Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2960.70
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Ekim 2016

Galip Öztürk Davası ve FETÖ ile mücadele

Doğru zeminde ve doğru insanlar tarafından yürütülmesi gereken FETÖ'yle mücadele süreci, Cumhurbaşkanımızın kararlı tavrı da olmasa sıkıntılı bir noktaya gidecek gibi görünüyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın şahsında Türkiye'ye çekilen FETÖ operasyonlarının başladığı süreçte, siyaset, bürokrasi, medya ve iş dünyasının genel tavrı "izleyelim görelim, ibre hangi yöne düşerse ona göre davranırız " şeklindeydi.

15 Temmuz işgal girişimi olana kadar, bu ihanet şebekesinin neler yapabileceğini bugün çok konuşan ekran kuşları da dahil, birçok kişi idrak edemedi maalesef.

Tehlikenin farkında olan ve bunu yıllardır dile getirenler ise, FETÖ kumpaslarıyla ya susturulmak istendi, yahut sözleri itibarsızlaştırıldı. İslami faaliyetler yaparak inancını yaşama mücadelesi veren birçok insana "terorist" damgası vurulurken, iş adamları, bürokratlar, öğretim görevlileri, gazeteciler, kanaat önderleri, askerler ve fikir adamları gibi kendi alanında faaliyet yapan ve FETÖ'ye biat etmeyen bir çok kişi de, çeşitli itham ve suçlamalarla FETÖ'cülerin hedef tahtasına oturtuldu.

Bu tehlikeyi farkedip mücadele etmek için elinden geleni yapanlardan biri deMetro Holding Kurucu Onursal Başkanı iş adamı Galip Öztürk'tü. Kimsenin sesini çıkartamadığı zor zamanlarda ortaya çıkıp FETÖ'cülerin kumpasını anlatarak Cumhurbaşkanının yanında tavır alan Galip Öztürk'e, savcı Muammer Akkaş'ın da içinde bulunduğu, şimdi ya içerde ya da firari olan FETÖ'cülerin kumpas kurduğunu duymayan kalmamıştır herhalde? Duymayan kalmadı ama mağduriyeti de giderilmedi bir türlü.

Kılıçlarının en keskin olduğu zamanda, kendilerine biat etmeyen herkese devlet gücünü kullanarak kumpas kuran terör örgütüne, bedel ödemeyi göze alarak boyun eğmeyen Galip Öztürk'ün, yeniden yargılanma isteği çok uzun bir zaman görmezden gelinerek infazın durdurulma talebine red kararıyla geri yollandı.

Görünen o ki, adalet mekanizmasında hala etkin ve istedikleri kararları alabiliyorlar.

Geçtiğimiz hafta bir Ağır Ceza Mahkemesi FETÖ iddianamesini "böyle bir örgüt olduğuna dair deliller olmadığı" gerekçesiyle reddetti. Bununla da kalmayıp T.C. kurum ve kuruluşlarına karşı, gerçekleştirdiği eylem ve faaliyetlerinin bulunup bulunmadığı ve B.M. Güvenlik Konseyi ve T.C. Bakanlar Kurulundan örgüt olduğuna dair bir karar var mı diye sorulmasını ve örgütün özel haberleşme programı bylockun kullanımının suç olmayacağını belirtti. Bütün FETÖ davalarını düşürmeye kadar gidecek ucu açık bir karardır bu.

FETÖ mücadelesinden bir sonuç almak isteniliyorsa öncelikle FETÖ'cülerin kendilerine tehlikeli gördükleri için zulmettikleri insanların mağduriyetleri giderilmeli ve bu insanların sözlerine itibar edilmeli. Çünkü herkesin korkudan veya iş ve suç ortaklığından dolayı FETÖ'cülerle kolkola yürüdüğü zamanlarda, her şeyi göze alarak FETÖ ihanetini dile getirip ülke selameti için fedakarlık yapanların mağduriyetini gidermezseniz, FETÖ mücadelesinden bir netice alamazsınız.

Zindandaki FETÖ mağdurlarıyla beraber işadamı Galip Öztürk'ün davası da FETÖ mücadelesinde samimiyet kriteri durumundadır. Cumhurbaşkanımızın bu mağduriyetler noktasındaki hassasiyeti ortadayken hala bürokratik engellemeler yapılabiliyorsa bu işte ciddi sıkıntılar var demektir.