yorumcu: "Putin'in desteklediği Suriye rejiminin bombalarından kaçan Suriyelilerden bahsetmiyoruz; Avrupalıların, bizimkine benzeyen arabalarla kendilerini kurtarmak için ayrılmalarından bahsediyoruz!" diyebilmişti.
İngiltere ITV News muhabiri Lucy Watson da bir tren istasyonundan yaptığı yayında: "Ukraynalıların başlarına düşünülemez bir şey geldi. Burası gelişmekte olan bir üçüncü dünya ülkesi değil, burası Avrupa." ifadelerini kullanmıştı.
Barış çağrılarının böylesi ırkçı bir dil ile yapılması dünya kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanınca Batı medyası daha kontrollü argümanlarla yola devam etti. Bununla birlikte Batının, biz ve öteki yani sarı saçlılar ve diğerleri arasındaki ayrılıkçı zihniyeti bir kez daha tescil edilmiş olmuştu…
Batının ırkçı söylemleri kontrol altına alınmış görünse de bakışlarımızı Gazze’deki insanlık suçuna yönelttiğimizde söylemin, eylemle yer değiştirmiş olduğunu görüyoruz. Batılı erk, tüm dünyanın gözleri önünde hatta canlı yayınlarla sürdürülen soykırım üzerine sessizliğini koruyor.
Diri diri yakılarak, ezilerek öldüren on beş bin çocuktan, kundaktaki bebekten bahsedilen bir dünyada hangi zihniyet bunu masum ve doğru gösterebilir?
Kadınlar, gençler, beli bükülmüş ihtiyarlar sığındıkları çadırlarda, hastanelerde bile acımasızca soykırıma uğrarken dünya medyasının sessizliğini nasıl açıklayacağız?
Sarı saçlı ve mavi gözlü doğmamış olmak hangi zihniyete göre yaşam hakkını gasp edebilir?
Sosyal medya kan, vahşet, parçalanmış, yakılmış bedenleri an be an suratımıza çarparken Batı medyası ve erki, klasik kınama mesajlarının arkasına sığınmayı dahi gereksiz buluyor!
Sadece Batı medyası mı? Bizdeki “Batısevici Muhibleri Derneği Gönüllü ve Koşulsuz Üyeleri” de aynı istikrarla soykırıma ilişkin ne kalem oynatmakta ne de Ukrayna Savaşında olduğu gibi kadın ve çocukların fotoğraflarını paylaşarak katliama tepki göstermekte.
Gerici atfedilmek, radikal olarak yaftalanmak, taraf görülmek vs vs nedenlerle katliamı, bebek cinayetlerini görmezden gelip pembe hayatlarında yaşamaya devam ediyorlar.
Bununla birlikte Batı medyasının görmezden geldiği insanlık suçuna Batılı vicdanlar çoktan gözleri açtı! Gün geçmiyor ki Avrupa’daki bir ülkede soykırım, katlima için bir eylem, etkinlik, farkındalık haberi önümüze düşmesin!
Batının sarı saçlı, mavi gözlü ve aydınlık kalpli insanları dünyanın gözü, kalbi, vicdanı olarak büyük bir yol açtılar ve cesurca ilerliyorlar. Güneşi görmeye başladık, Batı’dan parıldayarak doğdu ve büyümeye devam ediyor!
x.com/sabihadogann