Gazze, Srebrenitsa gibi...
Siyonist
İsrail, önce 1967’de Batı Şeria’yı, sonra Golan’ı işgal etti, şimdi de Gazze’yi
işgal etmek için kirli operasyonlarını devreye soktu.
7
Ekim’de Filistinli mücahitlerin siyonist zulmüne karşı isyan ateşi yakmasıyla,
İsrail zalimliğini ispatlamak, Gazze’yi yemek için eşi benzeri görülmemiş kirli
bir savaşa girişti.
Tıpkı
kurtla kuzu hikâyesinde olduğu gibi...
Hikâye
neydi?..
Kurt,
ırmağın aşağısında su içen besili kuzuya seslenerek, “Suyu bulandırıyorsun, böyle giderse seni yiyeceğim” diye öfkeyle
bağırır. Bunun üzerine kuzu tedirgin bir ses tonuyla, “Fakat nasıl olur, ben senden daha aşağıdayım. Asıl suyu bulandıran
sensin. Senin bulandırdığın su bana doğru akıyor” diye cevap verir. Kurt hiç
umursamaz kuzunun söylediklerini, “Olsun,
karnım acıktı, seni yemeye karar verdim. Bir bahanem olsun” der ve kuzuyu
oracıkta yer.
Siyonist
İsrail tıpkı bu hikâyede olduğu gibi Filistin’i parça parça yiyor.
DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA
HAPİSHANESİ
İlk
kıblemiz...
Nebilerin
yurdu...
Şeriatların
feneri...
Mazlumların
sığındığı selâm ve iffet şehri...
Peygamberler
beldesi…
Hz.
Ömer’in emannâmesiyle herkesin emniyete kavuştuğu adalet yurdu…
Şarkın
en sevgili sultanı Selahaddin’nin uğruna ölmeyi göze aldığı aşkı...
Harîm-i
ismetimiz; dârüsselam Kudüs’ün çevresini işgal ede ede, sıra bu bölgeden sürülen
mustazafların sığındığı Gazze’ye geldi.
Burası
Mescid-i Aksa’nın gölgesi...
Burası
Filistinlilerin son kalesi...
Burası
2 milyon 500 bin insanın ölümle burun buruna yaşadığı dünyanın en büyük açık
hava hapishanesi...
Tam
9 gündür terör devleti İsrail’in bombaladığı, dünyanın naklen yayınlarla pembe
dizi izler gibi izlediği Gazze’de kıyamet yaşanıyor.
Şehit
edilenlerin yüzde yüzü mustazaf...
Bu
bir asimetrik savaş...
Bu
bir insanlık suçu...
Bu
bir etnik temizlik...
Bu
bir soykırım...
TIPKI SREBRENİTSA KATLİAMI
GİBİ...
Katil
İsrail bunu tam 75 yıldır yapıyordu, fakat bu sefer durum her zamankinden daha
vahşice, daha barbarca...
Savunmasız
Gazze’nin üzerine 7 Ekim’den beri tam 7 bine yakın bomba yağdırıldı.
Zaten
dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olan Gazze havadan, karadan ve denizden
içinde kullanılması yasak olan fosfor bombalarının da bulunduğu tahrip gücü
yüksek mühimmatlarla âdeta hayalet şehre dönüştürdü.
Tam
bin 350 bina, 5 bin 540 ev içindekilerle birlikte katledildi. Katledilenlerin 33’ü
bebek, 751’i çocuk, 491’i kadın olmak üzere toplam 2 bin 275 sivil hunharca
paramparça edilerek hayattan kopartıldı. Yaralanan 9 bine yakın kişi ise
hastaneden, doktordan, ilaçtan yoksun bırakılarak ölüme terkedildi.
Yetmedi!..
Hayatta
kalma mücadelesi veren bu insanlar sudan, ekmekten, elektrikten, akaryakıttan,
internetten mahrum bırakılarak dünyayla bağlantısı, dahası tecrit edilerek
hayat damarları kesildi. Ölüm mukadder; fakat dünya öyle bir katliama, öyle bir
soykırıma şahitlik ediyor, öyle bir soykırıma seyirci kalıyor ki; tıpkı Srebrenitsa’da
gerçekleştirilen soykırım gibi.
Ne
olmuştu Srebrenitsa’da?!..
1991’de
Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilan etmesi, Yugoslovya
Federasyonu’nda çözülmenin başlangıcı oldu. Ama asıl problem Bosna-Hersek’in 3
Mart 1992’de bağımsızlığını ilan etmesiyle ortaya çıktı. Boşnakların bağımsız
bir devlet haline gelmesini istemeyen Sırplar Saraybosna’yı kuşatıp, şehri
bombardımana başladılar. Çatışmalar hızla bütün Bosna-Hersek’e yayıldı. 1995
yılının Temmuz’unda Avrupa’nın ortasında yaşanan katliam tüm insanlığı dehşete
düşürmeye yetti. Srebrenitsa’da Sırp paramileter güçler, batının gözetiminde 8
bin 372 Boşnak’ı birkaç gün içinde katlederek soykırım yapmıştı.
