Gazete Okurluğu Farklıdır
Çocukluk ve
ilk gençlik yıllarımda gazeteler matbaalardan paketlenip kamyonlara
yüklendikten sonra gazete satış büfelerine kamyonların kasalarından
fırlatılarak teslim edilirdi. Logosu
altında ‘Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah taze bir başlangıçtır’ yazısıyla
farklı bir gazete olduğu hissini veren ‘Tercüman’la
tanışmamız o yıllardadır. Daha paketler açılmadan satın aldığım gazeteyi
babamın işe gitmeden göz atabilmesi için nefes nefese kalırdım.
Tercüman’ı
haberleri, köşe yazarları, romanları ve spor sayfasına varıncaya kadar didik
didik ailece okurken akşam olurdu.
Babamın PTT’de posta dağıtımı yaptığı Ankara’nın Bâb-ı Âli’si olarak bilinen Rüzgârlı Sokak olduğundan ‘Tasvir, Zafer ve Adalet’ gazetelerini okumamız babamın akşam eve gelmesinden sonra
olurdu. Gerçi gün bittiğinden yazılan haberler bayatlardı ama bizler ilk defa
okuduğumuzdan yeni haber gibi okurduk. Gazetelerin
iç sayfalarındaki çizgi romanlar, pehlivan tefrikaları, çocuklar için resimli
bulmacalar yanında düşünce ve bilgi geliştirmek için bilmeceler yanı sıra
futbol müsabakalarına ait yapılan tenkitler, yorumlar, siyasî polemikler ve
magazin yazıları, dünya basınından seçmelerin yer aldığı dolu dolu sayfalar
arasında ailece dolaşırken gazetelerden ayrılmak zor olduğu için annenizin
‘Sofra hazır, haydi yemeğe!’ davetini duymazlıktan geldiğinizde ses tonu ve
ifade anında değişince yediğiniz fırçanın tadı ile yemeğinki karışırdı.
Gazetelerle
aşinalığımız
Ortaokul
yıllarımda Türkçe öğretmenim yazar Dursun
Akçam’dı. Anadolu insanının fakirliği, çilekeşliği ve garipliği anlattığı
hikâyeler derslerimizde okunup, çocuk aklımızla değerlendirme yapardık. Her ne
kadar yazılanlar bizden birilerinin hayatına dokunsa da biz olmadığımız için
halimize şükrederdik. O yıllarda özellikle köy enstitüsü orijinli Fakir Baykurt gibi yazarlar eserlerinde
toprak, köy, kırsal kesim, ağa, maraba vs. gibi konuları ele almışlardı.
Geleneksel değerlerine bağlı bir aile ve çevrede yetiştiğimizden olsa gerek
yazılanları abartılı bulduğumdan inandırıcı gelmezdi. O nedenle sınıfta yapılan
değerlendirmelerde farklı ses çıkaran birisi olmamı gazete okumama bağlardım. O
yıllarda evine günlük gazete giren sayısı azdı.
Haber veya
bilgiyi kitlelere ulaştırma aracı olarak görülen gazeteler, haberi ve bilgiyi
gerçeğe en yakın biçimde aktarma görevini yerine getirirken, tarafsız ve doğru
yayıncılık hizmetini unutmaması gerektiğinin altını çizmek isterim.
Günümüz insanına okumanın zor geldiği gerçektir. Okuma yerine seyretmenin günümüzde daha
belirgin hale geldiğini söyleyebiliriz.
Dijitalleşme her alanda olduğu gibi medyada da etkisini gösterdi. Öyle
ki baş döndürücü bir hızla ilerlediğinden yetişmekte zorlanıyoruz diyebilirim.
Geriye doğru bir göz atıp on veya on beş yıl öncesine göz atacak
olursak, hayatımızda akıllı telefonların girmemiş, internet yaygınlaşmamıştı.
Elimizdeki telefonların 'cep bilgisayarı' görevi görmesiyle insanlarımızın
sanal âlemde ilerlemesine tanıklık ediyoruz. Teknolojik değişimden
etkilenenlerin en başında gazeteler gelmektedir.
Günlük satış rakamlarından bunu görebiliyoruz. Olumsuz şartlara rağmen ülke gündemini gazete alarak takip eden duyarlı
insanlarımız olduğunu da biliyoruz. Gazeteyi internetten okumak yerine
bayiden satın alarak okumanın gazetelere güç vereceği açıktır. Unutulmasın gazeteler gerçek güçlerini okurlarından
alırlar. Okurunun sahiplendiği gazete, yaşanılan olumsuzlukları gündeme
getirdiğinde asli görevini yapmanın huzurunu yakalayacaktır.
Okur desteğinin gazeteciliği güçlendireceği şuuruyla yerel gazetelerin bundan beri tutulmaması için gazete okuyalım, okutalım diyerek sizleri selamlıyorum.