Dolar (USD)
35.31
Euro (EUR)
36.42
Gram Altın
2998.46
BIST 100
9925.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Aralık 2024

​Gazze 'Barışı'na doğru

Geçtiğimiz hafta Ortadoğu’da Gazze ‘barışı’ adına önemli görüşmelere tanıklık edildi. 18 Aralık Çarşamba günü, CIA Direktörü William Burns, Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman es-Sani ile Doha’da bir araya geldi. Bu görüşmenin odağında, uzun süredir devam eden İsrail-Hamas çatışmasını sona erdirecek bir “Gazze Barışı” anlaşması yer alıyordu. Aynı gün, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Kudüs’te ABD’nin yeni başkanı seçilen Donald Trump’ın rehine işleri temsilcisi Adam Boehler ile bir toplantı gerçekleştirdi. Bohler daha sonra Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’ye gitti. Görüşmeler hâlâ sürüyor ve henüz resmi bir açıklama bulunmuyor. Ancak müzakerelere yakın kaynaklar, önümüzdeki günlerde bir ateşkes anlaşmasının imzalanabileceğini ifade ediyor. İsrail Savunma Bakanı Israel Katz da bu süreci destekleyen açıklamalarda bulundu ve İsrail’in “ateşkes anlaşmasına hiç olmadığı kadar yakın” olduğunu belirtti.

BİDEN'IN BARIŞ PLANINA DAYANIYOR

Görüşmelerden sızan bilgilere göre, anlaşmanın temel hatları ABD Başkanı Joe Biden’ın Mayıs 2024’te sunduğu barış planına dayanıyor ancak genel olarak bu planda ne kadar değişiklik yapıldığı bilinmiyor. Biden’ın planı, çatışmaların hemen sona erdirilmesini ve bölgedeki insani krizin hafifletilmesini hedefleyen bir dizi öneriyi içeriyordu. Anlaşmanın ilk adımı olarak, 6 hafta sürecek bir geçici ateşkes uygulanması planlanmıştı. Ateşkes süresince, Hamas’ın elinde tuttuğu yaklaşık 100 rehineden bazılarını serbest bırakması ve karşılığında İsrail’in Filistinli mahkumları bırakması öngörülüyordu. Gazze’nin yeniden inşası da anlaşmanın önemli bir parçasını oluşturmaktaydı. Uluslararası destekle yürütülmesi önerilen bu süreçte, Gazze’ye yönelik insani yardımın artırılması ve altyapının yeniden inşası planlanmıştı. Ayrıca, gelecekte kalıcı bir barışa zemin hazırlayacak daha kapsamlı müzakerelerin başlatılması hedefleniyordu.

KUSHNER’İN “KARANLIK” PLANI

Barış müzakerelerinde sıkça karşılaştırma konusu olan Jared Kushner’in 2020 yılında hazırladığı “Barıştan Refaha” planı ise, Filistin topraklarının askerden arındırılmasını ve İsrail’in Yahudi devleti olarak tanınmasını öngörüyordu. Plan, aynı zamanda Batı Şeria’nın yüzde 30’unun İsrail tarafından ilhak edilmesi ve Ürdün Vadisi gibi stratejik bölgelerin İsrail kontrolüne geçmesi gibi tartışmalı maddeler içeriyordu. Bu ağır koşullar nedeniyle plan, Filistin liderliği tarafından reddedilmişti. Bugün Kahire’de devam eden müzakereler, 30 Kasım’da başladı. 2 Aralık’ta Trump, Hamas’ın elindeki rehineleri serbest bırakmaması halinde Ortadoğu’yu cehenneme çevireceği tehdidinde bulundu.

HAMAS ESİRLERİN LİSTESİNİ PAYLAŞTI

Biden’in planından farklı olarak geçici ateşkes süresinin 60 güne çıkarılması ve bu geçici süreçte Hamas’ın rehineleri serbest bırakması öngörülüyor. Geçtiğimiz haftalarda Hamas, İsrail’e aralarında ABD vatandaşlarının da bulunduğu ve önerilen anlaşma uyarınca serbest bırakacağı esirlerin bir listesini verdi. Görüşmelerin en kritik maddelerinden birini, İsrail’in Gazze’deki iki stratejik bölgede asker bulundurması talebi oluşturduğu konuşuluyor. Netzarim Koridoru ve Philadelphi Koridoru olarak bilinen bu bölgeler, Gazze’nin kuzey ve güneyini ayıran ve Mısır sınırı boyunca uzanan önemli noktalar. Hamas, daha önce İsrail askerlerinin Gazze’den tamamen çekilmesini talep etmişti. Ancak kaynaklar, Hamas’ın, İsrail’in nihayetinde tamamen çekileceğinin garantisinin verilmesi durumunda, İsrail’in Gazze’deki ‘geçici varlığını’ tolere edebileceği belirtiyor.