Bugün
de siyonistler aynı eylemi dünyanın gözünün içine baka baka Gazze’de
gerçekleştiriyor. Fosfor bombalarıyla vurulan, evleri başlarına yıkılan,
tehcire zorlanan, okul ve hastanelere sığınan yüz binlerce Filistinli,
İsrail’in kurduğu ölüm tuzaklarında can veriyor. Morglar doldu, bazı cesetler
yakınlarının teşhisi için bekletiliyor.
DURANI DA, GİDENİ DE
VURUYORLAR!..
İsrail,
tam 8 gündür kesintisiz olarak her türlü bombalama ve tecrit operasyonundan
sonra dün de 2 milyon 500 bin Filistinliye Gazze’yi terk etme ültimatom verdi; “ya gidersiniz, ya ölürsünüz.”
Cumartesi
günü Filistinlilere Gazze’yi terk etmeleri için verilen süre saat 16.00’da
dolmasının ardından, Gazze topçu atışlarıyla aralıksız bombalandı. Barbarlıkta
sınır tanımayan İsrail’in “evlerinizi
boşaltın” tehdidinin ardından Gazze’nin kuzeyini terk ederek güneye hareket
eden Filistinlilerin göç konvoyları eli kanlı katiller tarafından havadan
vuruldu. 70 kişinin hayatını kaybettiği olayda 200’den fazla kişi feci şekilde
yaralandı.
FİLİSTİNLİLER YENİ BİR “BÜYÜK
GÖÇ”E ZORLANIYOR
ABD’nin
dayatmaları sonucu Filistinlilerin tek çıkış kapısı olan Refah Kapısı’nı açan
Mısır’a Gazze’nin kuzeyinden 1 milyon 100 bin kişiyi bulan “büyük göç” başladı. (Daha önce
İsrail’in zulmü sonucu 2 milyon Filistinli Ürdün’e sığınmıştı, geri dönemedi.
Kamplarda, geçici pasaportla, çalışma, mülk edinme, sağlık ve eğitime erişimi
olmadan sefil bir şekilde yaşıyor. Hakezâ Lübnan’da yaşayan 400 Filistinlinin
durumu da Ürdün’dekilerden farksız. Bu sefer de Mısır’a sürülenler aynı kaderi
paylaşacak, Filistin’e bir daha dönemeyecek. Filistinli şair Mahmud Derviş’in
dediği gibi, “İnsanın ne değeri olabilir; evsiz barksız, yersiz yurtsuz,
bayraksız, ne değeri?..”)
2
milyon 500 bin Filistinliye “Sina’ya
gidin” diyen İsrail, 300 bin kişilik ordu, yüzlerce tank ve uçak ile
Gazze’yi işgal etmeye hazırlanıyor. Sınıra asker ve mühimmat yığınağı yapan
İsrail’in kara operasyonu ile Gazze’ye çökmesi an meselesi. Birileri İsrail’i
durdurmazsa Filistinlilerin son kalesi Gazze de böylece düşecek.
ALAN BOŞALTMA/AÇMA
HAREKÂTI...
Alan
boşaltmak/açmak için bölge ülkelerini sistematik olarak savaştıran ve özellikle
de mezhep kavgaları ve fitne üzerinden birbirine kındıran siyonist İsrail’in
hâmisi “küresel emperyalistler”, İran-Irak
Savaşı’yla, Irak’ın Kuveyt’i ilhakıyla, ABD’nin Irak ve Afganistan’ı işgaliyle ve
Arap Baharı’yla Ortadoğu’yu hallaç pamuğu gibi atıp, yumuşak lokma hâline
getirdi.
Yangın
yerine dönen bölgelerden, özellikle de Suriye’den “büyük göç”e tabi tutulanlar Türkiye’nin üzerine sürüldü. Bu her ne
kadar özelde “ensar-muhacir” algısı
üzerinden okunsa da Türkiye’ye açılmış kirli bir savaştı. Alan boşaltma / açma
operasyonları ile 6 milyona yakın mültecinin yurt tuttuğu Türkiye, bölgenin sığınmacı
kampına dönüştürüldü.
Afganistan’ı,
Afrika’yı, Irak’ı, Suriye’yi işgal eden sömürgecilerin petrolü, doğalgazı, kana
bulanmış trilyon dolarları; Türkiye’nin ise bir türlü durdurulamayan ve
çıldırmış sel gibi akan mültecileri oldu.
İç
savaş ve oluşturulan kaoslarla göçe tabi tutarak alan boşaltan /açan
emperyalistler, siyonistlerin doktrininde yer alan “Arz-ı Mev’ûd” planı kapsamında “Büyük İsrail” için Nil’den Fırat’a uzanan bölge için adım adım
zemin hazırlanıyor.
