Gazze düşerse İstanbul düşer
İslam dünyası 75 yıldır harimi ismeti olan Kudüs’ün
esaretinin utancını yaşıyor. 2 milyar Müslümanın, haçlıların kayıtsız şartsız
desteğini alan 15 milyon Yahudi karşısında aciz kalmasının utancını sivil
toplum örgütlerinin gıyabi cenaze namazlarıyla, cılız gösterilerle, hamaset
söylemleriyle örtmeye çalışıyoruz. Gazze uçaklarla yok edilirken yıllardır
geliştirmediğimiz hava savunma sistemlerini Gazze’ye gönderememenin utancı
yerine birbirimizi suçlayarak olayları geçiştirmeye çalışıyoruz. Haçlı
Siyonistler ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya’nın işgal rejimine kayıtsız
şartsız destek olurken, bizim manda kafalıların Araplar bizi arkadan vurdu,
Hamas da Aksa Tufanı’nı yapmasa idi gibi söylemlerle milleti, ümmeti bölmenin
utancı. Unutmayın birlikte rahmet, ayrılıkta gazap vardır. İslam ümmeti olarak
ayrılığın gazabını hak ediyoruz.
Gazze düşerse İstanbul düşer düsturunu çok iyi bilen ecdat
Çanakkale’nin gazi tümenlerinden 16. Tümen’in 125. Alayı’nı zaferinin ardından
Gazze’ye gönderdi. Gazze’de savaşan Çanakkale komutanlarını hepiniz
biliyorsunuzdur. Osmanlının ekmeği ile semirdiği halde arkadan vuran Yahudi
Tugayı öncülüğündeki İngilizlerin iki taarruzunu bertaraf eden Osmanlı
kuvvetleri, komutanların fikir ayrılıkları yüzünden üçüncü saldırıda Gazze
cephesinin yarılmasına mani olamadılar. Yahudiler tıpkı Ruslarla ve
Fransızlarla işbirliği yaparak ihanet eden Ermeniler gibi Osmanlıyı arkadan
vurdu. Konuşulan ne Araplar vurdu. Osmanlı karşısındaki Yahudilerin sayısı
Arapların en az 100 katı idi ama Yahudiye hoşgörü, Müslümana buğuz. Gazze’nin
düşmesi ile savaş aleyhimize döndü, 3 yıl sonra da Payitaht İstanbul İngilizler
tarafından işgal edildi.
Yahudi tugayının hizmetlerini ödülsüz bırakmak istemeyen
İngiliz manda yönetimi önce Siyonist terör örgütlerini çekirdek yapısı
etrafında İsrail devletinin teşkilatlarını
oluşturarak 1948’de Yahudi devletini ilan ettiler. 1945’de Azeri
kardeşlerimizi Boraltan köprüsünde Ruslara teslim eden İnönü kafası İşgal
devletini ilk tanıyan ülke olma utancını bizlere yaşattı. Kıbrıs’ı Türk yurdu
olmaktan çıkarmak için İngiliz mandacıların adaya ne kadar Rum taşıdığını
bilmeden Kıbrıs sorununu çözülemeyeceği gibi, İsrail’in 75 yıldır Filistin
topraklarına BM kararlarına rağmen dünyanın dört bir yanından taşıdığı Yahudi
işgalcileri sorunu çözülmeden, bölge rahat edemez.
İsrail işgal politikalarını teolojik efsanelerle
meşrulaştırdı bugüne kadar. Kayıp 10 kabile efsaneleri ile Habeşistan’da Falaşaların
Yahudi olduğunu iddia eden İsrail, yine aynı efsane ile de Barzaniler üzerinden
Türkiye, İran, Irak ve Suriye
topraklarını da arzı mevud işgaline hazır hale getirmek için planlarını
kesintisiz uyguluyor. Barzani’nin gayrımeşru referandumunda 300 bin yahudiyi
Irak’ın Kuzeyine taşıyarak oy kullandıttıran siponist akıl, Suriye’de PKK-DSG
üzerinden emellerini kamufle ediyor. İsrail’in askere çağırdığı 300 bin yedek
ile Irak referandumuna gönderdiği 300 bin kişi arasında bir bağlantı
kurabiliyor musunuz?
