Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Nisan 2013

gazel yeniden mi?

Bir arkadaşım, öğrencisinin yeni yazdığı tarz-ı kadim nev'inden bir şiirini bana göndermiş ve incelememi istemişti. Şiiri incelediğimde şiirle uğraşma hastalığımın beni nelere düçar kıldığını anlamıştım.

Genç arkadaşa şiir hakkında bazı hususları paylaşma ihtiyacı hissediyordum. Kütüphanemi karıştırırken Yahya Kemal'in Faruk Nafiz Çamlıbel'e gönderdiği bir mektubu hatırladım. Mektupta;

"Şiir kalbden geçen bir hadisenin lisan halinde tecelli edişidir; hissin birden bire lisan oluşu ve lisan halinde kalışıdır. Düşündüklerimizi vezinle ve lisanla ifade edişimiz şiir değildir. Bir mısraın şiir olup olmadığı gayet aşikardır. Deru00fbnu00ee ahenk ile ifade edilmişse şiirdir. Fakat duyulmaksızın yalnız vezin ve lisan mümaresesiyle (çalışarak maharet kazanmak) söylenen söz şiir olamaz."

Yahya Kemal'in şiir hakkındaki bu düşünceleri ışığında şiire nam-zed arkadaşımızın şiirini okurken ona "muhtemelen kalbiniz var, ama diliniz yok." demiştim. Ayrıca bu genç arkadaşa tavsiyelerimi sıralarken büyük şairlerin şiirlerine nazire yazmakla işe başlamasının kendisi için daha faydalı olacağını söylemiştim. Bu tavsiyemde ne kadar haklı olduğumu şiirlerinden bazı örnekler vererek anlatacağım.

"Mah-ı taban-ı alem-i manada

Aşk-ı can ile yanar gördüm"

Şiirini bir gazel formatına benzeterek oluşturan bu arkadaşımız, Gazel'in ilk mısraında "gördüm" redifini unutmuş ve isim tamlamasını da yanlış kurmuştur. Daha doğrusu ilk beyit tamamıyla şöyle olması lazımdır.

"mah-ı tabanı alemi manada gördüm"

Yine bu arkadaşımızın mısraları arasında "Tıynet-i pak-ı çağlar gördüm" mısraı da muhtemelen "Su Kasidesi"nden alınmadır. Su Kasidesindeki tıynet-i pak, yani peygamber efendimizin temiz yaratılışı su ile ifade ediliyor. Ama arka planda Dicle nehri var. Çünkü Fuzu00fbli Dicle kenarında büyümüş bir şairdir. Ama genç arkadaşımızın şiirinde ve "tıynet-i pak" tabirinde ne Dicle ne de Fırat çağlıyor.

Kendi kendime sordum. Bu şiire yeni başlayan arkadaşın klasik şiire dair kelimeleri, terkipleri nerede bulabiliyor. İlk aklıma gelen şu idi. Urfa'da klasik şiir zevki dilden dile gönülden gönüle devam ettiğinden gazelhan geleneği, ister istemez hepimizin kulağında beş on gazeli ezberletmiştir. Ezberleme ile beraber makamıyla söylemek bile insana kolay geliyor. Ama bir nakısa var ortada. Kulak dolgunluğu, göz nuru ve kalemin mürekkebiyle birleşmedi mi edebiyat eserleri vülgarizeye (sözü değerden düşürme) sebep oluyor. Elimizdeki altının nasıl ayardan düştüğünü kuyumcuya gidince anlıyoruz.

Yine bunun yanında internet furyasında şiir sitelerinde şu veya bu şekilde ulaşabiliyorsunuz. Şiiri anlamadan, şiiri kafamızda yoğurmadan "ben şairim" diye yola çıkıp başkasının heybesiyle yola çıkıyoruz.

Memlekette şiir adına yola çıkanlara bir şey diyeceğimiz yok ama onları yolda bir Molla Kasım tutarsa, heybeyi sorgularsa asıl buna söyleyeceğiz çok söz var. Evet Gazel yeniden ama Molla Kasım'a uğramdan aslau2026