TERÖRİSTLERİN HÂMİSİ ABD HER
YOLU DENİYOR...
Türkiye’nin
bekasını tehdit eden unsurlar için sınır ötesinde Kuzey Irak ve Suriye’ye
gerçekleştirdiği operasyonlar teröristlerden daha çok hâmileri ABD’nin canını
yakıyor!.. Türkiye, Irak ve Suriye’ye üst kurma bahanesiyle çökerek buradaki
terörist unsurları silah ve mühimmata boğan emperyalist ABD ile güven değil,
açık açık güvenlik problemi yaşıyor.
Türkiye’ye
direkt savaş açamayan emperyalistler, “vekalet
savaşları”yla kültürel, ekonomik, demografik oluşumları devreye sokarak
toplumu “yumuşak lokma” hâline
getirmek için her yolu deniyor. Bir taraftan çevremizde fitne kazanı
kaynatılırken, diğer taraftan dünyayı ateşe ve kana boğanların uzantıları “5. Kol Faaliyetleri”yle Türkiye’ye diz
çöktürmek için bütün imkân ve kabiliyetlerini seferber ediyor.
İnsanlık
tarihi boyunca hayırda yarışanlarla şerri yaymaya çalışanların kavgası bugün de
sürüyor.
Bölgede
artık hiçbir ülke emniyette değil.
Melhame-i
Kübrâ...
***
HAMASET DEĞİL, EYLEM
ZAMANI!..
Prof.
Dr. İsmet Emre hoca çok mânîdar bir paylaşımda bulundu.
“Bütün
sorun gramer bilmemeye dairdir. Kendisini ısırmaya gelen yılana şarkı söyleyen
kuş sadece onun zehirli dili ile karşılaşır. Elinde silah olan askere küfür
eden çocuğa asker tebessüm eder. Etrafını kurtların sardığı insan ‘bana zarar
vermeyin’ dediğinde kurt dişlerini daha keskin gösterir. Filistinlileri öldüren
İsrail devletini kınadığınızda size sadece tebessüm eder. Kuşun uçması, çocuğun
saklanması, insanın kurda kapan kurması gerekir. İsrail aleyhine en üst
perdeden verilen kınama mesajlarının yılana şarkı söylemekten, fırtınaya
küfretmekten, kurda cümle kurmaktan farkı yoktur. Kötülüğü yok etme gücünüz
yoksa konuşmayın.”
İçinde
bulunduğumuz tehlikeyi bertaraf etmek hamasetle olmaz. Bilmek ve akletmek
icabeder. Yılanın fıtratında zehirlemek, kurdun fıtratında saldırmak, zalimin
fıtratında ise zulmetmek vardır. Şarkı, eman, gülümseme betimlemesi hamasettir.
İslâm dünyası zalimin karşısında hamasetle problem çözmeye çalışıyor. Ve
asırlardır zalimlerin postalı altında eman dileniyor.
Kuş
uçmadıkça, çocuk saklanmadıkça, kurda kapan kurulmadıkça daha çok can yanacak, daha
çok kan ve gözyaşı dökülecek, daha çok namus kirlenecek, daha çok feryatlar
yükselecek, daha çok mustazaf yurdundan sürülecek, daha çok...
***
EYLEMLER ÇIĞI GİBİ...
Türkiye,
malum Filistin halkına destek için tek yürek oldu, meydanlara döküldü. Yurt genelinde
düzenlenen protestolarla dünyanın gözü önünde soykırım gerçekleştiren İsrail’e
lanet yağdı.
Furkan
Vakfı zulmü Saraçhane’de telin ederken, Millî İrade Platformu öncülüğünde
toplanan on binder Beyazıt’tan Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi’ne yürüdü. Konya’da
ise Yeniden Refah Partisi ve STK’lar Filistin’e destek mitingi yaptı. Pazar
günü sabah namazından sonra ise İstanbul Fatih Camii ve Ankara Hacı Bayram-ı
Veli Camii’nde buluşan binlerce Müslüman “Filistin’e
destek, siyonizme lânet” haykırışıyla kıyama durdu.
Haçlı
ruhuyla hareket eden Batı dünyası Gazze’de yaşanan zulmü perdelerken, ABD ve
İngilizler uçak gemileriyle İsrail’e tam destek veriyor. Bunca mezalim ve
katliama rağmen Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı’ından tık yok!..
Böyle
giderse, Ortadoğu’nun haritasını değiştirmek için bütün kozlarını ortaya koyan
İsrail Başbakanı katil Binyamin Netanyahu, “küfür millet”den aldığı “muazzam
destek”le aşama aşama öldürmeye devam edecek!.. Tetikten çekilmeyen eller,
adres sormayan bombalar, vızır vızır uçuşan kurşunlar masumları ve mazlumları
soyunu kurutacak!..