Gaz Savaşı
Sovyetler Birliği'nin dağılması ile ortaya çıkan bağımsız devletler varlıklarını sürdürebilmek için yeni angajmanlara ihtiyaç duydular.
Ukrayna ile Rusya'yı çatışmanın eşiğine getiren gelişmelerin kökeninde Batı ile Rusya arasındaki gaz savaşı bulunuyor. 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Ukrayna ile Rusya arasında 2000'li yılların başına kadar kardeş ülke politikası uygulandı. Batı'nın verdiği gazla doğalgaz savaşlarında ilk adımı Turuncu Devrin ile işbaşına gelen batı yanlısı Victor Yushchenko attı.
Rusya'nın Avrupa'ya gönderdiği doğalgazdan boru hattı payı isteyen Yushchenko'ya Putin'in cevabı doğalgaza zam yapmak ve Ukrayna'nın birikmiş borçlarını tahsil etmek için işlem başlatmak oldu. 2006 ve 2009'da iki defa kriz yaşandı.
Bu krizlerden Bulgaristan, Slovakya, Moldova, Romanya, Polonya ve Baltık ülkeleri olmak üzere bütün Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri olumsuz etkilendiler. Ukrayna'yı transit ülke konumundan çıkartmak için Kuzey Akım-2 faaliyete geçirildi. Kuzey Akım-2 projesine ABD, Baltık üçlüsü, Slovakya, Polonya ve Ukrayna karşı çıkarken, Fransa, Hollanda, Avusturya, İtalya ve Almanya destek verdi. Türk Akımı ve Mavi Akım projeleri de Doğu Avrupa'nın enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir yol oldu.
Son dönemde ABD, Ukrayna'yı Rusya'ya yem etme politikası güderken, Rusya, ayrılıkçılar üzerinden Kiev'i baskı altında tutmak veya Ukrayna'daki (ordu) elemanları eliyle yönetime ele geçirmek gibi hamleler yapabilir.
Atlantik'in ana aklı İngilizler, Ukrayna'yı silahlandırma yolunu seçeren, Almanya silahlandırmanın Rusya'yı kızdıracağını 100 bin kişilik Rus ordusuna karşı Ukrayna'nın karşı koyamayacağını bölgenin karışmasından Hans'ın da Michel'in de keyfinin kaçacağından emin olduğu için sorunların masada çözülmesini istiyor.
İşin özü bölgedeki çatışmalardan beslenen ABD-Rusya emperyalist aklı ile huzur, barış ve güvenden kazanacak olan Türk-bölge ülkeleri aklı büyük bir sınav veriyor.
Afrika'da, Körfez'de, Libya'da, Irak'ta, Suriye'de, Karabağ'da, Batı Trakya'da, Balkanlar'da, Kazakistan'da olduğu gibi yüzyıllarca soykırım politikaları uygulanmasına rağmen hala Türk izleri bulunan Ukrayna'daki gelişmeler bizi yakından ilgilendiriyor.
Bölgedeki barışı tehdit eden yaklaşımları yerle bir edecek hamle yine Türkiye'den bekleniyor. EastMed'i sessizce çöpe atan Başkan Erdoğan'ın Ukrayna ziyaretinin ardından Putin görüşmesi savaş çığırtkanlarının heveslerini kursaklarında bırakacaktır. Afganistan'dan ardına bakmadan kaçan ABD'nin, Kazakistan oyunu da bozulunca Ukrayna üzerinden Batı'yı elinde tutma senaryosu da çökecektir. Hedef niye Ukrayna diyorsanız. Türk savunma sanayii ile ortak projeler yürüten Ukrayna karıştırılarak uçak motorları, füze motorları projelerinin durdurulması için kaos ortamı oluştmuruluyor. NATO ve Rusya'yı karşı karşıya getirecek kaos planının durdurulması veya ertelenmesi dünyaya nefes aldırır. Büyükelçilik çalışanlarının yakınlarının Ukrayna'yı terketmesini isteyen ABD'nin kaos ticaretinden kazanmasına ne Türk aklı ne de kışta kıyamette enerjisiz kalmak istemeyen AB izin verir. Vesselam.....
