Gazze rüzgarı
“Rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik” (Hicr, 22)
Kuşkusuz bulutları, yağmurları, rüzgârları
oluşturan ve sevk ettiren Allah’tır. Yine Allah’ın iradesi ile rüzgârların
aşılayıcı özelliğinin olduğunu öğreniyoruz…
Kimi zaman bereket, bazen de
felaketlerin habercisi olan rüzgârlar…
Rüzgâr
derken sadece alçak basınçla yüksek basınç bölgeleri arasında yer değiştiren
hava akımını kast etmiyorum… Yine rüzgâr enerjisi, rüzgâr tribünleri, yelkenli
gemileri, yel değirmenleri yazımın konusu değil…
Fırtına, kasırga, tipi, ayaz
gibi farklı rüzgâr yansımalarından da bahsetmeyeceğim… Sadece şu kadarını hemen
belirtmek isterim; kimi kavimlerin helakı rüzgârla gerçekleşmiştir…
Bugün
farklı bir rüzgârdan bahsetmek istiyorum…
Gazze Rüzgârı…
Adalet,
ahlak, aksiyon, azim, aşk, aşkınlık, adanmışlık, arınmışlık içeren bir rüzgâr…
İyilik,
ihsan, ihlas, ittika, insanlık yüklü bir rüzgârdan söz ediyorum…
Kardeşlik,
özgürlük, onur ve direniş rüzgârı…
El-Aksa
aşısı içeren bir rüzgâr…
Ruhlara
ferahlık, ezilenlere umut ve ufuk açıcı bir rüzgâr…
Gazze rüzgârı bozulmamış
fıtratları, körelmemiş vicdanları, kirlenmemiş kalpleri aşılıyor…
Evrensel kardeşlik rüzgârı,
küresel direniş rüzgârı, global özgürlük rüzgârı yedi kıta, dört iklimi etkiledi…
Düne kadar kılını kıpırdatmayan,
istifini bozmayanlar bile kendilerini eylemlerin ortasında buldular…
Tüm dünyada Gazze rüzgârının
girmediği ev kalmadı sanki…
Gazze öyle bir rüzgâr estirdi ki,
yeryüzünde Filistin bayrağının dalgalanmadığı bir coğrafya kalmadı diyebilirim…
Nehirden denize bu rüzgâr tüm
hızı ile esmeye devam ediyor…
Bu rüzgâr insanlık için furkan,
İsrail için tufan oldu…
Öyle güçlü bir rüzgâr ki, Demir
Kubbeleri aştı, gök kubbe Siyonistlere dar geldi…
Ruhunu bu rüzgârdan alan dünya
halkaları alanları doldurdu…
Üzerimize sinmiş olan atalet, rehavet,
gaflet, kasvet, zillet ve sefaleti çekip alan bir rüzgârı teneffüs ediyoruz elhamdülillah…
Diriliş, direniş, silkiniş,
uyanış vesilesi olan bir rüzgâr nasip oldu…
Şifa yüklü bir rüzgâr… Gazze’de Şifa
hastanesi yerle bir edilse de, Gazze insanlığa inşirah ve ilaç olmaya devam
ediyor…
Yaşam destek üniteleri, oksijen
tüpleri vs. hepsi bir kenarda kalsın… Gazze bize nefes oldu… Soluklandık…
Sadece kapı ve pencerelerimizi bu
rüzgâra açık tutmamız yetmez… Sinemizi,
kalbimizin tüm kapakçıklarını bu rüzgârla beslememiz gerekiyor…
Çünkü Gazze rüzgârının kaynağı
Hira’dır… Zeytin Dağı’dır… Tur-i Sina’dır… Cudi’dir…
Gazze rüzgârı ile birlikte
liberal, seküler, popüler, rasyonel, nasyonal tüm rüzgârlar miadını doldurdu…
Artık yok hükmünde…
Bize gelince bu saatten sonra
daha fazla rüzgârdan bahsetmemiz gerekmiyor, esmemiz gerekiyor…
Yağmuru anlatmamız yetmiyor,
yağmamız icap ediyor… Soğuktan şikayetlenme hakkımız yok, üşüyen yürekleri
ısıtmamız aciliyet arz ediyor…
Karanlıklara küfrederek vakit
kaybetmemiz bize yakışmıyor, cehaletin karanlığını delip yeryüzünü
aydınlatmamız bekleniyor…
Siyonizmi lanetlemekle kalmayıp
kıyamet savaşında yerimizi almamız icap ediyor…
Konuşmalarımıza ara verip emin
adımlarla hedefe koşmamız lazım…
Ve unutmayalım ki, rotası belli
olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez…
Bugün rüzgâr bizden yana,
yelkenlerimizi şişirmemiz gerekiyor… Dahası bizim de bir rüzgâr estirmemiz
elzem…
Allah korusun rüzgârlarımız
giderse, biz de biteriz…