Gara Operasyonu'na böyle bakmak lazım
Süleyman Peygamber döneminde yaşanmış bir hadise anlatılır. Bir küçük bebek ve iki kadın Hz. Süleyman’ın huzuruna getirilmişler. Bebeği kucağında tutan kadın da diğeri de annesi olduğunu iddia etmektedirler... Ancak ne bir şahit ne de bir delil vardır.
Hz. Süleyman bir süre düşündükten sonra celladın gelmesini
emreder ve kararını açıklar. Bebek tam ortadan ikiye ayrılacak ve her kadına
yarısı verilecektir. Herkes şaşkın vaziyettedir...
Bebeği kucağında tutan kadın istemeyerek de olsa ikiye
bölünmesi için uzatır bebeği...
Diğer kadın ise yalvarmaya başlar ve yeter ki yaşasın ben
hakkımdan vazgeçtim der.
Hz. Süleyman gülümseyerek çocuğun gerçek annesinin yalvaran
kadın olduğunu söyler. Bebeğin gerçek sahibini aklınızda tutun zira yazının
ilerleyen kısımlarında lazım olacak.
2008 yılında gerçekleşen Aktütün karakolu saldırısını bilmem
hatırlar mısınız? FETÖ’nün güçlü olduğu, PKK’nın bölgede at koşturduğu
dönemler.
Sayıları 200’den fazla olan terörist grup uçaksavarından
roketatarına kadar her türlü teçhizatı karakolun etrafına yığmıştı günlerce
katırlarla...
Hem ön hazırlıklarının, hem de saldırı anının videosunu
çekip paylaşacak özgüvene sahip oldukları günlerdi...
Karakola çatışmanın sürdüğü ilk dokuz saat boyunca yardım
ulaşmamış ve ne yazık ki çok sayıda şehit ve gazimiz olmuştu o acı günde.
PKK’nın sınırlarımız içerisinde bazı bölgeleri kurtarılmış
bölge olarak gördüğü, askerin buralara ayak basamayacağını iddia ettiği
günler...
Sonrasında yaşanan çözüm süreci ve sürecin bitmesiyle adeta
ümüğü sıkılan PKK’nın bugün geldiği nokta...
Bazı olaylar, süreçler ve kazanımlar çerçevesinde değil,
anlık getiriler odağında değerlendirirlerse netice pek de hakkaniyetli olmuyor
ne yazık ki, Gara operasyonuna da böyle bakmak lazım.
Kendi sınırları içerisinde her gün karakolları basılan,
sınırları içinde coğrafi koşullar dolayısıyla birçok bölgeye adım atamayan
Türkiye’den, sınır ötesindeki en keskin dağlık bölgelerde operasyon yapabilen
Türkiye’ye kolay gelinmedi. Onüç vatandaşımızın kurtarılarak operasyonun bizler
için bir müjdeye dönüşmesini çok isterdik ama mümkün olmadı. Rabbim onların da
operasyonda şehit olan diğer askerlerimizin de ailelerine sabır versin, mekânları
cennettir inşallah...
Gara operasyonu sahada bitti ama etkileri uzun süre
konuşulmaya devam edecek. En güvenli olduğunu düşündüğü bölgelerde operasyona
maruz kalan PKK, silahsız insanların kafalarına sıkarak aslında kendi sonunun
geldiğini haberini veriyor bizlere. Yazımın başında anlattığım hadisedeki gibi,
PKK’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin çelik iradesi karşısında parçalanmak üzere
olduğunu gören gerçek sahipleri, bu parçalanmayı mümkünse durdurmak, değilse
yavaşlatmak için “ durun o bizim çocuğumuz “ demeye başladılar.
Bulgar isyancılar, ittihatçılar, sözde şeriat isteyenler, jöntürkler
gibi birbirine benzemezleri Abdülhamid han karşıtlığı idealinde bir araya
getirip, iktidarı ele aldıktan sonra koca imparatorluğu 8 yıl içinde tarumar
edenler, günümüzde de düne kadar bir
birinden nefret eden birçok benzemezi Erdoğan karşıtlığı idealinde, ittifak
kisvesi altında bir araya getirdiler, getiriyorlar.
Sözde özgür haberin adresi, özde PKK’nın sesi Medya Haber TV
kanalındaki 16 Şubat tarihli Duran Kalkan açıklamasında; PKK’nın ‘’Gara zaferi’’ ifadesi
kullanıldıktan sonra muhalefetin ilk defa güçlü bir ses verdiğini ve bu
başarısızlıktan Erdoğan’ı sorumlu tuttuğunu belirtiyordu. Gara’nın Ak Parti
için sonun başlangıcı olduğu ifade ediliyordu.
Bir sonraki gün ise yine aynı kanalda başka bir programda
Pervin Buldan ve Can Dündar boy gösterdiler. Erdoğan’ı başkan olarak
kabullenemeyen Dündar, Pervin Buldan’a sayın başkan derken adeta ağzının
kenarından salyalar akıyordu. Aynı şeyleri tekrar ederek, muhalefetin Gara
operasyonundan dolayı Erdoğan’ı sorumlu tutmasını adeta sevinç çığlıkları ile
karşılıyorlardı.
Bunların yanına bir de Kılıçdaroğlu’nun, Akşener’in, Özgür
Özel’in açıklamalarını koyunca çocuğun gerçek sahibi ortaya çıkıyor aslında...
Ahdimiz olsun, bu toprakları bir kez daha sahipsiz
bırakmanıza izin vermeyeceğiz.
Gençliğin verdiği heyecan ile iktidara karşı gelmenin
muhalif hazzını yaşayan bir kısım gençlerimizi de sizlerin ağından söküp
alacağız…
Yaşlısıyla, genciyle, askeriyle, polisiyle, öğretmeniyle,
mühendisiyle, doktoruyla, işçisiyle, esnafıyla, emekçisiyle, öğrencisiyle önce
2023’e ve sonra diğer hedeflere durmadan koşacağız. Bu sefer siz
dağılacaksınız, biz bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız hep birlikte
büyük Türkiye olacağız…