Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Temmuz 2024

​Gazeteciliğe döşenen dinamit patladı

Türkiye otomotiv sanayinde çok önemli gelişmeler yaşandı ve yaşanmaya da devam edecek.

Sadece iki önemli hadiseden bahsedeceğim.

İlk olarak, 13 üyesiyle otomotiv sanayimize yön veren Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 50’nci yılını kutladı.

1974 yılında kurulan OSD, dünden bugüne 32 milyon üretim ve 19 milyon ihracat gerçekleştirdi.

Bugün geldiği noktada direk 60 bin, dolaylı olarak 550 binin üzerinde istihdama ulaştı. Bu salt bir istihdam değil. Türkiye ve dünya otomotiv sanayine mühendisten tutun da montaj elemanına kadar nitelikli bir iş gücünün yetişmesine vesile oluyor.

OSD üyeleri geçen sene toplam 2 milyonun üzerinde üretimle Türkiye’yi, Avrupa’da 4’üncü, dünyada 13’üncü büyük otomotiv üreticisi konumuna getirdi.

Son 10 yılda gerçekleştirdiği 11 milyar doların üzerinde yatırımla ülke ekonomisine ciddi getiri sağladı.

13 üyenin sahip olduğu 15 Ar-Ge merkezinde 6 bine yakın mühendis çalışırken, yaklaşık 12 milyar TL Ar-Ge harcamasına ulaştı.

OSD’nin ülkemize katkıları saymakla bitmez.

Bu yüzden yine ülkemizi ve otomotiv sanayimizi yakından ilgilendiren bir diğer önemli gelişmeyi paylaşacağım.

Dünyanın en büyük Çinli elektrikli otomotiv üreticisi BYD, Türkiye’de 1 milyar dolarlık üretim yatırımı anlaşmasına imza attı.

Öyle montaj üretim hattı falan değil, sıfırdan üretim hattı kuracak. Tıpkı yerli aracımız Togg’un yaptığı gibi.

Yıllık 150 bin üretim kapasiteli fabrikada elektrikli ve şarj edilebilir hibrit modeller üretilecek.

5 binden fazla istihdam ve Ar-Ge merkezi kurulacak.

Bu yatırım Türkiye otomotiv sanayimizin, lojistikten üretime, kaliteli iş gücünden yan sanayine, dünyada ve Avrupa’da ne kadar önemli bir noktada olduğunu gösterdi.

Bu iki önemli gelişmeden sonra ‘medyanın ve gazeteciliğin ahlakına döşenen dinamitin’ patlamak üzere olduğunu ortaya koyan bir hadiseyi teessürle anlatacağım; öyle lafı eğip bükmeden.

Nihayet her ortamda konuşulan, rahatsız olunduğu dilden dile dolaşan bir mesele vuku buldu.

Diyebilirsiniz ki dün neden yazmadın.

Çünkü o zaman kimse kulak asmayacaktı.

Kimse bu konu üzerinde ‘biz ne yapıyoruz?’ demeyecekti.

‘Otomotiv gazeteciliğine ve gazeteciliğe can çekiştiriyoruz’ demeyecekti.

Otomotiv sanayinin hacmi nedeniyle sektör gazeteciliğinin zirvesi diyebileceğimiz ‘otomotiv gazeteciliği’ derdi kamuoyunu aydınlatmak olan, gelişmeleri yakinen takip edip aktarmak olan, gazetecilik kültürüne ve vizyonuna sahip kişilerce icra ediliyordu.

Tıpkı sosyal medyanın, dijitalleşmenin ve teknolojinin arasından yolunu bulmaya çalışan diğer sektörler gibi, otomotiv gazeteciliği de bu gelişmelerden nasibini almaya başladı.

Gazeteciler haber peşinde koşarken, youtube, instagram, X, TikTok gibi sosyal medya platformlarında takipçi peşinde koşan ‘fenomen, influencer, youtuber, teknoloji editörleri’ isimleri her ne ise, ‘çatlaktan sızan su misali’ yavaş yavaş içeriye girdi hem çoğaldı hem de binayı çürütmeye başladı.

Bu güruh, ‘Gazetecilerin nazından bıktım’ diyen marka kurumsal yöneticilerinin,

‘ne paylaştığından ne söylediğinden banane, takipçi sayısına bakarım’ diyen yöneticilere kadar hemen herkesin ilk durağı oldu.

Ve bu güruh, öyle gazeteciler gibi bilabedel iş yapmıyor.

Paylaşımlarından, gittikleri toplantılardan, ürettikleri içeriklerden bütçe alıyor.

‘fenomen, influencer, youtuber, teknoloji editörleri’ hem para alıp hem de gazeteciliğin ve gazetecilerin önüne geçince kaçınılmaz son geldi.

Afedersiniz tuvalete gittiğini bile sosyal medyada paylaşan bu arkadaşlar, ilgisi olmayan toplantıya çağırılmadığında ‘beni nasıl çağırmazsınız’ paylaşımları yapmaya başladı ve takipçilerini kin ve nefret kusmaya davet etti.

Hatta PR Ajansının çalışanlarına fütursuzca ‘hakaret, tehdit ve küfür etme’ nezaketsizliğini gösterdi.

Bu son derece yanlış bir tutum ve davranıştır.

Çünkü bu meselenin özü, ‘toplantıya çağırılmama’ olamaz. Daha önce yurt dışı yurt içi birçok toplantılara çağırıldıkları herkesin malumudur.

Çıkış noktası şudur: Para.

Ne demek istediğimi anlayan anladı.

Bu yüzden işleri sadece tanıtım yapmak olan, toplantılarda mikrofonu en önden alıp, soru sormak yerine ‘Bu güzel ortam ve davet için teşekkür eden’, fenomen, influencer, youtuber, teknoloji editörleri, bugün önemli bir markanın PR Ajansını tehdit edebiliyorsa, bu işin sonunun nereye varacağını siz düşünün.

Tüm markalara sesleniyorum (-Alfa Romeo-Alpine-Aston Martin-Audi-Bentley-BMW-BYD Chery-Citroen-Cupra-Dacia-DFSK-DS-Farizon-Ferrai-Fiat-Ford-Honda-Honqai-Hyundai-Isuzu-Iveco-Jaguar-Jeep-Karsan-KG Mobility – Ssangyong- Kia-Lamborghini-Land Rover-LeapMotor-Lexus-Maserati-Maxus-Mercedes Benz-MG-Mini-Mitsubishi-Neta-Nissan-Opel-Peugeot-Porsche-Renault-Seat-Seres-Skoda-Skywell-Smart-Subaru-Suzuki-Tesla-Togg-Toyota-Volkswagen-Volvo):

Bugün bana yarın sana.

Eğer önlem almazsanız hakaretlere ve karalama kampanyalarına maruz kalmanız an meseledir. Benden söylemesi.

Günün sözü: Adam olamazsın demedim gazeteci olmazsın dedim