Gazanfer Bey
Bu söz anlamlıdır: "İman varsa imkan da vardır." Önceki gün vefat eden işadamı ve kültür insanı Gazanfer Sanlıtop için bu söz çok uygundur. EMAS Yönetim Kurulu Başkanı, şair ve yazar Gazanfer Bey, dün Ataköy'de kılınan cenaze namazından sonra Hadımköy Karacaağaç Mezarlığı'na defnedildi.
Hayat hikayesi kısaca şöyle: 28 Mayıs 1940 tarihinde Manisa Gölmarmara'da doğdu. 1951'de Gölmarmara İlkokulu'nu, 1954'de Ankara Cebeci Ortaokulu'nu, 1957'de Manisa Lisesi'ni bitirdi. Haziran 1963'de İTÜ Makine Fakültesi'nden Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. 26 Ağustos 1966'da Cavide Hanım ile evlendi. 1 Ocak 1969'da kardeşleriyle kurdukları şirket, zaman içinde farklı iş kollarına yayılmış bir grup olarak yaklaşık yarım asırdır Türkiye sanayiine hizmet vermekte ve ürünlerini 50 ülkeye ihraç etmektedir. Murat, Aslı ve Hulki Can isimlerinde iki oğlu, bir kızı var. Arda, G. Utku Defne ve Azra ile torun sahibi olmanın mutluluğunu yaşadı.
Yıllar önce Babıali'de düzenlediğimiz bir toplantıya konuşmacı olarak kendisini davet etmiştik. O sohbet meclisinde, ilk tahsilinden başlayarak hayatı boyunca yaşadığı önemli hatıralardan kesitler aktarmıştı. Kaleme aldığı eserleri bir apartmanın katlarına benzeterek "Bu yazı apartmanının çekme katları da var, hatta bir kaçak katı da var." demişti. Mütefekkir yazar Samiha Ayverdi'nin arkadaşı olan eğitimci yazar Nazik Erik'in talebesiydi. Ona vefa göstermiş, bazı eserlerini yayınlamıştı. Gazanfer Bey, o gün hocasını şöyle anlatmıştı: "Nazik Hoca farklı bir öğretmendi. Ufak tefek, sesi az çıkan ama çok disiplinli bir insandı. Üçüncü dersimize girdiği gün, eline bir tebeşir aldı ve yere düşürdü. 'Bunu yazın!' dedi. Ben o zaman bir sayfalık yazı yazdım, şimdi olsa bir kitap yazarım. Öğrencilerine sahip çıkan, onları eğiten, talebelerinin kültürlü olması için canla başla çalışan idealist, mükemmel bir öğretmendi."
O gün boğuştuğu hastalığa rağmen azmin zaferini şu sözlerle dile getirmişti: "Kanser rahatsızlığı geçirdim. Midemin dörttü üçünü aldılar. Ama ben ümidimi hiç kaybetmedim, hayata daha çok tutundum. Bugün de herkese bunu tavsiye ediyorum. Herkesin idealleri var. Yapmayı düşündüğü, tasarladığı işleri var. Kimse bunlardan vazgeçmesin." Hayır yapmayı seven, dindar bir işadamıydı. Eğitim dünyasına gönüllü katkılarda bulunuyordu.
Aralık 1992'de kanserle tanışmıştı. Yazarlık hevesi, biraz da "geriye, kalıcı bir şeyler bırakabilme heyecanıyla" o dönemde başladı. Duygu adamıydı. Şiirlerini, Bir Katre Sevgi, Kelimeler, Saklım Gizlim Yok, Sönmezmiş Hiç Sevdalar, Pervane adlı kitaplarında topladı. Biyografi, deneme, roman ve kişisel gelişim, türlerinde kitapları bulunan yazarın en fazla okunan ve sevilen eseri, dedesini anlatığı Çanakkale Geçilmedi Yüzbaşı Mehmet Hilmi'dir. Anadolu'ya göç eden bir Türkmen ailenin nesiller boyu süren hikayesidir bu. Gazanfer Bey, Çanakkale destanı için "Zaferi kazandıran güç, millu00ee ve manevi ruh bütünlüğüyle kahramanlıklarıdır." diyordu. Mesut hayatını yaşarken Mutluluğun Şifreleri'ni kaleme aldı. Girişimcilik (Kuvözde Çocuk Büyütmek) ise, kırk yılı aşkın iş tecrüebelerini genç müteşebbislere aktarma amacını taşıyordu.
Çanakkale Geçilmedi büyük bir gazete tarafından yüz elli bin adet basılarak 18 Mart 2006 tarihinde okurlara dağıtıldı. Aynı yıl Benim Kanserim kitabı yayımlandı. Çanakkale Geçilmedi Mart 2007'de Cepheden Cepheye Bir Ömür adı altında ve orijinal belgeler eklenerek kitapseverlere yeniden sunuldu. Kur'an-ı Kerim'e ve Diğer Kutsal Kitaplara Göre Çekim Yasası adını taşıyan kitabından sonra Hülle isimli romanı yayımlandı. Son olarak, Kurtuluş Savaşı'ndan günümüze geri kalmışlığımızın sebeplerini ve çözüm yollarını incelediği Neden Geri Kaldık? Neler Yapmalıyız? eseriyle dikkat çekti. Kitaplarının gelirlerini, sosyal amaçlı vakıf ve derneklere bağışladı.
"Azrail" isimli şirini 21 Nisan 2002 yılında yazmıştı. O şiirin başında ölüm meleğine şöyle sesleniyordu: "Karşına güler yüzle çıkabilmek isterim / Şölene gider gibi; pırıl pırıl her yerim / Sayılı son nefesi verirken direnmeden / İçimdeki o huzur okunmalı yüzümden / Kuşkulardan arınmış, gerçeklerin farkında / Kalıcı güzellikler bırakarak ardımda / İnsanın kaderi bu; doğar, yaşar ve ölür / O'nun dışında her şey birer birer kaybolur" İyi bir insan, hassas bir baba, örnek bir işadamı, vatansever, inançlı ve kararlı bir münevverdi. Tebessümü, azmi, ümidi ve eserleriyle yaşayacak. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Ruhu şad, kabri nur, mekanı cennet, makamı ali, menzili mübarek olsun.