GAZZE
11-15 Ocak tarihleri arasında Uluslararası Hukukçular Birliği olarak Türkiye'den 7 avukat, Suudi Arabistan'dan 1 avukat ve Mısır'dan da 2 avukat olmak üzere toplam 10 kişilik bir heyet ile Gazze'ye gittik. İsrail'in son saldırısının Gazze'ye etkileri ve Gazze'de yaşayan Filistinlilerin bu saldırılar karşısındaki son durumları hakkında rapor hazırlamaktı. Gazze'yi gördükten sonra Gazze üzerine rapor hazırlamak değil söz söylemek dahi çok zor. Anlatabilmek için yaşamanın bile yeterli olmadığı bir belde Gazze.
Hemen hemen her sokakta bombalanmış ve yıkık dökük evler. Silahların gölgesinde oyun oynayan çocuklar. Tüm acımasızlığı ile devam eden ambargo. Elektrik kesintisi, su problemi, en temel ihtiyaçların bile zor karşılandığı bir coğrafyanın yiğit insanları yaşıyor bu topraklarda ve de eğilmeden. İnsan bu çetin şartlarda yaşayan bu insanların yüzlerindeki gülümsemeyi gördüğünde bunun gerçek olup olamadığını sorguluyor. Zira elde edemediğimiz şeyler için hayatı kendine zindan eden modern (!) insan ile hiçbir şeyi olmamasına rağmen onuru ve mücadelesi ile yücelen bu insanların hikayesi kendimizi sorgulamaya itiyor bizi.
Bu coğrafyanın insanları tüm yoksulluk içerisinde kendi üniversitelerini kurmuş, yollarını yapmaya çalışıyor, her gelen misafirine Araplara özgü o misafirperverliklerini son noktasına kadar gösteriyor. İsrail'in attığı bombalar korku salamamış bu topraklara, tehditleri yıldırmamış bu insanları. Bu inanmışlık insana nasıl olabilir sorusunu getiriyor. Daha sonra sokak sokak geziyoruz Gazze'yi bitap sokaklar görüyoruz, fakirliği görüyoruz. Olmayan ne varsa görüyoruz. Ama umutsuzluk görmüyoruz. Yıkılan 74 adet üniversite binasının bir kısmının tekrar yapıldığını bir kısmının inşaatının devam ettiğini görüyoruz. Çocuklarını okutmak istiyorlar geleceğin Gazze'sinin sahiplerinin düşmanlarının fakirlik veya bombalar olmadığını biliyorlar. En büyük düşmanın cehalet olduğunun farkındalar. Kendilerini anlatabilmek için özgür dünya devletlerine (!), gelişmiş dünya devletlerine (!) ama cahil, cahiliye azgınlığı ile güçlüyüm haklıyım diyen bu devletlere özgür Filistin'in hiçbir kimse tarafından köleleştirilemeyeceğini, topraklarının işgal edilse dahi bir gün o toprakları geri alacaklarını anlatmak için o genç nüfusu eğitiyorlar. Yaşadıklarını kendilerinden sonraki kuşakları yaşamasın onlara bu yaşananları kimse bir daha yaşatamasın diye planlı düzenli çalışıyorlar.
Gazze, özgür Filistin Devletinin çekirdeğini oluşturmuş. Yaşadıklarına gösterdiği tahammül ile onurun ekmekten daha önemli olduğunu sessizce haykırıyorlar kendi sesinden başka ses duymayan o devasa cücelereu2026
Gazze anlatılamıyor ancak gitmek görmek ve yaşamak gerekiyor. Gazze uğruna ölmeye değecek bir coğrafya o coğrafyanın güzel insanları yaptıkları ile bir şeyler bırakmak istiyorlar ama anlamıyorsa insanlar bundan bir şey o zaman uğruna canlarını veriyorlar Özgür Filistin için.
Bizler Hukukçular olarak rapor hazırlayıp ilgili makamlara sunacağız. ancak hiçbir rapor Gazze de yaşananları açıklayamaz, anlatamaz. Zahmetli bir yolculuğa katlanan herkes Gazze'ye gitmeli. Dedesinin Osmanlı olduğunu söyleyen bununla övünen herkes o topraklara gitmeli Gazze hakkında söz söylemek için okumak yetmez fikir sahibi olmak isteyen o coğrafyaya gitmeli o İslam beldesini gözleri ile görmeli havsını teneffüs etmeli acı ve sevinci kardeşlerinin gözünde görmeli aksi takdirde kimse Gazze üzerine Gazze adına konuşmamalı. Ben gittim gördüm yaşadım ama yinede konuşamıyorum. Tek isteğim bu coğrafyaya direnişin başkentine tekrar gidebilmek.