BDP’nin sembolünün gargat ağacı olması, BDP’nin devamı olan
HDP’nin sembolünün de bu ağaçtan esinlenmesi, hatta hatta Yeşil Sol Parti ve
devamı olarak kurulan HEDEP’in sembollerinin de gargat ağacı versiyonları
olmasını kimse tesadüfle izah edemez. Bu öyle bir melanet senaryo ki,
Tifrit’teki Türkleri PKK’nın saflarına katmak için, hatta hatta Hazar
Türklerini kendi emelleri için kullanmak için, milleti ve ümmeti parça parça
bölmek için yine bu kayıp 10 kabile efsanesi sahneleniyor.
Aksa Tufanı operasyonunun başlamasıyla birlikte, siyonizmin kuklaları tarafından Hamas’ı terör örgütü DEAŞ ile özdeşleştirme girişimleriyle karşı karşıya kaldık. İsrail merkezli haber kanalı i24NEWS muhabiri Nicole Zedek’in ortaya attığı 40 çocuğun kafası kesildi yalanını siyonizmin en büyük kuklası, gölgesi ile tokalaşan bunak Biden tekrarlayarak dünya kamuoyuna mal etti. İsrail abluka altındaki Gazze Şeridi’ne 11 gün süren hava, kara ve denizden saldırılarında 724’ü çocuk, 458’i kadın toplam 2 bin 670 Filistinli vakum bombası, fosfor bombası gibi yasaklı mühimmatla katlederken, 10 bin kişi yaralandı. En az 75 bin kişi yerinden oldu.
Gazze’yi önce ikiye bölme sonra da
Filistinlileri Sina Çölüne göndermek için cami, hastane, okul, konut demeden vakum
bombalarıyla yok ettikten, ABD uçak gemileri Akdeniz’e ulaştıktan sonra Beyaz
Saray, öldürülen çocuklarla ilgili ellerinde bir kanıt olmadığını açıkladı. Tıpkı
Irak’ı yerle bir ettikten sonra Saddam’ın kimyasal silahlarını bulamadıkları
gibi. Tıpkı 11 Eylül saldırılarına tek bir Afganistanlının katılmadığı gibi.
Gazze’nin birkaç kilometre dışında Reim Kitbuz’da
düzenlenen, Süpernova Sukbot buluşması sizce masum bir müzik festivali miydi.
Yoksa Yom Kipur savaşının yıl dönümünde. Gazzelilere sizi bu topraklardan da
atacağız meydan okuması mı? Gazze’nin etrafındaki kasabalarda oturanların
tamamının İsrail’in özel olarak yetiştirdiği ve yerleştirdiği istihbarat
elemanları olduğu gibi bu festivale katılan 4 bin kişinin tamamı da Siyonist
organizasyonların buraya (Yom Kipur’u kutlamak)
Filistinlileri tahrik etmek için getirdikleri çapulcular.
Siyonist akıl Gazze’yi yok etmek isterken, Gazze açıklarında
Levant havzasında bulunan enerji kaynaklarından Filistinlilerin pay almasını
önlemek istiyor. Hamas bahanesi ile Gazze açıklarındaki enerji yataklarına el
koyacak olan emperyalist yamyamlar, Hizbullah bahanesi ile de Lübnan’ın enerjilerini
çalacaklar. ABD ve İngiliz gemilerinin Akdeniz’e gelme sebebi de büyük oyunun
bir parçası. Türkiye ne yapabilir diye sorarsanız. İlk önce işe terör örgütünü
Suriye’den silecek operasyonu durdurmayarak başlayabilir. En son İsrail’in kara
operasyonunu Müslümanların gayretleri değil Telaviv’i sel basması durdurdu.
Siyonist zulmü hamaset değil bir söz, bir tükürük, bir
yumruk, bir taş, bir kurşun durdurabilir. Namluyu algı operasyonlarıyla
birbirimize değil, zalimlere, katillere, emperyalistlere çevirdiğimiz an
kurtuluruz. Vesselam……