ABBAS’IN DİRENİŞ KARŞITI KONUMU

Bu görüşmeler sürerken, Batı Şeria’daki Filistin otoritesinin güvenlik güçleri de El Kassam ve Kudüs Tugaylarına saldırarak bölgede bu gruplara geçit vermeyeceklerinin altını çiziyor. Batı Şeria yönetiminin direnişçilere yönelik saldırılarını yoğunlaştırması, şüphesiz direnişe fırsat vermeyen bir Filistin devletinin İsrail tarafından kabulünü kolaylaştıracaktır. Görüşmelerden sızan taviz haberleri ve Batı Şeria’da yaşanan gelişmeler, Kahire’deki görüşmelerin ana ekseninin Biden Barışı’ndan ziyade özellikle Trump’ın tehdidinden sonra damadı Kushner’in 2020’de Trump’ın ilk döneminde önerdiği anlaşmaya daha fazla yaklaşmış olabileceğini düşündürüyor. Neticede, Kushner’in Gazze barış planı da ikili devlet çözümünü kabul ediyordu. En büyük şartlarından biri de Batı Şeria’da silahlı direnişe geçit verilmemesi gerektiği, Batı Şeria’nın terörden tamamen temizlenmesiydi. Bu anlamda Filistin yönetiminin görüşmeler sırasında İzettin Kassam ve Kudüs tugaylarına yönelik operasyonları, Kushner’in önerdiği koşullarla bir Filistin Devleti’nin kurulup, ABD ile İsrail tarafından tanınmasını kolaylaştırabileceği izlenimini bırakıyor.

FİLİSTİNİ HİÇE SAYDILAR

Kushner planı, Filistinlilerin Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bir Filistin Devleti isteğini görmezden gelmemekle birlikte, Doğu Kudüs’ün en dış bölgesi olarak nitelenen Abu Dis’in başkent olmasını öneriyordu. Bu, pratikte Filistin Devleti’nin başkentinin Batı Şeria’daki küçük bir köy olması anlamına geliyordu ve Filistinlilerce bir şaka olarak bile dikkate alınmadı.

BÖLGEDE SİYASİ DENGELER DEĞİŞECEK

Son dönemdeki gelişmeler, Filistin tarafını bu konuda da tavizkâr davranmaya mahkûm mu edecek yoksa bölgede 50 yıl sonra Toprak kazanan İsrail, bu kazanımdan sonra bazı tavizler vermeye mi razı olacak yaşayıp beraberce göreceğiz. Önümüzdeki haftalar bize hangi seçeneğin ağırlık kazandığının işaretlerini vermeye başlayacak… Ancak sızan haberler doğruysa ve önceki süreçte buna şiddetle karşı çıkan Hamas, halihazırda İsrail’in Gazze’deki ‘geçici’ varlığını kabul etmek zorunda kalmışsa, bu bile bölgedeki ve siyasi dengelerdeki değişimini gözler önüne sermeye yeter. Gelecek günler, görüşmelerin sonuçlarını ve bu tarihi barış sürecinin geleceğini belirleyecek. Ancak kesin olan bir şey var: Suriye’de yaşananlar, Ortadoğu’da yeni bir dönemin kapılarını aralarken, ABD’nin bölgedeki ‘barış’ çabalarını daha geniş bir çerçeveye oturtmaya çalıştığını da düşündürüyor. Bu süreçte, Suriye ve Gazze barışlarının yanında, Kuzey Afrika başta olmak üzere Afrika’da ‘istikrar’ı sağlamaya yönelik politikaların da devreye girebileceğini düşünmemek mümkün değil.

TRUMP'IN HAMLESİ MERAK EDİLİYOR

Gazze Barışının içeriği, Amerika’nın önce Suriye sonra Kuzey Afrika ve Afrika’yı stabilizasyon çabaları ve Amerikan küreselleşmesine açılan bir yolun başlangıcı olma ihtimalini taşıyor. Amerika’nın Ortadoğu stabilazyonu projesinde bölge devletlerinin ortak güvenlik platformu oluşturmasına gelene dek ilk fazda eğer Trump gelir gelmez Batı Şeria’yı İsrail’e ekler ve kalan topraklarda direnişçilerden ‘arındırılmış’ bir Filistin devletini kurarsa, yeni yerleşimlere verilecek alandaki Filistinli nüfusu Ürdün’e göç etmek zorunda kalacak bu da Ürdün’ü ikinci Suriye yapacaktır. Arkasından Kuzey Afrika’nın satabilizasyonu ile başlayacak Afrika stabilizasyonunda Mısır’ın akibeti de belirsizleşecektir. Sisi’nin son günlerdeki açıklamaları, The Brookings Institution başta olmak üzere pek çok oluşumun önerdiği Ortadoğu ve Afrika Stabilizasyonu projelerinden haberdar olduğunu düşündürüyor. Bu süreçte en önemli ve şekillendirici unsurlardan biri, şüphesiz ki Türkiye’nin ve bölge devletlerinin Filistin direnişine verdiği destek olacaktır lakin ne yaşanırsa yaşanırsın iyi olan muhakkak kazanacak, bu ah yerde kalmayacak, bu ah ile abad olacağını sananlar berbat olacaktır.