Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2965.26
BIST 100
9664.32
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Şubat 2021

Gara Eşeğin Eğeri

Türk silahlı kuvvetlerinin Gara’ya yaptığı ilk operasyon çok boyutlu dış politika tartışmalarını gündeme getirdi. Türkiye’ye karşı ABD ile ortak politika geliştireceklerini belirten AB de bu operasyonla ortaya çıkan PKK terör örgütü katliamını kınamak bir yana sessizce izlemekle yetindi.

Gara’ya düzenlenen ilk operasyonun adı Pençe Kartal 2. Pençe Kartal 1 operasyonuyla 15 Haziran 2020 gecesi Sincar, Mahmur, Zap, Haftanin, Avaşin, Kandil, Darabi, Karaçok Dağı’nda 81 terör hedefi vurularak imha edilmişti.

Dokuz ay sonra ikincisi yapılan Pençe Kartal 2 operasyonunda ise Diyarbakır’dan kalkan 51 uçakla, 48-50 hedef vurularak imha edildi. Özel kuvvetlerin uçar birlik operasyonu ile de yıllardır PKK teröristlerinin elinde bulunan rehinelere ulaşılarak naaşları ülkemize getirildi. Bu operasyonla terör örgütü ve destekçileri için artık kaçacak delik kalmadığı gösterildi. Pençe Kartal 3’ün Kandile mi, yoksa Sincar’a mı ve ne zaman yapılacağı konuşuluyor artık. Hava ağırlıklı yapılan bu operasyondan sonra Pençe Kaplan’la (kara unsurları) devamı getirilerek Gara’nın da kontrol altına alınacağı en azından yerel unsurlara devredileceği gündemde.

ABD basınının kıyıda köşede kalmış satır aralarında, operasyonun güya CİA tarafından uzaydan adım adım takip edildiği, detay hakkında her türlü bilgiye sahip olunduğu yazıyor. Malum ABD’yi artık demokratlar (eşekler) yönetiyor. Bu eşeklerin dünyanın dört bir yanında PKK gibi sıpaları da eksik olmuyor. Eğer ABD, operasyonun detayını, mayın eşeği olarak kullandığı PKK’lı teröristler kadar biliyorsa, o zaman Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan, sonra da geri adım atılan “Eğer PKK’lılar öldürdü ise” cümlesi, büyük şeytanın PKK eşeğini kullanmaktan vazgeçmeyeceği, eğerini ise feda edebileceğini gösteriyor. Gara eşeği bu operasyonla artık eğersiz kaldı. Türkiye ile irtibatı nerde ise sıfırlanan bu cani sürüsünün Suriye ile de irtibatı kesildiğinde önce bugüne kadar kullanan sahipleri tarafından terkedilmesi kaçınılmazdır.

İslam coğrafyasının tescilli katili İsrail ve ABD ile sadece PKK terör örgütü konusunda mı ihtilafa düştük. Geriye doğru sayarsak, ABD’yi ve dostlarını Karabağ’da hüsrana uğrattık, Libya’da Blackwater’in, Hafter’e desteğini ve darbe girişimlerini de hüsrana uğrattık, yetmedi Akdeniz’in hidro karbon yataklarının paylaşımında püskürttük. Suriye’de yapılan 3 operasyonda prestijini kazıdık. 15 Temmuz hain darbe girişiminde yerle yeksan ettik. Halkbank, S-400, F-35 ise mağlubiyetlerinden sonra almaya çalıştıkları hıncın neticesi.

PKK teröristlerinin Gara hezimetinden başarı devşirmek isteyen, İsrail ve ABD’nin içimizdeki uzantıları Soros ve Rothschild beslemeleri yine harekete geçtiler. Ne yaptıklarını sorarsanız, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 5 sorusu ile Selahattin Demirtaş’ın açıklamasına bakın. İkisi de hesap sormak istiyorlar. Güya operasyon yanlışmış, operasyonu yapanlar bedel ödemeliymiş. Biz bin yıldır bu topraklarda bedel ödüyoruz. Şehit kanıyla sulanmamış tek bir karış toprağımız yok. Her zamanki alçaklıkları ile yolda, düğün konvoyunda, üniversite sınavına giderken insan kaçırmak, haramiliklten sonra da katletmek bu sözde siyasetçiler için normal bir olay. Bu evlatlarımızı kurtarmak isteyenler ise suçlu. Evlatlarımızı kurtarmak için ABD ile, bebek katili Apo ile pazarlık yapacak veya teröristlerle takas yapacakmışız.

PKK’nın siyasi uzantısı HDP’yi ve Demirtaş’ı anladık da, Kılıçdaroğlu’nun niye böyle davrandığını merak ediyorsunuzdur. Murat Karayalçın, Hikmet Çetin dönemlerini, CHP’nin PKK’nın sıpalarına nasıl taşıyıcı annelik yaptığını hatırlayın. Taşıyıcı anneliği kabul etmeyen Deniz Baykal ile 9 Eylül hareketinin nasıl tasfiye edildiğini, PKK’lılar ve siyasi uzantılarıyla kucak kucağa kardeşçe el ele milli değerleri sallayan 10 Aralık hareketinin partiyi nasıl ele geçirdiğini hatırlayalım. Taşıyıcı anneler şimdi, aynı metodla Türkiye’yi ele geçirme vazifesi verildi. Trump’ı bile yasaklayan Teknoloji şirketleri emirlerinde ne de olsa.

Türkiye’nin gücü bütün davalarında haklı olmasından kaynaklanmaktadır. Haksız kuvvetin zalim, kuvvetsiz hakkın ise aciz olduğunu unutmadan, hakkımızı söke söke almanın yolu, sahadaki başarıyı topluma iyi anlatmaktan geçiyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan NATO ve Berlin Güvenlik konferansının ana maddelerinden biri de dijital mecralardı. AB Komisyon başkanı Von der Leyen, dijital mecraların günümüz demokrasisini etkilediğini belirterek, Teknoloji şirketlerinin kontrolsüz gücünü sınırlamanın gereğine vurgu yapıyor. Leyen, “Demokrasilerimize büyük etkisi olan kararları bilgisayar programlarına veya Silikon Vadisi'ndeki toplantı odalarına bırakamayız” diyerek, Soros ve Rothscild’ın teknolojik üstünlüğünün ulusal devletlere karşı silah olarak kullanılmasına savaş açılması gerektiğini söylüyor.

NATO ve Berlin Güvenlik Konferansı, ABD ile AB arasındaki çatlağın derinliğini gösterdi. Çıkar için konu Türkiye düşmanlığı da olsa, birbirleriyle sonuna kadar tepişecekleri kesin.

Günümüzde asıl savaşın sosyal medya üzerinde olduğunu hatırlayarak sahadaki başarımıza gölge düşürülmesine izin vermeyelim. Tıpkı ABD Dışişleri bakanlığının yuttuğu gibi Gara eşeğin eğerini bu sosyal medya maymunlarına yutturalım.

Asil attan zarar gelmez, kişnemesi asalettendir,

Teper ise katır teper çünkü aslı eşektendir.

Atlar tepişir eşekler ölür, yeni dönemde ABD eşeklerinin nasıl öldüklerini hep beraber seyredeceğiz. vesselam.